Cumhuriyet’in bilginlere ihtiyacı yoktur!

Antoine-Laurent de Lavoisier Fransız kimyacı. Yaşamında iki devrim görmüş bir kişidir. Devrimlerden biri, yüzyıllar boyunca “simya” adı altında sürdürülen çalışmaların, bugünkü anlamda, kimya bilimine dönüşmesidir. İkinci devrim, “1789 Fransız ihtilali” diye bilinir. Ölüm tarihi 1794’te solunum üzerinde deneylerini yapmakta olduğu bir sırada, Lavoisier, Devrim Mahkemesi önüne çağrılır. İki suçlamaya hedef olmuştur: Devrim karşıtı olarak karalanan aristokrasiyle ilişkisi; Vergi toplamada yolsuzluk (Lavoisier topladığı vergilerin küçük bir bölümünü laboratuvar deneyleri için harcamıştı).

Lavoisier’yi kurtarmak için dostları mahkemeye koşmuştu ama tanık olarak bile dinlenme geregi duyulmamıştı. “Yurttaş Lavoisier’in çalışmalarıyla Fransa’ya onur sağlayan büyük bir bilgin olduğunda hepimiz birleşiyor, bağışlanmasını diliyoruz” dilekçesiyle başvuran günün seçkin bilim adamlarına, yargıcın verdiği yanıt kesin ve çarpıcıdır:

“Cumhuriyet’in bilginlere ihtiyacı yoktur!”

Galileo da yaşamının son on yılını Engizisyon’un göz hapsinde geçirmişti. Lavoisier’in sonu daha acıklı olur; 51 yaşında iken, “devrim” adına kafası giyotinle kesilir. Lavoisier, boynunun vurulmasını beklerken kitap okuyordur. Cellat, onu giyotine götürmek için yanına geldiğinde, Lavoisier, nerede kaldığını unutmamak için okuduğu kitabın arasına bir kitap ayracı koymuştur. Lavoisier, giyotine giderken Matematikçi arkadaşı Langrange’i yanına çağırır:

“Kafam sepete düştüğünde gözlerime bak. Eğer iki kere göz kırparsam, insanın kafası kesildikten sonra bir süre daha beyin düşünmeye devam etmekte demektir…” der.

Lavoisier’in kafası giyotinle kesilir, sepete düşer ve gülerek iki kere göz kırpar!.. Matematikçi Langrange diyor ki; Lavoisier’in son saniyedeki ispat arayışı, bilimselliğin yüzyıllar sürecek meşalesidir.

One comment

Bir Cevap Yazın