
Hayvan sömürüsüne karşı mücadeleler (birçok durumda) komünist hareketin bir ifadesidir, var olan koşulları bastıran gerçek sosyal bir harekettir. Yalnızca tek bir konuya hitap ederken, hayvan kurtuluşu insanların dünyaya olan ilişkileri hakkında en gerekli soruları ortaya çıkarmaktadır. Bu, hayatlarımızı yaşadığımız yolun temel sorgulanışı için başlangıç noktası olabilir; diğer taraftan hayvan hakları ideolojisi toplumun daha geniş çapta eletirisinin önüne geçen bir limit olabilir. Temsil ettiği şeyin içersinde yıkıcı olanı terk etmeden bu ideolojinin ötesine gitmeye ihtiyacımız var. ‘Göz alıcı üretim açıkça üretimin nahoş tarafının gizli tutmaya heveslidir’ (Law). Ekranın arkasına bakmak için sıkıntı alanlar orada buldukları, herşeyin hemen hemen konu dışı gözüktüğü korkuyla sersemlemiş olabilirler. İnsanlar ve hayvanlar arasındaki çatışma, tamamen sınıfı içeren sosyal çelişkileri iptal ederek dikkate alınmış gelebilir ve hatta bazı bireyler hayvan ürünlerinden tamamen sakınan az miktardaki cesur kişiler dışında tüm insanların hakikaten “kötü” olarak göründükleri insan sevmezliğin bir şeklini geliştirebilirler. Toptan kaçınma aşağı yukarı imkânsızdır ve ahlaki olarak diğerlerini yeteri kadar ileriye gitmedikleri için kınamak yalnızca bir hareketin gelişmesi için faaliyet alanını kısıtlar. Yine de, vejetaryenizm/veganizm yalnızca mutaassıp el yıkama konusu değildir. “Diğer canlı varlıklar ile sevgi ve saygı ilişkisi sorgulaması” muhakkak “yalnızca hayvanların genetik manipulasyonundan değil, aynı zamanda tavukluk koşullarında veya laboratuarlarda acımasız muamelelerinden kaynaklı beslenmenin reddini” içerir (Dalla Costa). İzole edilmiş bir hareket olarak şeyleştirilmiş ve başka bir yaşamtarzı pazarlama hücresine dönüşmüş olabildiği halde, hayvanları yememek, onların esenliğinde nitelikli gelişmeleri beraberinde getirir (hayvanların öldürülmesinde nietliksel azalma olduğu gibi). Hayvanların bakış açısından vejetaryen bir kapitalizm ileriye doğru bir adım olacaktır. Fakat daha önce göz önüne serdiğimiz nedenler için bu, kapitalizm altındaki gündelik yaşamın kökleşmiş alışkanlıkları ve hayvan endüstrisinin özel ilgileri verilen aşırı derecede olasılık dışı bir sonuçtur. Bundan başka vejetaryen kapitalizm hala insan hayvanların sömürülmesi, ekonominin ihtiyaçları için yaşamın tüm çeşitlerinin ve onların yaşam alanlarının itaati üzerine bağımlı olacaktır. Ne McDonalds ne de McCartney fakat uluslarası komünizm demeliyiz! Belirli şirketlerin ürünlerini boykot etmedeki aşırı vurgu kapitalizmin doğasının yanlış anlaşılmasına dayanmaktadır. Kapitalizm “kötü” çok uluslu şirketlerin kombine çabalarından daha fazlasıdır. Mülkiyet ve para tarafından arabuluculuk edilen sosyal ilişkilere dayanmaktadır. Bu ilişkiler var olduğu sürece herhangi belirli bir şirketin akibeti ne olursa olsun kapitalizm kendisini yeniden üretecektir,. Herhangi bir durumda, gerçekten bir bütün olarak ekonomi çalışmalarından herhangi tek girişimi ayıramayız. Kapital nerede yapılacak bir kar var ise oraya akar, hem “kötü çokuluslular” hem de “acımasızlıktan yoksun şirketler” içinde mutlu bir şekilde yatırım yapan aynı bireyler veya kurumlar ile birlikte. Günümüz toplumunun, sınıf analizinin dinamiklerinin anlayış eksikliği hayvanları sömüren endüstrilerdeki düşük seviyedeki işçilere sanki yöneticiler ve patronlar gibi eşit olarak sorumluymuşlar gibi saldırılmasıyla sonuçlanabilir. Ara sırada olduğu gibi McDonalds işçilerini çöreklerdeki ölü inekler kadar onların sömürülmeleri şirketin karının merkezinde olduğu zaman “toplumun yüzkaraları” gibi alelen suçlamak saçmadır. Hepimiz bu problemlerin farkına varabiliriz, ve tüm hayvan kurtuluş faaliyetlerinin bu gerici iskelette yer aldığını var sayan bir çok anarşist ve komünistin görüşlerine uyar. Sorun bu değil. Özellikle McDonalds karşıtı hareket çalışma koşulları, göz alıcı ürünlerin ve hayvan sömürüsü kadar ekolojik konularında eleştirisini yapmaya başlayan, gerçekten var olan uluslararası bir mücadeledir, ve hatta et yiyicileri de kapsamayı başarmıştır.