
Bilginin sınırları hep genişler; bir çağın doğruları çoğu zaman sonraki çağın insanları tarafından sorgulanır. Bugün bilim adamları, kuramlarının gelecekte değişikliğe uğrayabileceğini genellikle kabul ederler. Yeni icatlar ve yeni buluşlar, dünyaya bakış açımızı da etkiler. Örneğin, birçok 15. Yüzyıl Avrupalı göğün, Dünya’nın çevresindeki yıldızlarla gezegenleri taşıyan kristal kürelerden meydana geldiğine inanıyordu. Fakat teleskopun icadının olanaklı kıldığı buluşlar, insanları bu fikri bir tarafa bırakmaya itti. Evreni, önceleri düşündüklerinden daha geniş olarak tasarlamaya başladılar. Bu da insanların, evrendeki yerleriyle ilgili fikirlerini değiştirdi.