Konut Hijyeni ve Sağlığı

Barınmak en temel insan gereksinimlerinden birisidir. Ev, apartman gibi insanların içinde yaşamlarını sürdürmesine olanak sağlayan barınaklara “konut” denir.

Konutlar insanı dış ortam koşullarından ve etkenlerinden koruyarak, hem insanların temel gereksinimlerinin sağlanmasına, hem de sağlıklı bir yaşam sürmelerine olanak sağlar. Bu anlamda insan konutunda yaşar. Yani korunur, ısınır, karnını doyurur, uyur, çalışır, dinlenir, çocuk sahibi olur, aile olmanın mutluluğunu içerisinde paylaşır. İnsanlar başlarını sokacakları bir ev hayali içerisinde bulunmalarının temel nedenleri bunlardır. Konutlar insan sağlığı için olmazsa olmazdır. Ancak konutlar sağlıksız olursa tam tersine önemli fiziksel, sosyal ve ruhsal sorunların kaynağı olabilir.

Günümüzde konut, barınak olmaktan öte bir anlam kazanmıştır. Bu nedenle bu konunun daha kapsamlı araştırılması ve açıklanması amacıyla ekistiks terimi kullanılmıştır. Bu terim iyi bir sosyal, fiziksel ve mental sağlık ve iyilik hâli ile uyumlu bir yaşam sağlamak üzere çalışan insan yerleşim bilimi anlamında kullanılmaktadır.

Sağlık açısından bir konutun taşıması gereken özellikler dört başlık altında toplanabilir.

  1. Temel fizyolojik gereksinimler sağlanmalı,
  2. Temel psikolojik gereksinimler sağlanmalı,
  3. Bulaşıcı hastalıklara karşı korumalı,
  4. Kazaları önlenmeli.

1- Temel Fizyolojik Gereksinimler

Bir konutun sağlaması gereken temel fizyolojik özellikler şunlardır:

• Kötü hava koşullarından korumalıdır.

• Güneş almalı, güneş ışınlarından aydınlanmalıdır. Ancak aşırı güneş ışınlarına maruz kalmaması da istenir. • Uygun yapay aydınlatma yapılmalıdır.

• Gürültüden korumalıdır.

• Egzersiz ve çocuklar için uygun oyun alanı olmalıdır.

• İç ortam iklimi içinde yaşayan insanlara konfor sağlamalıdır. Bunun için aşırı soğuğu ve üşümeyi, aşırı sıcağı ve terlemeyi önlemelidir.

• İç ortam havası, aslında dış ortam havasından daha kirli olabilir. Dış ortam hava kirliliği özellikle soğuk aylarda ısınma amaçlı yakılan yakıtlara bağlı olarak kendini duman olarak gösterir. Yerleşim yerlerinde ve kentlerde araç trafiğine bağlı kirlenme gözle görülmez, ancak bazı cihaz ve tekniklerle değerlendirilebilir. Bununla ilgili yetkili ve ilgili kurumlar ölçümler yaparlar. Ancak iç ortam havası sadece bazı iş kollarında mevzuatta tanımlanan şekliyle iş güvenliği ve sağlığı kapsamında değerlendirilerek gerekli incelemeler ve ölçümler yapılır. Oysa konutlarda iç ortam havası, dış ortamdan daha kirli olabilir. Konut içi duvar boyaları, ev içerisindeki mobilya, halı, perde vb. eşyalar, döşeme, kapı vb. yapılardan boya ve içeriğindeki solventler iç ortama havasına buharlaşarak geçebilir. Aynı şekilde kullanılan ocak, soba, kuzine, mangal, şömine, şofben, doğalgaz kombisi vb. evde ısınma ve pişirme amacıyla kullanılan araç, gereç ve cihazlardan yanma atık ürünleri iç ortam havasına yayılır. Temizlik amacıyla kullanılan her türlü temizlik ve deterjan ürünlerinin kalıntıları buharlaşarak iç ortam havasını kirletir. Bu nedenle iç ortam havasının temiz olması için bacaların çalışır nitelikte olması sağlanmalı, iç ortamda açık ateş yakılmamalı, temizlik ve deterjan ürünleri dikkatli seçilmeli, ev içerisinde aktif yaşamın olduğu yerlerde çamaşır kurutulmamalı, uygun hava koşullarında her gün mümkün olduğunca tüm pencereler açılıp en az 1 saat havalandırma yapılmalıdır.

Temel hijyen koşullarını sağlamayan ve sanitasyon gereksinimlerini taşımayan konutlar sağlıklı kabul edilemez. Bir konutun sağlıksız olduğunu tanımlayan temel özellikler şöyle sıralanabilir:

• Ev içinde su şebekesinin ve kaynağının olmaması, • Evde kullanılan su kaynağının kontamin eve kirli olması,

• Tuvaletin konut ve bina dışında olması,

• Tuvaletin başka konutlarla ortak kullanılması,

• Tuvaletin bina dışında olması,

• Oda başına nüfusun 1.5 kişinin üzerinde olması,

• Yatılan odaların kalabalık olması ve kişi başına uyuma alanı 3.7 m2’den az olması,

• Yangın, acil durumlar ve afetler için konutta en az iki çıkışın olmaması,

• Oturulan, yatılan odalarda ve banyoda ısınma olanağının olmaması,

• Konutta elektrik tesisatının veya elektriğin olmaması

• Odaların penceresiz olması,

• Konutun ve bina yapısının sağlam olmaması,

• Konutun başta orta ve büyük sanayi tesisleri, termik santral, nükleer elektrik santrali, kimyasal madde üretim tesisleri, çimento fabrikaları, atık ve çöp toplama alanları gibi çevresel kirletici kaynaklara yakın olması,

• Konutun kaza riski taşıyan, güvenliksiz ve istenmeyen sağlık etkileri olasılığı olan yüksek gerilim hatlarına yakın olması,

• Konutların aşırı trafik ve yoğun gürültülü alanlarda olması.

Gelişmiş ülkelerde konuyla ilgili çalışma ve düzenlemelerin sistemli olarak sürdürüldüğü görülmektedir. Amerikan Halk Sağlığı Örgütü konu ile ilgili ilk rehberini 1938’de yayımlamıştır. Bu kaynakta sıralanan bazı asgari zorunluluklar şöyle sıralanabilir:

• Konutta ilk bulunan kişi için 14 m2 döşeme alanı gerekmektedir. Daha sonraki her üye için 9.3 m2 eklenmelidir.

• İçinde yaşanılan her oda için en azından 2 m’lik bir yükseklik gerekir. • Tek mutfaklı bir konutun birden fazla aile tarafından kullanılması mümkün değildir.

• Konutların çöplük, bataklık, vb. yerlerin yakınına yapılmaması gerekir. • Duvar, döşeme, pencere ve çatı yapısal olarak nitelikli olmak zorundadır.

• Katlı konutlarda döşeme yeterli ağırlık çekebilmelidir.

• Beş veya daha fazla basamaklı her merdivenin mutlaka trabzanının olması gerekir.

• Yangında kurtulmayı sağlayabilmek için en azından iki çıkış olmalıdır.

• Evde gıdaların saklanmasını ve işlenmesinin sağlayacak araç ve gerecin bulunması zorunludur. Bunun için ocak, baca, buzdolabı konacak yer, fırın konacak yer bulunmak zorundadır. • Tuvalet olmalı, sifon bulunmalı, lavabo yerleştirilmelidir.

• Banyo odası olmalıdır.

• Tuvalet ve banyo gizliliği sağlayabilecek özellikte olmalıdır.

• Aydınlatmaya yeterli pencereler olmalı, merdivenler aydınlatılmalıdır.

• Konut minimum termal standartları sağlamalıdır.

• Evde kullanılan zehirli maddeler ve ilaçların güvenle saklanabileceği bölüm olmalıdır.

• Sinek, sivrisinek ve diğer böceklerin yaşama ve üreme olanağı bulunmamalıdır.

• Kemiricilere karşı güvenli olmalıdır.

• Bütün boru sistemleri uygun standartta yapılmalı, bakımı sağlanmalıdır.

• Güvenli ve sanitasyona uygun bir kullanım sağlanmalıdır.

• Konut güneş ışığı almalıdır. • Konut içindeki havanın yenilenmesini sağlayacak düzenlemeler yapılmalıdır.

• İçinde yaşayanları dış ortamın ısı değişimlerinden koruyabilmelidir.

• Çevredeki gürültünün eve girmemesini sağlamalıdır.

• Ulaşılabilir sağlıklı içme ve kullanma suyu bulunmalıdır. En iyisi ve doğrusu bunun konutun içerisinde bulunmasıdır.

• Oturma, yemek yeme ve yatma yerleri ayrı olmalıdır. • Nem olmamalıdır.

• Mantarlanma ve küf olmamalıdır.

• İçerisinde saklanan kuru gıdaların küflenmemesi, patates vb. gibi sebzelerin ise çimlenmemesi gerekir.

• İçinde yaşayanların yaş gruplarına göre, örneğin çocukların hareketine ve oynamalarına olanak sağlayacak, gereksinimlerine yeterli alan olmalıdır.

2- Temel Psikolojik Gereksinimlerin Sağlanmalı

Ev insanlar için çok özel bir alandır. Çünkü ev, kişiye ve aileye özgüdür. Yaşadığı evde kişiler kendileri güvende hissederler veya hissetmek isterler. Aile kendine özgü beklenti, duygu ve bağların oluştuğu ve yaşandığı yerdir. Bu nedenle evler kişiye, kişilere ve aileye mahremiyet sağlar. Bununla birlikte aile içinde de bireyler arasında mahremiyetin sağlanması gerekir. Bu nedenle 2 yaşından itibaren çocukların ebeveyn odasından ayrı bir yere alınması hem ebeveyn mahremiyeti, hem de çocuğun bir birey olarak ruhsal gelişimi için gereklidir. Evin niteliği toplumda kazanılan statünün de bir göstergesi olarak kabul edilir. Hatta bu anlamda yerleşim yerlerinde benzer nitelikli konutlar o yerin de sosyoekonomik durumunun göstergesidir. Ev ortamı içinde yaşayanların paylaşımları açısından da önemlidir. Beraber kahvaltı etmek, yemek yemek, sohbet etmek, planlarda bulunmak, paylaşımda bulunmak, acıda ve hüzünde destek olmak, mutluluğu ve sevinci ortak yaşamanın adresidir evler. Bu anlamda evin yapısı, sağlık ve hijyenik özellikleri, estetiği, içerisindeki eşyaların durumu ve niteliği kişilerin ve ailenin psikolojik durumlarını da etkileyen bir kavramdır.

3- Bulaşıcı Hastalıklara Karşı Korunma

Sağlık açısından ev olması ve olmaması gereken özellikleri nedeniyle hastalıkların oluşum ve gelişiminde rol oynar. En temelinde, evde tuvalet ve banyonun, suyun, elektriğin, ısınma olanaklarının olmaması evin sağlıksız olmasına yol açabileceği gibi, tersine bunların olması hastalıklardan korunmada önemli faktörlerdendir. Aynı şekilde evin ve odalarının büyüklüğü, havalandırma özellikleri ve herkes için yeterli hava hacminin bulunması hastalıklardan korunmada yardımcı olur. Konutun yapısı, bulunduğu yer, çevresindeki sağlığı bozacak tesisin, sanayinin ve yoğun trafiğin olmaması da hastalıkların oluşmaması için gerekli olan şartlardandır.

4- Kazaları Önleme

Beklenmedik bir zamanda ortaya çıkan, ölüm, yaralanma ve maddi hasarlarla sonuçlanan olaylara kaza denir. Bu anlamda evde görülen kazalara da ev kazası adı verilir. Ev kazaları, trafik ve iş kazaları ile karşılaştırıldığında en çok görülen kaza türü olmasına rağmen kolluk, adli veya tıbbi kayıtlara geçmediği için net boyutu tam olarak bilinmez. Ev kazaları özellikle bebeklerde, çocuklarda, engellilerde, yaşılarda ve ev kadınlarında önlenebilir ölüm nedenleri arasında yer almaktadır. Ev kazaları içerisinde en çok düşme, kayma, başta el olmak üzere kesici alet yaralanmaları, yanıklar, ağızdan alınan toksik maddelerle zehirlenmeler, yangın, havuz, duş ve küvette boğulma, yanıklar, elektrik çarpmaları, soba veya şofben zehirlenmeleri gibi kazalar yer almaktadır. Günümüzde evlerde birçok eşya, araç-gereç, donanım bulunmaktadır. Bunların her biri kazaları artıran etkenlerdendir. Yine aynı şekilde evde yaşayan kişi sayısının fazlalığı ve içeriden veya dışarıdan ev içi trafiğinin fazla olması risk oluşturmaktadır. Ev kazalarının önlenmesi doğrudan konutlarda sağlık ve hijyen önlemlerinin alınması ve kişilerin bilinçli davranması ile mümkündür. Konutun güvenlikli olması, içerisinde yaşam için gerekli, rahatlığı arttırıcı ergonomik araç ve gereç varlığı ve yeterliliği, aydınlatma, havalandırma, ısıtma ve soğutmanın sağlanması, yangın güvenliği, sanitasyon, kişi başına yeterli yaşama alanının bulunması, her odaya özgü standartların göz önüne alınması konut sağlığı ve hijyeni için zorunludur. Biyoharmoloji, canlıların yaşam sürecinde her türlü doğal ve yapay olarak oluşmuş fiziksel çevre ile kullanıcı arasındaki uyumu araştıran, inceleyen, çözüm önerileri üreten ve bu bilgileri yapı veya binaya uygulayan bilim dalıdır. Her yapının konfor koşullarının sağlanması için konumundan, işlevinden ve tasarımından kaynaklanan kendine özgü gerek sinimleri söz konusudur. Biyoharmoloji doğrudan insanın, içerisinde bulunduğu çevresi ile olan uyumunu konu alır. Bir yapı ya da konuttan kullanıcıların hoşnutluğu ve konforu için; en iyiyi, en güzeli, en verimliyi, en uyumluyu belirlemeye ve uygulamaya çalışır. Yani konutu ve yaşam alanlarını, insan için oluşturmaya çalışır. Odak noktasına insanı koyar, binada, yapıda, konutta insan için ne olmalıdır, nasıl olmalıdır? soruları üzerinde hareket eder. Bir anlamda nasıl her kişinin ayakkabı numarası, beden ölçüleri farklı ise yaşam alanları ve konutları da farklı olmalıdır. O kişiye ve aileye özgü olmalıdır, yaklaşımını benimser.

Bir Cevap Yazın