Türk’ün Çiftesi

Savaşın ilerleyen günlerinde (1. Dünya Savaşı) Almanya, müttefikleri ile olan ilişkilerinde despot bir lider görüntüsü çizmeye başladı. Ne de olsa müttefikleri içinde en büyük askerî ve teknolojik gücü kendisi elinde tutuyor, doğal olarak savaşın yükünü de kendisi çekiyordu. Avusturya-Macaristan ve Türkiye, Almanya sayesinde savaşa devam ediyorlardı. Savaşın ilk iki yılında Almanya’nın başını çektiği İttifak devletlerinin, diğer grup karşısındaki bariz üstünlüğünün temelinde de zaten Alman teknolojisi yatıyordu. Avusturya-Macaristan bu teknoloji sayesinde Sırbistan üzerinde üstünlük kurmuş, Türkler bu durumun da yardımıyla Çanakkale’de devrin en büyük deniz gücünü durdurmayı başarmışlardı. Bu gelişmeler Almanya’nın müttefiklerine karşı takındığı tavrı da değiştirmiş ve Almanlar savaş sürerken yapılan hataları daha hâkimane, hatta bazen hakarete varan bir üslupla müttefiklerinin yüzüne vurur olmuşlardı. Tam da o günlerde yayınlanan bir karikatürde savaş tanrısı rolüne soyunan ve bir savaş arabasının üstünde resmedilen Almanya, at yerine koştuğu Avusturya-Macaristan ve Türkiye’yi kamçılarken çizilmişti. Rusya ve İtalya karşısında yavaş yavaş güç durumlara düşmeye başlayan Avusturya-Macaristan, müttefiki olan Almanya’nın bu çirkin tavrını görmezden gelmek zorunda kalıyordu. Nitekim bu devlet ikinci at olarak koşulan Türkiye’ye dönerek bu tavrı görmezden gelmeyi düşündüğünü dile getirirken, ne olursa olsun eski günlerin şaşaasının da etkisiyle gururu elden bırakmayan Türk, “Giderek kafam bozuluyor, şimdi çifteleyeceğim” diye haykırıyordu.

Bir Cevap Yazın