Aztekler botanikle yakından ilgilenmişlerdi. Bahçelere çok önem vermiş, şifalı bitkiler yetiştirmişlerdi. Aztekler kendi şehirlerindeki, köylerindeki adına calmil denilen bahçelerinde tarımsal faaliyetlerde bulundular. Çoğu ailenin evlerinde kendilerine ait bir bahçeleri vardı.

Bu calmilleri kendi çabalarıyla gübreleyen aile bireyleri ardından da tohumlama yaparlardı.
Burada mısır, sebze ve bazı faydalı otlar yetiştirirlerdi. Ancak özellikle Aztek yöneticilerine ait evlerin önemli bir özelliği güzel bahçelerdi. Bu bahçeler halkın ürün elde etmek için ekip biçtiklerinden farklı olarak tropikal bitkiler, süs bitkileriyle düzenlenmiş bahçelerdi. 1520’de V. Karl’a (Kanuni Sultan Süleyman Han’ın Baş Düşmanı Şarlken) yazdığı mektubunda Cortes, Aztek ülkesinde gördüğü bir bahçenin ihtişamını şöyle anlatıyordu:
“Buranın yöneticisi ya da şefinin henüz, tamamlanmamış yeni evi İspanya’dakiler kadar güzel. Yalnızca taş ve ahşap işçiliği değil, her türlü ev hizmeti düzenlemeleriyle de öyle büyük ve güzel ki… Altta ve üstte odalar, hoş kokulu çiçekleri ve bol ağaçlarıyla çok dinlendirici bahçeler, temiz, suya sahip banyolar, iyi yapılmış basamaklar var. Pek çok güzel koridor ve odalarla çevrili terastan bakıldığında evin yakınlarında büyük bir meyve bahçesi görülüyor. Bahçenin ortasındaki temiz, sulu büyük kare havuz, yanlarındaki güzel taş örnekleriyle çok ustaca yapılmış. Çevresinde düzgün yerleştirilmiş taşlardan oluşan bir yürüyüş yolu var. Öyle geniş ki dört kişi yan yana yürüyebilir. Bu, 400’ü kare biçiminde olmak üzere 600 adımlık bir yol… Gezinti yerinin ötesinde bahçe duvarına doğru bambulardan oluşan bir çit, onun ardında da her türlü kokulu bitki ve ağaç var. Havuzda ise çeşit çeşit balık ve su kuşu görmek mümkün”