Carl Sagan: Keşiflerimiz Daha Yeni Başladı

Yüz milyar kadar galaksi, her birinde de ortalama olarak yüz milyar yıldız var. Bütün galaksilerde, yıldız kadar gezegen de bulunması olasılığı söz konusu. Böylesine akıl almaz sayılar karşısında, neden tek bir yıldız, yani Güneş insanların yaşadığı bir gezegene yaşam veriyor olsun da, başka olasılıklar bulunmasın? Niçin Kozmos’un ücra bir köşesinde yaşama mutluluğuna yalnızca bizler ermiş olalım? Kanımca, evrende hayat kaynıyor olması çok daha güçlü bir olasılıktır. Ama biz insanlar bunu henüz bilemiyoruz. Keşiflerimiz daha yeni başlamıştır. Sekiz milyar ışık yılı uzaklıktan bakıldığında, Samanyolu’nun içinde bulunduğu kümeyi bile zor bulabiliriz, değil ki, Güneş’i ya da yerküremizi… Üzerinde insan yaşadığından emin bulunduğumuz tek gezegen, kayalar ve madenlerden oluşmuş minnacık bir küredir: Dünyamız. Güneş ışığının yansımasıyla hafiften parlayan bu yerküre uzayda kayıp bir cisim gibidir.

Şimdi dünyamızdan yola çıkarak başlayacağımız yolculuk, yeryüzündeki astronomi bilginlerinin «Bölgesel Galaksiler Kümesi» adını verdikleri yöreye götürecek bizi. Burası iki milyon ışık yılı ötemizdedir ve yaklaşık yirmi ana galaksiden oluşur. Özel ya da ilginç bir görünümü olmayan, dağınık, karanlık bir kümedir bu. Bu galaksilerden biri, yeryüzünden görülen Andro-meda galaksisindeki M31’dir. öbür galaksiler gibi bu da yıldızlardan, gazdan ve tozdan oluşmuş kocaman bir fırıldaktır; çekim gücüyle kendisine bağlı olan iki uydusu bulunur.
MSİ’in ojesinde bir benzer galaksi daha vardır. Bu, sarmal kolları yavaştan her 250 milyon yılda bir dönen kendi galaksi-mizdir. Yuvamız olan yerkürenin kırk bin ışık yılı uzağındaysa Samanyolu’nun merkezine varmış oluruz, Buradan yine yerküremizi bulmak istersek, galaksinin kıyılarına doğru rotamızı değiştirerek sarmalın uzak kolu dolayında karanlık bir bölgeye girmeliyiz.

Kozmoz

Bir Cevap Yazın