Rakamların Dili

Yüzyıllar geçtikçe bürokratik veri işleme süreçleri giderek karmaşıklaştı ve insanların doğal düşünme biçimlerinden iyice farklılaştı. 9. yüzyıl civarında atılan önemli bir adımla, matematiksel verinin daha önce hiç olmadığı kadar etkin depolanıp işlenmesini sağlayan kısmi bir yazı biçimi icat edildi. Bu kısmi yazı, 0’dan 9’a kadar olan rakamları temsil eden 10 işaretten oluşuyordu. Arap rakamları olarak bilinseler de aslında Hintliler tarafından icat edilmişti (üstelik daha da kafa karıştıracak şekilde, modern Araplar Batılılarınkinden çok daha farklı görünen rakamlar kullanıyorlar). Yine de bu konuda Araplar takdir edilmelidir, çünkü Hindistan’ı işgal edip bu sistemle karşılaştıklarında, kullanışlılığını anlamış, daha da geliştirerek Ortadoğu’ya ve Avrupa’ya onlar yaymışlardır. Arap rakamlarına pek çok başka işaret eklenince (örneğin toplama, çıkarma ve çarpma işaretleri), modern matematik dilinin de temeli oluşur. Kısmi bir sistem olarak kalmış olmasına rağmen dünyanın en baskın dilidir. Neredeyse tüm ülkeler, şirketler, örgütler ve kurumlar, hangi dili konuşuyor olurlarsa olsunlar, veri kaydetmek ve işlemek için matematiksel yazıyı kullanırlar. Matematiksel yazıya dökülebilen her bilgi kırıntısı, baş döndürücü bir hızla ve etkinlikle depolanabilir, yayılabilir ve işlenebilir. Yönetimlerin, örgütlerin ve şirketlerin kararlarına etki etmek isteyen biri, mutlaka rakamların dilinden konuşmayı öğrenmek zorundadır. Bu işin uzmanları “fakirlik”, “mutluluk” ve “dürüstlük” gibi kavramları bile rakamlara çevirmek için ellerinden geleni yaparlar (“yoksulluk sınırı”, “bireysel mutluluk seviyesi”, “kredi notu”). Fizik ve mühendislik gibi bilgi alanlarıysa neredeyse normal insan diliyle tüm bağını kopararak tamamen matematiksel yazıyla sürmektedir.

Görelilik Teorisine göre kütlenin yerçekiminin etkisindeyken hızlanmasını açıklayan bir denklem. Çoğu insan böyle bir denklemle karşılaştığında gözlerine far tutulmuş bir tavşan gibi donup kalır ve panikler. Bu tür bir tepki çok doğaldır ve merak ya da zeka eksikliği olarak yorumlanmamalıdır. Nadir istisnalar olmakla birlikte insan beyni görelilik veya kuantum mekaniği gibi konuları düşünmek için yeterli değildir; fizikçiler bunu başarırlar çünkü normal insan düşünme biçimini bir kenara koymayı ve çeşitli veri işleme programlarının da yardımıyla başka türlü düşünmeyi öğrenirler. Düşünce süreçlerinin en kritik bölümleri kafalarında değil bilgisayarlarda veya sınıflardaki kara tahtalarda gerçekleşir. Yakın zamanda matematiksel yazı devrim niteliğinde bir yazı sisteminin daha önünü açtı: iki işaretten oluşan bilgisayar tabanlı ikili yazı: 0 ve 1. Şu an klavyemde yazdığım kelimeler bilgisayarıma 0 ve 1’in çeşitli kombinasyonları olarak kaydediliyor. İnsan bilincinin hizmetçisi olarak doğan yazı, giderek insanın sahibi haline geldi. Bilgisayarlarımız Homo sapiens’in nasıl konuştuğunu, hissettiğini ve hayal kurduğunu anlayamadığından, biz de bilgisayarların anlayabilmesi için Homo sapiens’e sayıların dilinden konuşmayı, hayal kurmayı ve hissetmeyi öğretiyoruz. Üstelik bununla da kalmıyoruz. Bilgisayarların ikili yazısını baz alan yepyeni bir yapay zeka oluşturulmaya çalışılıyor. Matrix ve Terminatör gibi bilimkurgu filmleri, ikili yazının insanlığın boyunlarına taktığı yuları atıp özgür kaldığı bir gelecekten bahseder. İnsanlar isyankar yazı biçiminin kontrolünü tekrar ele geçirmeye çalıştığında, o da insan türünü ortadan kaldırmaya çalışır.

Kaynak: Sapiens Hayvanlardan Tanrılara

Bir Cevap Yazın