Asgari Ücret Politikası

İktisada Giriş: Asgari Ücret Politikası

Hükûmet müdahalesinin olmadığı durumda, emek piyasasında, denge emek miktarı ve ücret düzeyi arz-talep koşullarına göre belirlenir. Emek piyasasında emek arz edenler hane halkı iken, emek talep edenler firmalardır. Arz ve talep kanununa göre emek piyasasında ilk durumda denge, emek arz eğrisi (SL) ile emek talep eğrisinin(DL) kesiştiği e1 noktasında oluşacaktır.

Denge durumunda iş gücünün aldığı ücretin asgari ihtiyaçları karşılayacak düzeyin altında gerçekleşmesi sosyal adaletsizliğe neden olurken, piyasa mekanizmasının bunu sağlamada başarısız olduğu görülmektedir. Bu durum karşısında hükûmet hane halkının geçim standartları çerçevesinde alması gereken saat başı (ya da günlük) en düşük ücret düzeyini tespit eder. Eğer hükûmet tarafından belirlenecek olan bu ücret düzeyi denge noktasının üzerinde gerçekleşecek olursa, piyasada arz edilen emek miktarı artarken, talep edilen emek miktarında bir azalma meydana gelecektir. Örnekte, emek piyasasının 1000 TL ücret düzeyi ve 135 milyon saatlik emek miktarında dengeye geldiği görülmektedir. Bu ücret düzeyinin yetersiz olduğuna inanan hükûmet, en düşük ücret düzeyini 1300 TL olarak açıklayacak olursa, talep edilen emek miktarı 80 milyon emek saatine gerilerken, arz edilen emek miktarı asgari ücret düzeyinde 190 milyon emek saatine yükselecektir. Arz edilen ve talep edilen emek miktarları arasındaki (190–80=) 110 milyon emek saati artık olacaktır. Emek piyasasındaki bu artık, işsizlik olarak tanımlanır. Asgari ücret politikasıyla ilgili olarak iki temel sonuç ortaya çıkmaktadır. Bu politikalar sonucu ücretlerin yükseltilmesi, halihazırda çalışan ücretli kesimin refah seviyesini arttırırken, yüksek ücretler nedeniyle iş bulamayanların ya da işini kaybedenlerin refah seviyesini düşürür.

Bir Cevap Yazın