Genel Vergi Hukuku Terkin Nedir?

Terkin, vergi borcunun silinmesidir. Terkin, vergi borcunu bütün hukuki sonuçları ile birlikte ortadan kaldıran tek taraflı, sübjektif ve özel bir idari işlemdir. Borcun doğumundan önce yapılan terkin borcun doğmasına engel olmakta, tahakkuk etmesinden veya kesinleşmesinden sonra yapılan terkin ise doğmuş bir borcu sona erdirmektedir. Pozitif hukukumuzda gümrük vergisi dışındaki vergi, resim ve harçların silinmesi konusu Vergi Usul Kanununda; vergi dışındaki diğer kamu alacaklarının silinmesi ise Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun ile düzenlenmiştir. Doğal afetler nedeniyle yapılan terkin, tek taraflı bir işlem olması bakımından özel hukuktaki alacaklının alacağından feragatine benzemektedir. Vergi hatalarının yükümlü lehine düzeltilmesi veya yargı organlarının kararı sonucunda yapılan terkinlerde feragat özelliği bulunmamaktadır. Bu durumlarda yapılan terkin haksız iktisap edilen şeyin iadesi niteliği taşımaktadır. Terkin işleminin bir sonucu olarak vergi borcunun ortadan kalkması, bu kurumun vergi aflarına benzetilmesine neden olmaktadır. Ancak, her iki kurum arasında önemli farklılıklar bulunmaktadır. Bu farklılıklardan ilki, yetkili organ bakımından ortaya çıkmaktadır. Terkine karar verecek organın idare olmasına karşılık vergi affı yasama organının yetkisi dâhilindedir. Bunun bir sonucu olarak terkin sübjektif ve özel bir işlem olmasına karşın, vergi afları objektif ve genel işlemdir. Bir başka farklılık ise kapsamları itibariyle ortaya çıkmaktadır. Terkinin kapsamına vergi asıllarıyla birlikte vergi cezaları da girmektedir. Buna karşılık af, ilke olarak vergi cezalarını kapsar. Ele alınabilecek başka bir farklılık ise kurumlar arasındaki amaç ayrılığından kaynaklanmaktadır. Vergi hukukunda istisnai bir yol olan af, politik yönleri de olan olağanüstü bir araç niteliğindedir. Bu bakımdan da yasama organının mutlak takdirine dayanmaktadır. Terkin ise bir yönüyle iyi bir vergi sisteminin gereklerinden olan vergi kaynağının korunması ilkesine dayanır. Kanunda öngörülen koşullar gerçekleştiğinde, idarenin vergi alacağını ve cezasını terkin edip etmeme konusunda takdir yetkisi yoktur.
Terkin işlemini gerektirecek hukuki sebepler çok çeşitli olabilir. Örneğin, bir vergi hatasının düzeltilmesi dolayısıyla terkin yapılabileceği gibi kesinleşen bir yargı kararına dayanarak da terkin yapılabilir. Bu yönüyle terkin kavramı genel bir içeriğe sahiptir. Vergi Usul Kanunu’nun 115. maddesinde ve vergi dışındaki kamu alacakları için Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 105. maddesinde vergi ve cezaların terkini özel olarak düzenlenmiştir. Şimdi doğal afetler nedeniyle terkini, yargı kararları gereği terkini, tahsil imkânsızlığı nedeniyle terkini ve vergi hatalarının düzeltilmesi nedeniyle terkini daha yakından ele alalım.
Doğal Afetler Nedeniyle Terkin
Verginin terkinine sebep olan olaylar genellikle yükümlünün iradesi dışında gerçekleşen ve büyük zararlar vererek ödeme gücünü önemli ölçüde yok eden olaylardır. Terkin, birtakım olaylar karşısında zor durumda kalan yükümlüleri korumak amacıyla düzenlenmiş bir kurumdur. Terkin konusu iki farklı kanunda düzenlenmiştir. Bunlardan biri Vergi Usul Kanunu’nun 115. Maddesinde yer alan düzenleme diğeri ise vergi dışındaki kamu alacakları için Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 105. maddesinde yer alan düzenlemedir. Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’da yer alan düzenleme, Vergi Usul Kanunu’na tabi vergi, resim ve harçlar bakımından uygulanmaz; vergi dışındaki kamu alacakları ile gümrük vergileri bakımından hüküm ifade eder.
Vergi Usul Kanunu’nda yer alan düzenlemeye göre; Doğal afetler nedeniyle varlıklarının en az üçte birini yitiren yükümlülerin, bu afetlerin zarar verdiği gelir kaynakları ile ilgili vergi borçları ve vergi cezaları; Ürünlerinin en az üçte birini yitiren yükümlülerin, afete uğrayan arazi için zararın gerçekleştiği hasat ve devşirme zamanına rastlayan yıla ilişkin olarak tahakkuk ettirilen arazi vergisi ve vergi cezaları Hazine ve Maliye Bakanlığı’nca zararla orantılı olmak üzere tamamen veya kısmen terkin edilebilmektedir. Doğal afetler, yükümlülerin iradesi dışında gerçekleşen onları zor durumda bırakan, ödeme güçlerini büyük ölçüde yitirmelerine neden olan yıkımlardır. Bu durumlarda vergi idaresi, vergi borçlarını zor kullanarak tahsil etme çabaları, yükümlülerin varlıklarını yitirmiş olmaları nedeniyle sonuçsuz kalabilecektir. Terkin kurumu, yükümlülerin kendilerini toparlamalarına, ekonomik faaliyetlerini sürdürme gücüne erişmelerine imkân veren bir kurumdur. Bu yönüyle terkin yükümlü çıkarlarının yanı sıra bir vergi kaynağının tümden kurumasını önlemek bakımından Hazine çıkarlarına da hizmet eden bir kurumdur. Vergi ve cezaların terkin edilebilmesinin ön koşulu doğal afetlerin meydana gelmesidir. Kanunda sayılan doğal afetler örnektir, bu bakımdan kanunda sayılmayan bir doğal afet de vergi borçlarının terkin edilmesini mümkün kılacaktır. Doğal afetin meydana gelmiş olması terkinden yararlanabilmek için tek başına yeterli olamamaktadır. Gerçekleşen söz konusu doğal afet, yükümlünün mal varlıklarının en az üçte birinin yok olmasına neden olmalıdır. Başka bir deyişle doğal afet nedeniyle mal varlığında meydana gelen azalma, toplam varlığın üçte birinden az olmamalıdır. Mal varlığı kapsamına, yükümlünün sahip olduğu menkul ve gayrimenkul tüm mal, hak ve menfaatler girmektedir. Ancak toplam mal varlığı hesabında yükümlülerin belgelendirdiği borçları mal varlığı toplamından indirilebilecektir. Terkin, sadece zarar gören gelir kaynakları ile ilgili olan vergilere uygulanabilmektedir. Mal varlığında meydana gelen zarar, gelir kaynaklarını kapsamadığı takdirde terkin uygulamasının yapılması mümkün değildir. Terkine konu olabilecek vergiler gelir, kurumlar ve emlak vergileridir. Vergi asıllarının yanı sıragecikme zammı ve gecikme faizi gibi feri alacaklar ile vergi cezaları da terkin edilebilecektir. Dolaylı vergiler doğal afet nedeniyle terkin edilemez. Zarar derecesini ve ilgili bulunduğu gelir kaynağını, mahâlli idare kurulları yaptıracakları araştırmayla belirlemektedirler. Buna karşılık, zararın hangi vergilerle ilgili olduğuna karar verme yetkisi Hazine ve Maliye Bakanlığı’na aittir. Mahâlli idare kurullarının hasar tespitine ilişkin kararları idari işlem niteliğinde olduğundan, yargı denetimine tabidir. Yükümlüler, terkinden yararlanabilmek için başvuruda bulunmaları gerekir. Doğal afet tarihinden önce tahsil edilmiş vergi ve cezalar için terkin yapılmaz. Terkin ancak doğal afetten sonra tahsil edilmiş ya da henüz tahsil edilmemiş vergi borçları ve cezaları hakkında uygulanmaktadır. Terkin talebi bir süreye bağlı olmamakla birlikte yükümlünün afet yılına ilişkin verginin tarhından ve ödeme süresinden önce idareye başvurması yararlı olabilir. Bununla birlikte terkin talebi vergi borçları ve vergi cezaları için öngörülmüş tahsil zamanaşımı süresi içinde yapılabileceği de kabul edilmektedir. Terkine karar verme yetkisi kural olarak Hazine ve Maliye Bakanlığı’na aittir. Ancak kanun bu yetkinin mahâlli idareye devredilebileceğini öngörmektedir. Terkin edilecek vergi miktarının zararla orantılı olması gerektiği için terkin edilecek vergi ve ceza miktarının belirlenmesinde “toplam hasar/ toplam malvarlığı” oranı esas alınmaktadır.
Vergi Usul Kanununda yer alan terkin hükmünde tarımsal faaliyette bulunan yükümlüler bakımından özel bir düzenleme bulunmaktadır. Doğal afetler nedeniyle tarımsal ürünlerinin en az üçte birini kaybeden yükümlüler, afete uğrayan arazi için, zararın oluştuğu hasat ve devşirme zamanına denk gelen yıla ilişkin olarak tahakkuk ettirilen arazi vergisi borcuyla vergi cezaları terkin edilebilecektir. Arazi vergisinden muaf olan yükümlüler terkinden yararlanamamaktadır. Bu özel düzenleme arazi vergileri bakımından uygulama alanı bulmaktadır. Vergi Usul Kanunu kapsamına girmeyen kamu alacakları için, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’da da bir terkin düzenlemesi yapılmıştır. Buna göre doğal afetler nedeniyle varlıklarının en az üçte birini kaybedenler adına tahakkuk ettirilmiş ve afetlerin zarar verdiği gelir kaynakları ile ilgili kamu alacakları Cumhurbaşkanı kararıyla kısmen ya da tamamen terkin edilebilmektedir. Yükümlülerin terkinden yararlanabilmeleri için altı aylık başvuru süresi öngörülmüştür.
Yargı Kararları Nedeniyle Terkin
Yükümlüler tarh edilen vergilere karşı yargı yoluna gidebilirler. Yargı organlarının kararı vergi borcu ve cezasının kısmen ya da tamamen kaldırılması yönünde olduğu takdirde yapılan idari işlem geri alınacağından vergi borcu ve cezası o oranda sona ermektedir. Tahakkuk ettirilmiş bir vergi borcunun tamamen ya da kısmen iptaline ilişkin bir yargı kararı söz konusu olduğunda, ilgili vergi dairesi o borcun tarh işlemini ortadan kaldırır. Bu yolla verginin terkin edilebilmesi için yargı organının verdiği karar kesinleşmiş olmalıdır.
Tahsil İmkânsızlığı Nedeniyle Terkin
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 106. maddesine göre, yapılacak takip sonunda tahsili imkânsız veya tahsili için yapılacak giderlerin alacaktan fazla bulunduğu anlaşılan ve Vergi Usul Kanunu kapsamına giren kamu alacaklarında T10, diğer kamu alacaklarında T20’ye kadar kamu alacakları, kamu idarelerinde terkin yetkisini haiz olanlar tarafından tahsil zamanaşımı süresi beklenilmeksizin terkin edilebilmektedir. Terkin edilebilecek kamu alacakları, gecikme zammı gibi feri alacakları da kapsamaktadır.
Vergi Hatalarının Düzeltilmesi Nedeniyle Terkin
Vergi hatası, vergiye ilişkin hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınmasıdır. Vergi sorunlarının idari aşamada çözüm yollarından biri olan hata düzeltme ile vergilendirme işlemini tesis eden idare ile yükümlü arasındaki uyuşmazlık giderilmektedir. Vergi hatalarının yükümlü aleyhine olması durumunda vergi henüz tahakkuk etmemiş ise hatalı işlem düzeltilir. Eğer vergi tahakkuk etmiş ise vergiler terkin edilir. Vergi tahsil edilmiş ise bu durumda fazla alınan vergi yükümlüye bir yıl içinde yapacağı başvuru ile ret ve iade olunur.