Preveze’den En Karlı Çıkan Avrupa Ülkesi Fransa Olmuştu

Preveze Deniz Savaşı, Akdeniz egemenliği konusundaki dönüm noktalarından bir tanesidir. Bu savaş neticesinde Akdeniz’deki siyasi ve ekonomik dengelerde ciddi değişimler yaşandı. Esasen ekonomik anlamda Osmanlılarla iyi geçinmesi gereken iki Akdeniz devletinden biri olan Venedik, Osmanlıların karşısına donanma çıkarmak suretiyle bir kumar oynarken, Hıristiyan âleminden gelebilecek olası tepkilere rağmen Fransa bu savaşta yer almamayı tercih etmişti. Nitekim bunun mükafatını da fazlasıyla gördü. Preveze sonrasında Kanuni, Venedik dukası Pietro Lando’ya gönderdiği mektupta “Kimesnenin düşmanlığından ihtiyatım olmayup ve kimesnenin dostluğuna dahi ihtiyacım yoktur” şeklinde sert bir ifade kullanırken, Fransa’ya İstanbul’da elçi bulundurma imkanı bahşediyordu. Kanuni, bununla da yetinmeyerek Venedik dukasına yolladığı bir başka mektupta Osmanlı İmparatorluğu’na sadık kalınmasını ve bunun bir tezahürü olarak da Fransa’nın müttefik kabul edilmesini bildiriyordu. Bunun sonucunda Osmanlı elçisinin huzurunda Venedik dukası ve cumhuriyetin 30 kadar ileri gelen kişisi İncil üzerine yemin ederek, Osmanlı ve Fransa devletlerinin düşmanı olan İspanya kralına mal ve askerî yardımda bulunmayacaklarına dair yemin ediyorladı.

Kanuni’nin Fransa’ya desteği bununla da kalmamıştır. Kanuni, I. Fransuva’nın talebi üzerine Şarlken’le olan mücadelesinde destek olmak amacıyla Kaptan-ı Derya Barbaros Hayreddin Paşa’yı donanma ile birlikte Fransa’ya yollar. Osmanlı donanması 110 kadırga, “fusta” adı verilen 40 küçük kadırga ve 3 büyük yelkenli gökeden oluşuyordu. Yaklaşık üç aylık bir yolculuk sonrası Osmanlılar Marsilya’ya varmış, buradaki sefer hazırlıklarından sonra Tulon’a girmişlerdir. Ağustos 1543’te Barbaros, Şarlken’in himayesi altında olan Savoy Dükalığı’nın kontrolündeki Nice şehrini Fransa kralı için kuşatmış ve şehir birkaç hafta içinde teslim olmak zorunda kalmıştır. Barbaros, kış mevsimini de Tulon’da geçirmiş ve burada sekiz ay ikamet etmişti. Şehirde bulunduğu süre içinde Tulon’un idaresi kendisine bırakılmıştı. Lakin Fransa kralı, Osmanlı donanmasının ikameti süresince her türlü yiyecek ihtiyacını üstlenmişse de iaşenin temini konusunda ciddi sıkıntılar yaşanmıştı. Sonuçta Kaptan-ı Derya, ihtiyaçlarını karşılamak için Fransız tüccarından borç alma ve, para temin etmek için İtalya sahillerine akınlar düzenleyerek ele geçirdiği esirleri fidye karşılığı satmak yoluna başvurmak zorunda kalmıştı.

Osmanlı donanması ertesi yıl, İtalya sahillerinde dehşet salmasının akabinde İstanbul’a geri dönecektir. Bu süre zarfında Barbaros, Akdeniz sularında gönlünce gezinmiş ve herhangi bir meydan okumaya maruz kalmadan başkentin yolunu tutmuştu. Bundan dolayı “Preveze, Akdeniz’i bir Türk denizi haline getirmiştir” ifadesi tarihçilerimiz tarafından kullanılır olmuştur. KAYNAKÇA Zeki Arıkan, “XVI. Yüzyılda Osmanlı-Fransız İlişkileri”, XIV. Türk Tarih Kongresi, cilt: 2/1, Ankara 2005, s. 43-57.

Bir Cevap Yazın