Narsisizm Nasıl Ortaya Çıktı?

Hikaye Antik Yunan’da, son derece yakışıklı ama bir o kadar da kibirli genç bir delikanlıya uzanır. Çevresindeki hemen herkese kaba ve kırıcı davranan, muhataplarını kendisine layık görmeyen, sevenlerini aşağılayan kahramanımızın adı Narkissos’tur. Çok güzel bir peri kızı olan Echo, bir gün avlanan bir avcı görür. Narcissus adındaki bu avcı çok yakışıklıdır. Echo bu genç avcıya ilk görüşte âşık olur. Ancak Narcissus bu sevgiye karşılık vermeyerek, peri kızının yanından uzaklaşır. Echo bu durum karşısında günden güne eriyerek, kara sevda ile içine kapanarak ölür. Bütün vücudundan arta kalan kemikleri kayalara, sesi ise bu kayalarda ‘eko’ dediğimiz yankılara dönüşür. Olimpos dağında yaşayan tanrılar bu duruma çok kızar ve Narcissus’u cezalandırmaya karar verirler.

Günlerden bir gün av izindeki Narcissus susamış ve bitkin bir şekilde bir nehir kenarına gelir. Buradan su içmek için eğildiğinde, sudan yansıyan kendi yüzü ve vücudunun güzelliğini görür. O da daha önce fark edemediği bu güzellik karşısında adeta büyülenir. Yerinden kalkamaz, kendine âşık olmuştur.O ana dek kimseyi sevmediği kadar, sevmiştir kendi görüntüsünü. O şekilde orada ne su içebilir, ne de yemek yiyebilir, aynı Echo gibi Narcissus da günden güne erimeye başlar ve orada sadece kendini seyrederek ömrünü tüketir. Öldükten sonra da vücudu nergis, yani ingilizce Narcissus, çiçeklerine dönüşür. Geçmişin psikiyatristlerince, kaynağında kendini beğenme, hatta kendine tapma yatan bu hastalığa isim olarak, mitolojideki bir karakterin adı (Narkissos) uygun görülmüş..

Bir Cevap Yazın