Arap-İslam Toplumunda İlk Ayrılıklar
Hz. Osman Dönemi’nde fetih hareketlerinin hızını kaybetmesiyle ekonomik ve toplumsal problemlerin baş gösterdiği bunalım dönemi başlamıştır. Hz. Osman Dönemi’nde, İslam Devleti’nin merkezden uzak yerlerdeki askerî harekâtı çok masraflı ve sıkıntılı olurken fethedilen bölgelerin imar, iskân, eğitim ve diğer masraflarına da hazineden önemli miktarlarda harcamalar yapılmıştır. Ekonomik problemleri ortadan kaldırmak isteyen Hz. Osman, Hz. Ömer zamanında halka bağlanan maaşları kesmek zorunda kalmasıyla birçok insanın etkilendiği ve devlete karşı tavır aldığı bu durum, bir süre sonra Cahiliye Dönemi’ndeki kabilecilik anlayışını tekrar gün yüzüne çıkmasına neden olmuştur. Böylesi bir ortamda Hz. Osman’ın yapmış olduğu tayinlerde, kendisinin de mensup olduğu ve ileride Emeviler Devleti’ni kuracak olan Ümeyyeoğullarına ayrıcalık tanıdığı iddiaları halkta tepkilere yol açmıştır. Sonuçta Kûfe ve Mısır bölgelerinde isyanlar çıkmaya başlamış ve isyancıların önde gelenleri Medine’ye gelerek Hz. Osman’ı, Kur’an okuduğu bir esnada evinde şehit etmişlerdir.

Bu isyan ve sonrasında işlenen cinayet İslam toplumu içinde ilk fitne hareketinin başlamasına ve Hz Osman’dan sonra halife seçilen Hz. Ali’nin, kendini iç karışıklıkların içinde bulmasına yol açmıştır. İlk icraat olarak Hz. Osman döneminde karışıklıklara sebep olduklarını düşündüğü valileri görevlerinden alıp yerlerine yenilerini tayin etmiştir ancak görevden alınan bu valiler, Hz. Osman’ın katillerinin bulunarak cezalandırılmamasını bahane ederek Hz. Ali’ye muhalif olmuşlardır. Hz. Osman’ın isyancılar grubu tarafından öldürülmüş olması, katillerin bir an önce bulunup cezalandırılmasını zorlaştırmaktaydı. Hz. Ali böylesine nazik bir dönemde ani ve keskin kararlar vermek istememiş, suçlu ile suçsuz tam ayırt edilmeden verilecek kararlarda masum insanların da zarar görebileceğini ve İslam Devleti içinde parçalanmaların yaşanabileceğini düşünerek temkinli hareket etmiş ve bunun için de suçluları cezalandırma konusunda acele etmeyerek titiz davranmıştır.
Hz. Peygamber’in eşi Hz. Ayşe ve çevresindekiler, Hz. Osman’ın katillerinin bir an önce bulunarak cezalandırılmasını ve Müslümanların içinde bulundukları kargaşa ortamından kurtulmasını istemişlerdir. Sahabelerden bir kısmı Hz. Ayşe’nin safına geçerek bir güç oluşturmuş, Hz. Ali, oluşturduğu kuvvetle Hz. Ayşe ve ordusunun peşinden Kûfe’ye gitmiştir. Burada yapılan görüşmelerde Hz. Osman’ın katillerinin bulunması konusunda anlaşma sağlanmış ve özellikle iki taraf da karşıdakiler saldırmadan bir savaşa tutuşmama kararı almış olmasına rağmen Hz. Osman’ın katledilmesinden sorumlu olanlar, kendilerinin cezalandırılacağını anlamış ve beklenmedik bir anda saldırıya geçerek savaşı başlatmışlardır. Hz. Ali ve Hz. Ayşe savaşı durdurmaya çalışmışsa da başarılı olamamışlardır. Mücadelede Hz. Ali taraftarları üstün gelmiş ve Hz. Ayşe savaştan sonra Medine’ye gönderilmiştir ancak Hz. Ali Medine’ye dönmemiş ve devletin merkezini Kûfe’ye taşımıştır. Hz. Ayşe’nin devesinin etrafında yaşanması nedeniyle bu savaşa İslam tarihine Cemel (Deve) Vâkası olarak geçmiştir.

Cemel Vâkası’ndan sonra Muaviye, Hz. Osman’ın katillerinin bulunmamasını gerekçe göstererek isyan etmiştir. Ayaklanmayı bastırmak için Hz. Ali, Kûfe’den hareket ederek Sıffin Ovası’na gelmiş ve burada yapılan savaşta Hz. Ali’nin kuvvetleri, Muaviye’nin kuvvetlerine üstünlük sağlamıştır. Savaş devam ederken Amr bin As’ın tavsiyesi ile Muaviye bir savaş hilesine başvurdu. Mızraklarının uçlarına Kur’an sayfalarını takarak “Ey Iraklılar! Savaşı bırakalım, aramızda Allah’ın kitabı hakem olsun!” diye bağırmaya başladılar. Bunun bir hile olduğunu anlayan Hz. Ali’nin tüm uyarılarına rağmen ordusundan birçok kişi savaşı bıraktı. Gelişmeler karşısında çaresiz kalan Hz. Ali, sorunun çözülmesi için hakem heyeti kurulmasını kabul etmiştir. Hakemlerin görüşmeleri sonrasında alınan karara uymayan Amr b. As, siyasi bir manevrayla halifeliği Muaviye’ye verdiyse de buna razı olmayan Hz. Ali, mücadeleye devam kararı almıştır. Ayrıca Sıffin Savaşı(657)’ndan sonra hakem tayin edilmesini kabul etmeyip Hz. Ali’nin ordusundan ayrılan Hariciler olarak bilinen üçüncü bir grup daha ortaya çıkmıştır. Bunun neticesinde Müslümanlar üç gruba ayrılmıştır. Hariciler bütün problemlere Hz. Ali, Muaviye ve Amr b. As’ın yol açtığını düşünerek üçünü de ortadan kaldırmaya karar vermişlerdir. Haricilerden bir kişinin, Hz. Ali’yi sabah namazı sırasında Hz. Ali’yi şehit etmesiyle İslam tarihinde dört halife devri sona ermiş oldu.