Amerika YPG-PKK İçin Türkiye’ye Savaş İlan Edecek

ABD Kürt Müttefikleri (YPG-PKK) için Türkiye ile savaşa girmeyi göze aldı. Yıllardır batılılar ve bazı doğulu milletler Kürtleri kışkırtıyor ve Kürtler de bu kışkırtmalara cevap veriyor. Türkiye İmparatorluğu dağıldığından beri 1.dünya savaşında sonra Türkiye’den bağımsızlığını kazanmayan bir ulus olarak görülen Kürtler, dış güçlerin kışkırtmaları ile yeni bir oyuna kurban gidecek. Batı Kürtleri neden seviyor? Çünkü onları kendi ırkından görüyor. Beyaz, aryan ırktan. Batı Kürtleri sadece bu yüzden mi seviyor? Hayır. Türkiye bölünsün ve güçsüz olsun diye seviyor.

CNBC: “ABD Başkanı Trump ‘gerekirse’ Türkiye’ye karşı askeri tutum almaya hazır”

“Barışı savaşa tercih ederiz. Ama gerekirse, Başkan Trump’ın bu gereği yerine getirmeye hazır olduğunu bilmelisiniz”

Gündem

CNBC: “ABD Başkanı Trump ‘gerekirse’ Türkiye’ye karşı askeri tutum almaya hazır”
“Barışı savaşa tercih ederiz. Ama gerekirse, Başkan Trump’ın bu gereği yerine getirmeye hazır olduğunu bilmelisiniz”
Mike Pompeo
21 Ekim 2019 23:19

-A+

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, ABD Başkanı Donald Trump’ın “Türkiye’ye karşı ‘gerekirse’ askeri güç kullanmaya hazır olduğunu” söyledi.

CNBC’deki habere göre, Closing Bell sunucusu Wilfred Frost’a konuşan Pompeo, “Barışı savaşa tercih ederiz. Ama kinetik ya da askeri tutum almak gerekirse, Başkan Trump’ın bu gereği yerine getirmeye hazır olduğunu bilmelisiniz” dedi.

Pompeo, ABD’nin askeri bir karşılık vermesini gerektirecek “kırmızı çizgi”lerinin ne olduğu sorusuna karşılık vermedi. Pompeo “Başkan’ın ABD’nin askeri kudretini kullanmayı üstlenip üstlenmeme kararının önüne geçmiş olmak istemiyorum” dedi.

Pompeo “Ekonomik güçlerimize atıfta bulundunuz. Bunları kesinlikle kullanacağız. Diplomatik gücümüzü de kullanacağız. Bunları tercih ediyoruz,” dedi.

‘DİPLOMATİK YAPTIRIM DA UYGULANABİLİR’

ABD’nin askeri bir karşılık vermesini gerektirecek ‘kırmızı çizgi’leri belirtmeyen Pompeo, “Trump’ın ABD’nin askeri kudretini kullanmayı üstlenip üstlenmeme kararının önüne geçmiş olmak istemediğini” söyledi.

Pompeo ayrıca ekonomik yaptırımların yanı sıra diplomatik yaptırımların da kullanılabileceğini ifade etti.

ABD’li bakan, Türkiye ile anlaşmanın hayat kurtardığına tamamen ikna olduğunu söyleyerek anlaşmayı savundu.

Frost’un “Türkiye’nin bir ABD müttefiğini işgal etmesini nasıl görüyorsunuz” sorusu üzerine Pompeo “Türkiye’nin işgal ettiği ülke Suriye. Bağımsız bir ülke. Kürt dostlarımız, SDF ile ortak bir şekilde IŞİD Halifeliğini alt ettik. Bu SDF’in de, ABD’nin de hatta tüm dünyanın da yararına. Biz sözlerimizi yerine getirdik ve getirmeye devam edeceğiz” dedi. Bunun üzerine Frost “O zaman Kürtler tartışmasız bir şekilde müttefik olmasına rağmen bağımsız bir ulus olmaları nedeniyle feda edilebilirler, en azından toprakları, onlarca, belki yüzlerce hayatları feda edilebilir, öyle mi?” diye sordu. Pompeo ise “Bizim yaptığımız şey bunun tam olarak tersi” diye cevapladı.

ABD Dışişleri Bakanlığı, Pompeo’nun ifadelerine ilişkin açıklama yapmayı reddetti.

Erdoğan: Tüm Batı, teröristlerle birlikte bize saldırdı

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TRT World Forum’da konuştu.

Erdoğan, etkinliğe katılmayanları eleştirerek “Barış Pınarı Harekatını protesto amacıyla konuşma yapmaktan vazgeçenlerin demokrasiyi hazmedemediklerini düşünüyorum. Terör örgütlerine destek verdiklerini düşünüyorum,” dedi.

Erdoğan, “Hiçbir zaman Türkiye olarak 17-18 yıllık görev süremizde biz terör örgütüyle masaya oturmadık, oturmayız ve oturmayacağız,” ifadelerini kullandı.

Erdoğan, Lozan Antlaşması’na da değinerek “İstiklal Harbimizi zaferle sonuçlandırdıktan sonra Lozan kabul edebileceklerimizin asgarisini oluşturuyordu. Misakı Milli sınırlarımızdan ciddi fedakarlıklar yaparak bu sonuca ulaştık,” iddialarında bulundu.

Erdoğan’ın konuşmasından satır başları:

Barış Pınarı Harekatını protesto amacıyla konuşma yapmaktan vazgeçenlerin demokrasiyi hazmedemediklerini düşünüyorum. Terör örgütlerine destek verdiklerini düşünüyorum. Bu tiplerin teröre karşı olduklarını hiçbir yerde anlatmalarına gerek yok.


Bize düşen görev; milletimizin Anadolu’daki bin yıllık varlığına ve gücüne uygun şekilde yeni hedefler, yeni vizyonlar ortaya koyarak yolumuza devam etmektir.

Sınırları terle ve kanla değil de masa başında cetvelle çizilerek oluşturulan devletlerin, hiçbir zaman gerçek devlet olamayacağı ortaya çıkmıştır.

Türkiye’nin hiçbir ülkenin topraklarında, hiçbir toplumun özgürlüğünde veya çıkarlarında gözü yoktur.

Herkes Suriye’de, Irak’ta, Afganistan’da, Libya’da, Afrika’da, Balkanlar’da başka niyetlerle at koşturuyor olabilir. Türkiye, sadece kardeşleriyle olan kader birliği sebebiyle oradadır. Bu, ‘bir damla petrolü bir damla kandan daha değerli görenlerin’ asla anlayamayacağı büyük bir erdemdir.

Hiçbir zaman Türkiye olarak 17-18 yıllık görev süremizde biz terör örgütüyle masaya oturmadık, oturmayız ve oturmayacağız.

Diplomasinin sadece güçlülerin baskı aracı olarak kullanılmaya devam edilebilmesi mümkün değildir.

Karanlıkta göz kırpılarak perde arkasından toplumları yönetme devri kapanmıştır.

Kuzey Suriye’de, eğer 30 bin tır Irak üzerinden silah, mühimmat, araç-gereç buraya sokuluyorsa, acaba bu ‘ben dünyanın en güçlüsüyüm’ diyenler bunu neyle izah edecekler, bunu hangi demokratik anlayışla izah edecekler?

Türkiye ile empati yapmak yerine başımızdaki terör ve sığınmacı sorunlarının ilanihaye bizimle sınırlı kalacağını düşünenler, fena halde yanılıyorlar.

Düşünce özgürlüğüne inananlar, inanç özgürlüğüne inananlar, ne inancını, ne düşüncesini, o yeşil dolara asla değişmeyecektir.

Gelin Birleşmiş Milletler başta olmak üzere, küresel sistemin lokomotif kuruluşlarını yeniden yapılandıralım diyoruz.

Tüm Batı, teröristlerin yanında yer aldı ve hepsi birlikte bize saldırdılar. NATO ülkeleri dahil, Avrupa Birliği ülkeleri dahil hepsi. Hani siz terörizme karşıydınız, hani siz teröre karşıydınız, yahu ne zamandan beri siz terörle beraber hareket etmeye başladınız?

120 saatlik bir ara durumu var. Büyük bölümü sona erdi. Yarın bir Soçi ziyaretimiz var. Sayın Putin ile bu süreci ele alacak ve atılması gereken adımları atmış olacağız.”

LOZAN ANTLAŞMASI

Türklerin Anadolu’daki varlığı ve etkisi çok daha eskilere dayanıyor. Anadolu Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti olarak bu dönemin en kritik aşamalarından biri yaklaşık 1 asır önce yaşandı. 1. Dünya Savaşı sonrası kurulmaya çalışılan dünya düzeninde Türkiye’ye yer verilmemişti. Siyasi, ekonomik ve askeri olarak bitirilmiş bir devletçiği bize adeta bahşetmişlerdi. Millet olarak bu zilleti kabul etmedik. İstiklal Harbimizi zaferle sonuçlandırdıktan sonra Lozan kabul edebileceklerimizin asgarisini oluşturuyordu. Misakı Milli sınırlarımızdan ciddi fedakarlıklar yaparak bu sonuca ulaştık. Bize düşen görev 1000 yılık varlık ve gücüne yeni hedefler, yeni vizyonlar ortaya koyarak devam etmektir.

Bağımsızlığını kendi gücüyle kazanmış Türkiye gibi birkaç ülke dışında herkes mutsuz, sıkıntılıdır. Sınırları terle ve kanla değil de masa başında cetvelle oluşturulan devletlerin hiçbir zaman gerçek devlet olamayacağı ortaya çıkmıştır. Türkiye’nin diğer devletlerden farkı burada yatıyor. Biz sahip olduğumuz her şeyin bedelini fazlasıyla ödemiş bir milletiz. Yanlış hesapları milletimizin çelikten iradesi ve devletimizin gücüyle bozmak zorunda kalıyoruz.

Bir Cevap Yazın