Yerel İdarelerin Vergilendirme Konusundaki Görevleri

Genel Vergi Hukuku: Yerel İdarelerin Vergilendirme Konusundaki Görevleri

Mahalli idareler, il özel idareleri, belediye ve köylerden oluşur. Vergilendirme yetkisinin kullanılmasında mahalli idarelerin yetkileri bağlı yetkidir. Asıl vergilendirme yetkisi yasama organına aittir. Yerel idareler sadece vergi ve benzeri mali yükümlülüklerinin tarh, tahakkuk ve tahsilat gibi idari işlemlerini yapabilir. Yerel idarelerin mali yükümlülük kapsamında tahsil ettiği öz kaynakları olduğu gibi mali tevzin gereği kamu gelirlerinin çoğunluğu genel bütçeden ayrılan paylardan oluşur.

İl özel idarelerinin vergilendirme yetkisi, tutar olarak önemsiz ve düzenli olmayan vergi, resim ve harçlardan oluşmaktadır. İl özel idarelerine özgü bazı resim ve harçlar il özel idare kanunundan kaldırılmıştır. İl özel idarelerine görev veren diğer kanunlar içerisinde harç ya da resim benzeri mali yükümlülükler olarak düzenlenmiştir. Günümüzde daha çok genel bütçeden pay verilmek şeklinde kendini göstermektedir. İl özel idarelerinin kaynakları içerisinde yer alan vergi ve benzeri mali yükümlülüklerden taşocakları resmi, madenlerin ruhsatlandırılması aşamasında alınan harçlar ile termal suların çıkarılması sırasında alınan harçlar sayılabilir. İl özel idaresi teşkilatı; genel sekreterlik, malî işler, sağlık, tarım, imar, insan kaynakları, hukuk işleri birimlerinden oluşur. Mali işler il özel idaresi mali hizmetler müdürlüğü tarafından yerine getirilir. Mali yükümlülük kapsamında olanlar, alacakların tarh edilmesi, vadesi gelen alacakların tahsil edilmesi başlıca idari işlemlerdir. Müdür ve yeteri kadar idari personelden oluşur. Belediyeler ise bazı vergi, resim ve harçların tarh ve tahsil işlemleri ile vergilendirme yetkisini kullanmaktadır. Ayrıca kendilerine özgü gelir kaynakları da bulunmaktadır. Vergi gelirleri içinde, Emlak Vergisi, Çevre Temizlik Vergisi sayılabilir. Belediye teşkilâtı içerisinde vergi ve benzeri mali yükümlülüklere ilişkin görevli birim malî hizmetler birimidir. Gelir ve alacakların tahsili işlemleri mali işler birimi tarafından yerine getirilir. Büyükşehir belediyelerinde ise mali işler mali hizmetler daire başkanlığı tarafından yerine getirilir.

Köyler, vergilendirme yetkisinin kullanılmasında en sınırlı mahalli idare birimleri içinde kalmaktadır. Köy idarelerinin vergilendirme açısından yetkileri vergilendirme işlemlerini geçememektedir. Buna yetki veren kanunlar ise Köy Kanunu, Asker Ailelerinden Muhtaç Olanlara Yardım Hakkında Kanun ve Oyun Alet ve Vasıtalarından Belediyelerce ve Köy İdarelerince Alınacak Resim Hakkında Kanun’dur. Köy Kanununa göre köyde işler imece usulüyle yapılır. Köy gelirleri genel bütçeden ayrılan değerlerdir. Köy gelirleri köyün aylıklı adamlarının maaşlarını ve yapılması zorunlu işleri karşılamaması halinde en yüksek haddi 20 TL’yi aşmamak üzere salma salınabilir. Salma hane başına ve köy ihtiyar meclisi kararı ile salınabilir. Köyde gelirler tahsildar aracılığı ile toplanır. Muhtarın görevlerinden biri de vergi toplamak için gelen tahsildarlara yol göstermek, yardım etmek ve tahsildarların yolsuzluğunu görürse Hükümete haber vermektir (442 sayılı Köy Kanunu, md.36, RG, T 07.04.1924, S 68). Köyün salma yetkisinin Anayasaya aykırı olduğu gerekçesi ile Anayasa Mahkemesinde dava açılmış ise de, mahkeme bu istemi reddetmiştir. Mahkeme, salmayı uygulayacak kişilerin bilgi düzeylerinin yetersiz olması nedeniyle modern vergicilik prensiplerinden uzaklaşıldığı iddiasını yersiz görmüştür. Ayrıca, hane başına ödeme gücünü yansıtan ilkelerden olması, dağıtıcı gelir vergisi niteliğinde olması, esasen en yüksek miktarı yirmi lira gibi az bir miktarı geçmeyen bir vergi için modern vergi prensiplerinin göz ardı edildiği iddiaları; insan haklarına, sosyal adalete, hukuk devletine ve kanun önünde eşitliğe aykırı olmayacağı düşüncesi ile itirazı reddetmiştir

(Anayasa Mahkemesi, E. 1963/198, K. 1965/1, 5.1.1965 (RG 24 Mayıs 1965, S.12005). http://kararlaryeni.anayasa.gov.tr/Karar/Content/ f816d1fd-36e4-4cde-90b7-c571ca01aec9?excludeGerekce=False&wordsOnly=Fa lse , Erişim T 08.09.2018).

7 comments

  1. Merhaba çok alâkasız olacak. Târih sorusu olacak. Yavuz’un Kürd’e fırsad verme ya rab şiiri doğru mu? Rahatsız ettiğim için mahzur görün.

      1. Evet, ben de araştırdım. Orjinali Mevlana’ya aitmiş. Türk’e fırsad verme diyormuş.

  2. Mevlana Konya’da yaşamasına rağmen Türkleri sevmezdi ve tek bir Türkçe kelime bilmezdi. Mevlana İrani kökenlidir. Günümüzdeki Peştunlarla aynı soydan gelir. Türklere pek çok hakareti vardır fakat Türkçeye çevrilen yazılarda bu hakaretlerin büyük bölümü silinmiştir.

    1. Aynen öyle. Bu arada şuraya kaynağımı bırakıyorum: Milliyet Dergisi, (27.04.1964), Sayfa 3, Refiî Cevad ULUNAY.

    2. Bu arada yönetici, bir sual etmek isterim size. Tigir:Er, Atsız’ın olduğu iddia edilen bir söz paylaşmıştı. “Bir Kürd kendini safkan Türk sayıp, Türklük için çalışsa dâhi, yine o’na Kürt muamelesi yapmak gerekir.” Bu sözün kaynağı var mı? 16 Haziran 1967 Ötüken, Sayı;42 diyor ama o kaynakta bu sözü bulamadım. Yöneticiler kafasına göre söz uydurmaz, sözü söylediği yer hakkında malumatınız var mıdır?

      1. Atsız sık bir şekilde mahkemelik olduğu için yazılarını yayınlarken pek çok takma ad kullandı. O takma adı kullanırken böyle bir sözü paylaşmış olmalıdır. Şu an hangi dergide bu sözü yazmıştı hatırlamıyorum. Ancak sözün doğruluğunu ispat edecek başka bir sözü söylediğini biliyorum.

        “Öyle, ikide bir Yahudileri Türkleştirme cemiyetleri kurarak bizi kandırmağa çalışacaklarına namuslu Türk tebaası olarak kalsınlar.

        Çünkü biz onların Türkleşeceklerini asla ummadığımız gibi bunu istemeyiz de. Çamur ne kadar fırına verilse demir olmayacağı gibi Yahudi de ne kadar yırtınsa Türk olamaz. Türklük bir imtiyazdır, her kula, bilhassa Yahudi gibi kullara nasip olmaz.”

        Kaynak: Musa’nin neci̇p(!) evlatlari bi̇lsi̇nler ki̇

        Bu makaleye internette kolayca ulaşılabiliyor.

        Buradaki sözden de anlaşılacağı üzere Nihal Atsız, Türküm diyen bir etniği Türk olarak görmemektedir.

        “Çünkü biz onların Türkleşeceklerini asla ummadığımız gibi BUNU İSTEMEYİZ DE ”

        Nihal Atsız ırkçıdır. Yahudilere anlayış göstermeyip Kürtlere anlayış gösterecek hali yok. Zaten Kürtler hakkında pek çok olumsuz makalesi var.

Bir Cevap Yazın