İlk Türk Devletlerinde Ticaret Politikası

İlk Türk Devletlerinde Ticaret Politikası

Orta Asya’da Türkler komşu milletlere genellikle başta at olmak üzere canlı hayvan, konserve et, deri, kösele, kürk gibi ürünler satarlar, karşılığında hububat ve giyim eşyası alırlardı. Eski Türk topluluklarında ve devletlerinde ticaret, büyük ölçüde “değiş tokuş” esasına dayanıyordu. Diğer bir ifadeyle alınan mal karşılığında başka bir mal verilmekteydi. Bu da hiç şüphesiz alınacak ve verilecek mal hususunda tarafların karşılıklı anlaşmalarına bağlıydı. Türkler, değiş tokuş için en çok atı kullanmışlardı. Ticarette kullanılan başka bir ödeme aracı da kıymetli madenlerden yapılmış çeşitli kap kacaklardı. Yaptıkları ticarette parayı da kullanan Türkler; özellikle Bizans, Çin ve Sasani gibi komşu ülkelerden vergi, haraç ve savaş tazminatı adı altında temin ettikleri paralarla ihtiyaçları olan malları satın alırlardı. Türkler, satir adını verdikleri ve diske benzeyen bu gümüş parayla ticarette ödeme yapmışlardı. Milletlerarası ticarette Türkler, genellikle Soğdlu tüccarları himayelerine alarak kullanmış iseler de zamanla Hun, Kök Türk, Uygur devletlerinde de tüccar grupları oluşmaya başlamıştır. Soğd ve Araplar gibi yabancı tüccarların Türk ülkesinde temsilcilikleri olduğu gibi Türk tüccarlar da yabancı ülkelerde temsilcilikler açmıştır. Doğu-batı, kuzey-güney ticaretinde toprakları aracı konumunda olan Türk devletleri gelip geçen kervanlardan “geçiş vergisi” almıştır. Özellikle Çin ipeğinin Batı’ya satışından önemli kârlar elde etmişlerdir. Türkler kervanların ülkelerinden geçiş güvenliğini sağlamışlar, konaklama ihtiyaçları için kervansaraylar denilebilecek yerler inşa etmişlerdir. Kervanlara at, deve gibi gerekli hayvanları temin eden Türkler, kervanda bulunanlara belirli ücret karşılığında yeme içme hizmeti de vermişlerdir.

Özellikle İpek Yolu güzergâhı, çok erken dönemlerden itibaren Türklerin sahip olduğu topraklardan geçmiştir. Günümüzden yaklaşık 2000 yıl kadar önce Çin İmparatoru Zhang Qian (Canc Yien) tarafından Çin’i Orta Asya, Orta Doğu ve Avrupa’ya bağlamak için inşa edilen ve bir ticaret yolu ağını kapsayan tarihî İpek Yolu yalnızca Çin değil Hunlardan Osmanlı Devleti’ne kadar aynı hat üzerinde bulunan bütün halklar ve devletler için oldukça önemli bir gelir kaynağı olagelmiştir. Adını Çin’de üretilen ve ihraç edilen ipekten alan bu tarihi ticaret yolu yüzyıllar boyunca ticari ilişkiler yoluyla bölgenin ekonomik kalkınma sürecini doğrudan etkileyerek, kültürler arası diyaloğun gelişmesine ve milletlerarası bilgi ve tecrübe aktarımının sağlanmasında önemli katkılar sağlamıştır. Medeniyetler arasında tarih boyunca bir ticaret güzergâhı olmasının yanında farklı kültürlerin, dinlerin, dillerin, fikirlerin birikimlerini, bilgilerini ve uygulamalarının aktarıldığı, tüccarların, gezginlerin ve âlimlerin, din adamlarının takip ettiği tarihi kervan yolu olarak görev yapmıştır. İpek Yolu’nda (Görsel 1.11.) ticaretin çok iyi ve bol kazançlı olması Türklerle komşuları arasında mücadelelere sebep olmuştur.

Çin’den ipek ihracatı servet meydana getirmekle kalmıyor, hükümdarlarının hakimiyetini de meşrulaştırıyordu. Örneğin Kök Türkler, Sasanilerle iş birliği yaparak İpek Yolu ticaretini elinde bulunduran Ak Hun (Eftalit) Devleti’ne 557 yılında son vermişlerdir. Ak Hun Devleti’nin topraklarını Ceyhun Nehri sınır olmak üzere aralarında paylaştılar. Sonuçta Batı Türkistan’ın önemli şehirleri Kök Türk Devleti’ne bağlanmış ve böylece İpek Yolu, İstemi Yabgu’nun eline geçmiştir. Hazar ve Bulgar ülkelerinden başlayarak Ural-Güney Sibirya-Altaylar-Sayan Dağları üzerinden Çin’e ve Amur nehrine ulaşan bir diğer ticaret yolu da ‘Kürk Yolu’ olmuştur. İpek Yolu’na kuzeyden paralel olarak uzanan bu yolda sincap, sansar, tilki, samur, kunduz vb. hayvan kürkleri ve bunlardan yapılan eşyaların ticareti yapılmıştır. Çin’e canlı mal ihracı, kendisinden önceki Türk devletlerinde olduğu gibi Uygur Devleti Dönemi’nde de devam etmiştir. Özellikle Uygur kağanları, Çin’e daha fazla mal satabilmek için siyasi ve askerî güçlerini bir baskı aracı olarak kullanmışlardır. Örneğin onlar, satmak gayesi ile Çin’e gönderdikleri atlarının hepsini almaları için Çinlileri zorlamışlardır. Çinliler de aralarındaki barışı korumak için Uygurların bu zorlamasına ister istemez boyun eğmek durumunda kalmıştır. Uygurların ihracatı sadece canlı at satımından ibaret değildi. Son derece çalışkan insanlar olan Uygur Türkleri, çeşitli türden bol miktarda mal üretiminde bulunurlardı. Üstelik ülkeleri de derisi kıymetli hayvanlar bakımından zengindi.

Uygurlarda, derisi için çok miktarda sansar ve samur avlanırdı. Ayrıca bu derilerden başka beyaz aba, işlemeli ve çiçekli kumaşlardan giysiler üretilirdi. Uygurlar, ihtiyaç fazlası olan bütün bu ürünleri satmak için komşu ülkelere gönderirdi. Öte yandan, Soğd ve Arap tüccarlarının Uygur Devleti’nin merkezinde faaliyet gösteren temsilcileri bulunurdu. Bunlar, kendi ülkelerinden Uygur ülkesine, Uygur ülkesinden de kendi ülkelerine daima mal getirir ve sevk ederlerdi. Uygurlar alım satım ve borç alıp vermede belirli bir para ve ölçü sistemine sahip olmuştur. Borç olarak alınan mal ve para faiz karşılığında genellikle ilkbaharda alınmış ve ürünün kaldırıldığı sonbaharda ödenmiştir. Borç karşılığı her ay faiz ödemesi yapılması, Türklerde bankacılığın temelini teşkil etmiştir.

Hazarlar Çin, Orta Asya, Yakın Doğu ile Doğu ve Orta Avrupa arasındaki kıtalararası yolların kavşak noktasında bulunmaları nedeniyle ticarette ileri giden Türk devletlerinden birisi olmayı başarmışlardır. Hazar ülkesine İskandinavya’dan Volga ve Kama boylarından özellikle kürkler ve diğer ticari ürünler (bal, balmumu, tutkal), Çin’den ve Türkistan’dan ipek ve kumaşlar, Bizans’tan türlü sanat ve süs eşyaları geliyor, İtil ve diğer Hazar şehirlerinde pazarlanıyordu. İslam coğrafyacıların yazdıkları seyahatnamelerde Hazar ülkesinin refah içerisinde bulunduğu anlatılmaktadır. Hazar Devleti kuvvetli ordusu ile hâkim olduğu coğrafyada adalet ve güvenliği sağlam bir şekilde tesis etmiş ve 7-9. yüzyıllar boyunca devam eden bu dönem tarihçiler tarafından “Pax Hazarika” (Hazar Barışı) olarak adlandırılmıştır.

One comment

Bir Cevap Yazın