Tuğrul Beğ den Halifeye Tarihi Ayar

Türk Hükümdar Tuğrul Beğ den Arap Halifeye Tarihi Ayar!

Tuğrul bey, Selçuklu Türklerinin hükümdarıdır. Devleti kardeş Çağrı beğ ile birlikte yönetmiştir. Bu iki kardeş tüm düşmanlarına kök söktürmüştür ve Türklerin ne kadar kudretli bir ulus olduğunu tekrardan tüm cihana bildirmiştir. 1055 yılında Arap Abbasi halifesi olan Kaim, Bağdat’ı ellerinde bulunduran Şii mezhepli ve Fars Kökenli Büveyhoğulları’na bağlı olmak istemiyordu. Çünkü onlar hem şii hem de mevali yani köle kökenliydi. Araplara göre Arap olmayan Müslümanın köleden farkı yoktur ve bu yüzden Araplar onlara Mevali derdi. Arap Halife, Fars Büveyhoğullarından kurtulmayı kafaya koydu ve Bağdatlı ünlü alim, fakih ve kadı Mâvardı’yı Türk topraklarına göndererek Selçuklu hükümdarı Tuğrul Bey’den yardım istedi. Tuğrul beğ isteği kabul etti. Bu isteğin kabul edilmesi Arap dünyasında sevinçle karşılandı. Tuğrul Bey, 1055’te Bağdat’a yaptığı seferde Büveyhioğuları ile savaşmış ve onları ağır bir yenilgiye uğratmıştır. Büveyhioğulları hükümdarını esir alan Tuğrul Bey bu devlete son vermiştir. turkcemalumatlar.com Ancak beklenmedik bir şey oldu, Tuğrul beğ ordusu ile Halifenin yanına geliyordu. Halifeyi büyük bir telaş sardı. Sonuçta Türkler Arap değildi ve onlar da Mevali sayılırdı.

Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey Mekke’ye hacca gitmek bahanesi ile büyük bir ordu ile Irak’a girdi ve halife Kaim’den Bağdat şehrini ziyaret etmek için sembolik bir izin istedi. Halife ise mecburen izin verdi. Zaten vermese olacaklarını tahmin edebilirsiniz… Halife Kaim Tuğrul Beyi Sultan olarak tanıdı ve onun ismine Irak’ta camilerde hutbeler okundu. Tuğrul Beğ Halifeden kızını istedi. Ancak halife bu durum karşısında çok sıkıldı.

Halife kendi yoldaşlarına,

“Şiilerden kurtulduk fakat şimdi de bir barbara, bir göçebeye, bir Türk’e kızımı mı vereceğim? ” dedi.

Tuğrul beğ kurduğu casusluk ağı sayesinde bu olan bitenlerden haberi vardı. Tuğrul beğ kendisine getirilen haber karşısında yanındakiler şunları söyledi;

Şu Abbasiler de gülünç bir aşiret! Ataları bir zamanlar yeryüzünün en iyi yarısını fethetmiş, en zengin şehirleri kurmuşlar, bir de bugünkü hallerine bak! Ellerinden imparatorluklarını alıyorum, razı oluyorlar. Başkentlerini alıyorum, mutlu oluyorlar, beni armağanlara boğuyorlar ve emir’ul mü’minin bana diyor ki :’

“Allah’ın bana bahşettiği ülkelerin hepsini sana veriyorum, kaderini bana emanet ettiği tüm müminleri senin ellerine bırakıyorum.

sarayını, kendi şahsını, haremini kendi kanatlarımın altına, himayeme almam için yalvarıyor bana. Ama kızını istediğimde isyan edip şerefini savunmaya kalkışıyor. Uğruna savaşmaya hala hazır olduğu tek toprak parçası, bir bakirenin apış arası mı yani?

En sonunda ise tabii ki Tuğrul beğ halifenin kızını alıyor ve halifeye, “Devlet işleri ile ben ilgilenirim, sen cennete, cehenneme kimin gireceği ile ilgilen” der.

Bir Cevap Yazın