Türkiye’de ve Özellikle İzmir’de Neden Depremler Oluyor?

Türkiye’de ve Özellikle İzmir’de Neden Depremler Oluyor? Deprem olmaması için ne yapmalıyız? Depremden nasıl en az zararla çıkabiliriz?

2020 yılının bitmesine az kaldı fakat 2020’de başımıza gelmeyen felaket kalmadı. Çin Virüsü (Korono) Ekonomik Kriz ve depremler… Özellikle Depremler adeta Türkiye’yi delip geçiyor. Türkiye’de binalar yıkılıyor, insanlar binaların altında kalarak veya camdan atlayarak can veriyor. Peki, bunun nedeni nedir? Neden Türkiye’de depremler ve ölümler oluyor? Şimdi turkcemalumatlar olarak kısa bir şekilde bunun cevabını sizlerle paylaşacağız. Bu arada facebook/turkcemalumatlar sayfamızı da takip edebilirsiniz.

İzmir’de 7 büyüklüğünde deprem oldu. Çöken binalar ve yararlılarımız hatta ölülerimiz var. İnsanlar evlerinde huzur içinde yaşayamıyor. Bir yandan Çin-Korona Virüsü bir yandan Deprem insanları iyice strese soktu. Bu depremlerin olmasını açık giyinmeye, zinaya, fuhuşa yoranlar var. Ancak depremler bu nedenle olmaz. Depremler, yer kabuğunda beklenmedik bir anda ortaya çıkan enerji sonucunda meydana gelen sismik dalgalanmalar ve bu dalgaların yeryüzünü sarsması olayıdır. Genel olarak deprem sözcüğü herhangi bir sismik olayın -Doğal bir fenomen olarak gerçekleşmiş veya insanların sebebiyet verdiği- ürettiği sismik dalgaları adlandırmak için kullanılır. Depremler genellikle kırıkların (fay hatları) çatlamasıyla oluşur. Bunun yanı sıra volkanik faaliyetler, toprak kaymaları, mayın patlamaları veya nükleer testler sonucunda da gerçekleşebilir.

Türkiye’de Depremi Etkileyen Doğal Faktörler

İlk bilmemiz gereken üstünde bulunduğumuz Anadolu topraklarının sonradan oluştuğu ve büyük fay hatlarına gebe kaldığıdır. Eskiden günümüz Türkiye sınırlarında bir kara parçası yoktu. Orası bir deniz hatta okyanustu. Bu okyanusa Tetis Okyanusu denmektedir.

Türkiye’de petrol ve dinozor fosillerinin bulunmamasının bir nedeni de budur. Sonradan oluşan bu toprak parçasında yoğun enerji birkimi mevcuttur. Bu enerjiler dışarı çıkınca da deprem olmaktadır. Deprem sadece Türkiye’de değil dünyanın pek çok yerinde olmaktadır. Kimi yerde daha şiddetli kimi yerde ise şiddetini hissetmeyeceğiniz derecededir. Mesela Japonya’da çok büyük depremler olmaktadır. 8 hatta 9 büyüklüğünde depremler Japonya’da can ve mal kaybına neden olmamaktadır. Bunun nedeni ise Japonların malzemeden çalmayarak sağlam binalar dikmeleri ve kaçak yapılar yapmıyorlar. Ancak sanmayın ki Japonya’da hiç binalara yıkılmıyor. Evet, yıkılan binalar muhakkak oluyor, can ve mal kaybı da oluyor ancak Türkiye’de gibi 6-7 büyüklüğünde depremler ile yıkılmıyor bu binalar.

Türkiye’de Depremin Etkileyen Beşeri Faktörler

Türkiye’de binaların gösterişine önem veriliyor. Dışarıdan bakıldığında lüks görünen binalar içten ise çürümeye yüz tutmuş. Temeli sağlam olmayan binalar. Malzemesi az, kaçak yapıların olduğu binalar.

Türkiye’nin genelinde ve İzmir’de Depremi etkileyen Faktörleri Sıralayalım

1-) Kaçak yapılar: En fazla o bölgeye 3 katlı bina yapılmalıdır Ruhsatı veriliyor fakat binayı yapanlar 2-3 kat daha ilave ediyor. Yani 3 katlı bina oluyor 4 katlı bina. Bu geriye kalan katları sonradan kaçak olarak dikiyorlar ve bina kaldırmıyor sonra da çöküyor.

2-) Temeli sağlam olmayan, eksik malzeme kullanan binalar: Binaların özellikle çamurlu araziye kurulunca ve temeli sağlam değilse adeta birer saatli bomba. Bir de eksik malzeme kullanıldıysa o binalar çöker.

3-) Kolonları söküp odaları genişletmek: Maalesef bazı binaların altında bulunan iş yerleri veya alışveriş merkezleri, sırf alanı büyütmek için kolonları söküyor. Bunun neticesinde ise sarsıntıda binalar yıkılıyor. İzmir Depreminde dikkatinizi çekmiştir. Binaların çoğu ayakta dururken bir kaç tanesi anında yıkılıyor. İşte bunun nedeni bu saydığımız 3 nedenden kaynaklanmaktadır. Unutmayın ki deprem öldürmez bina öldürür. turkcemalumatlar.wordpress.com

Ayrıca Deprem Uzmanı Profesör Doktor Ahmet Ercan İzmir Depremi hakkında söylediklerine bakalım:

“İzmir’in en dayanıksız yerlerinden birisi Bornova Ovası’dır. Bornava Ovası’nı oluşturan olay o ırmaktır. Irmak getirdiği çökerlerini ova içine vermiştir. Mersinli ve Alsancak’ın bulunduğu yerlerde tam etek kısmı vardır. Oraları genellikle sulak yerlerdir. Oradaki çanağın derinliği yaklaşık 300 metredir. Oradaki deprem büyütmeleri yaklaşık 4 kattır. Göztepe’de deprem büyüklüğü daha az yapıyı hoplatırken, Bayraklı’da daha yüksektir. Aynı olay Alaybey, Karşıyaka, Bostanlı, Mavi Şehir, Çiğili, Menemen de söz konusudur. Yer sanki bir mikrofon etkisi yaratırcasına depremi büyütür. Yıkımların ve çatlakların olmasının ana nedeni bunlar. Bir de sulak olması. O bölge alacalı İzmir bamyasının yetiştiği yerlerdi, Bornova bamyası diye çok ünlüydü. Şimdi o tarım alanlarının, sulak tarım alanlarının üzerine çok katlı yapıların yapılmasıyla başımıza gelen bunlar oldu, suya doygun zemin”

Ahmet Ercan’ın söyledikleri bunlardır. Şimdi turkcemalumatlar bloğunu takip eden değerli okuyucular, depremden korunmanın en güzel yolu her yere bina inşa etmemek ve inşa edilen binalardan malzemeden çalmamak ve temeli sağlam atmaktır. 50 katlı binalar yıkılmıyorken 4 katlı binalar yıkılıyorsa biraz düşünmek gereklidir. Bu konuda özellikle Japonya’yı örnek almalıyız. Japonya deprem konusunda çok uzmanlaştı. Beşik gibi sallanıyor binaları ama can kaybı olmuyor ve mal kaybı da çok az seviyede olmaktadır. İnsanlar dünyaya bir kere geliyor. Hayatımızın kıymetini bilelim. Dandik binalarda oturmayalım. 1+1 evde oturun ama sağlam evde oturun. 4 odalı evde oturup dandik binada oturacağınıza sağlam 1+1 evde oturun. Çünkü ölümün telafisi yok.

Depremin ne zaman olacağı bilinebilir mi?

“Deprem olduğu zaman bilgisi olmayanların hemen ekrana çıkarılıyor” diye isyan eden Prof. Dr. Celal Şengör, Ege’deki fay hatlarını gösterdi ve fayların hepsinin 7’lik deprem üretebileceğini söyledi. “Ege’deki fayların hepsi 7’lik deprem üretebilir. Bu depremler de İzmir’i yıkar” diyen Şengör olası İstanbul depremi için de “”İstanbul’da deprem olacağı kesin. Fakat ne zaman olacağı belli değil. Biliyorum diyen yalan söylüyor. Gayet açık, kimse bunu bilemez” yorumunda bulundu.

Genel olarak bakarsak yeryüzünde ölçülmüş en büyük deprem, 22 Mayıs 1960 tarihinde Şili’nin Valdivia kentinde meydana gelen 9.5 büyüklüğündeki depremdir. Enerji boşalımı olarak bakıldığında ise bir sonraki en büyük deprem 9.2 ile 27 Mart 1964 tarihinde Alaska’da gerçekleşmiştir. Yeryüzünde ölçülmüş en büyük 10 depremin tamamı 8.5 ve üstü büyüklükteyken buna paralel olarak en çok can kaybına sebebiyet vermiş depremlerden biri de bunlar dışında 2004 yılında Hint Okyanusunda meydana gelen depremdir. Depremlerin en önemli sonucu insanların hayatını kaybetmesidir. Güçlü bir deprem gerçekleştiğinde okyanus kıyısında bulunan ve pek çok insanın yaşadığı bölgeler önemli risk oluşturmaktadır. Bu depreme bağlı olarak tsunami meydana gelebilmekte ve binlerce kilometre uzaklıktaki bölgeleri bile etkileyebilmektedir. Tehlike altındaki diğer insanlar depremlerin nadir ancak kuvvetli görüldüğü yerlerde, depreme önem vermeyen fakir bölgelerde ve kontrolsüz inşa edilmiş yapılarda yaşayan insanlardır.

Büyük İstanbul depreminin gerçekleşme ihtimaline ilişkin konuşan Prof. Dr. M. Sinan Özeren, “Deprem için, doğal felaketler için hep olasılık hesaplanıyor. 99 depreminden sonra bir uzman o anki verilerden yola çıkarak bir model geliştirmişti. Önümüzdeki 30 yıl içerisinde 7’den büyük bir deprem için yüzde 67’lik bir değer hesaplamıştı. Bütün olasılık hesapları yeniden yapılmalı. Yer zikretmeyelim ama İstanbul’da öyle alanlar var ki ne olacağını tahmin etmek istemiyorum” ifadelerini kullandı.

Bir Cevap Yazın