Bilimsel Yazılarda Kaynak Gösterme

Bilimsel bir yazı hazırlarken iyi bir konu seçimi ve faydalı bir kaynak araştırmasının ardından, yazıya geçiş sürecinde söz konusu kaynaklardan elde edilen bilgilerin metinde nasıl gösterileceği sorusu da gündeme gelmektedir. Bilimsel bir çalışmada kaynak göstermenin gerekliliğini Karasar (2004:53) şöyle belirtir:

Yararlanılan kaynakların yazarlarına kredi vererek, ahlaki ve yasal kurallara uymak; okuyucuya alıntıların asıl kaynağa uygunluğunu denetleme imkanı vermek; araştırmada ileri sürülen görüş ve olguları, varsa destekleyen ve desteklemeyen görüş ve olguların varlığını belirterek, araştırmacının, bunları göz önüne aldığını kanıtlamak ve okuyucuya aynı konuda, yararlanabileceği öteki önemli kaynakları tanıtmaktır.

Yazar, çalışmasında yaptığı alıntılar konusunda ölçülü olmalıdır. Her şeyden önce araştırma amacına uygun nitelikteki kaynaklar tercih edilmelidir. Aynı zamanda çalışmada yazarın görüşleri, yaptığı katkılardan daha fazla yer almalıdır. Unutulmamalı ki ortaya çıkan eser, hazırlayana ait özgün bir çalışma olmak durumundadır. Sık sık alıntı yapmak ve birbirinin benzeri ifadelere yer vermek, yazının akıcılığını ve sürekliliğini bozacaktır. Dolayısıyla araştırmaya katkı sağlayacağının düşünüldüğü fikirlerin alıntılanması daha uygundur.

Kaynak gösterirken bazen uzun bir paragrafın sonunda görünen bir sayfa numarası yazarın tüm paragraf için mi yoksa paragrafın bir bölümü için mi alıntı yaptığı sorusunu belirsiz kılmaktadır. Dolayısıyla yazarın düşünceleri ile alıntı yaptığı çalışmalardaki düşünceler birbirine karışmış görünmektedir. Bazen de yazar metnin sonundaki kaynakça listesinde kaynağa yer vereceğini düşünerek metnin içinde kaynağa işaret etmez. Halbuki metnin içinde hangi düşüncenin listede verilen esere ait olduğunu tahmin etmek çok zordur. Metinde kaynağı konusunda kuşku uyanan hiçbir cümle yer almamalıdır. Bütün bu belirsizlikler, belki de içeriği özenle hazırlanmış bir metni olumsuz etkileyebilir. Başkalarının bilimsel üretimlerini atıfta bulunmaksızın kullanmak; bilim, araştırma ve yayın etik kurallarına aykırıdır. Yazar, metin aktarımını doğrudan ve dolaylı aktarım olarak nitelenebilecek iki yolla yapar. Konunun anlaşılmasını güçleştireceği düşüncesiyle çok uzun aktarımlardan her durumda kaçınmak ve alıntı yapılan kaynağı belirtmek gerekir.

Araştırıcının, alıntı yaparken belirtmesi gerekli olan künye bilgileri genellikle iki yolla olmaktadır. İlki geleneksel bir kaynak gösterme yöntemi olan dipnotta kaynağa ait bilgileri verme yöntemi, diğeri ise kaynağa ait tanıtıcı bilgileri alıntının hemen ardından parantez içinde kaynak vermeyi tercih eden yöntemdir.

Dipnotlu Kaynak Gösterme Yöntemi

Dipnotta kitap başlığı italik ve bağlaçlar dışında kelimelerin yalnızca baş harfleri büyük harfle yazılmalıdır. Kitabın baskı sayısının, özellikle de gözden geçirilmiş baskıların mutlaka belirtilmesi gerekir. Kitap başlığından sonra yayım bilgilerine yer verilir. Yayım bilgileri basım yeri, yayınevi ve yayım tarihinden oluşur. Basım yeri bilinmeyen kaynaklar için bazen [y.y] kısaltması kullanılır. Yayın tarihi için yalnızca yılı yazmak yeterlidir. Eğer yayın tarihi yoksa köşeli ayraç içinde “tarih yok” anlamında [t.y] yazılabilir. Kaynağı tanıtıcı bilgilerden sonra sayfa numarası yazılır. Birden fazla sayfaya işaret edilecek ise, bilgilerin geçtiği ilk ve son sayfaların numaraları aralarına çizgi konarak gösterilir. Aşağıdaki örneklerde altı çizili yerleri karşılaştırınız.

• Yalçın Armağan, İmkansız Özerklik: Türk Şiirinde Modernizm, İstanbul: İletişim Yayınları, 2011, s.45.

• Yalçın Armağan, İmkansız Özerklik: Türk Şiirinde Modernizm, İstanbul: İletişim Yayınları, 2011, s.60-75.

Yararlanılan kaynak dergide yer alan bir makale ise, makalenin başlığı tırnak içinde verilir. Derginin adının belirtilmesinin ardından makalenin hangi ciltte ve derginin hangi sayısında yer aldığı ve sayfa aralığı numaraları sırasıyla verilmelidir. Aşağıdaki örneği inceleyiniz.

• Süer Eker, “Avrupa Birliğinin Yeni Mottosu ‘Farklılıkta Birlik’ ve Türkçenin ‘Farklılıkta Birlik’teki Yeri”, Bilig, 49 (Güz 2009) , s. 35-58.

İlk kez dipnotta geçen bir kaynağa yeniden başvuru yapıldığında, o kaynak hakkındaki tüm bilgiler yinelenmez. İkinci ve daha sonraki başvurularda, yalnızca yazarın soyadı ile sayfa numarasını göstermek yeterlidir. Bir yazarın birden fazla çalışması kaynak gösteriliyorsa karışıklık olmaması açısından, yazar soyadından sonra çalışmanın başlığı da kısaca yazılabilir. Aynı soyadı taşıyan iki ayrı yazardan söz ediliyorsa yine karışıklığı önlemesi açısından, ikinci başvuruda yazarların ilk adları da yazılabilir. Yazar, kaynağını dipnotta gösterdiği bir yayına, arada yeni bir kaynak göstermediği durumda, tekrar gönderme yaparsa bu durumda adı geçen eser ya da adı geçen makale karşılığında “a.g.e.” ve “a.g.m.” ya da “a.g.y” gibi kısaltmalar kullanarak sayfa numarası belirtebilir. Aşağıdaki örnekleri inceleyiniz.

• Yıldız Ecevit, Türk Romanında Postmodernist Açılımlar, 7. basım, İstanbul: İletişim Yayınları, 2011, s.48 (Yıldız Ecevit’in kitabına ilk kez başvuru yapılıyor)

• Ecevit, s. 55. ya da a.g.e., s.55 (Yıldız Ecevit’in kitabına yeniden başvuruluyor.)

Bazen Latince kısaltılmış sözcükler de kullanılır: “ibidem”in kısaltılması olan ibid, “aynı yerde” anlamına gelir. Yukarıda ifade edilen adı geçen eser/ makale/ yayın düzeni ibid için de tekrarlanır. Yazar, bir kaynağa başvuru yaptıktan sonra, araya başka bir dipnotu girmeden o esere yeniden başvurursa “ibid”. ifadesinden sonra sayfa numarası vermesi yeterlidir. “opere citation” ifadesinin kısaltılması olan Op. Cit. “yukarıda değinilen çalışma” anlamına gelir. Araya başka kaynaklar girdikten sonra, önceki bir kaynağın değişik sayfasına başvuru yapıldığında kullanılır. Yazar soyadından sonra yazılır ve sayfa no onu izler. Loc. Cit., Latince “loco citato” dan gelir ve “yukarıda belirtilen yer” anlamındadır. Araya başka kaynaklar girdikten sonra bir çalışmaya yeniden başvuru yapıldığı durumlarda tercih edilir. Fakat başvuru bir önceki ile aynı sayfaya olmaktadır. Op.cit.te ikinci kez değişik bir sayfaya başvurulmakta ancak loc. cit. kısaltması yazar soyadından sonra yazılır ve sayfa numarasının belirtilmesi gerekmez. Bu tür Latince kısaltmalar, sosyal bilimler alanındaki kullanımlarda tercih edilmemekle birlikte, daha çok fen bilimleri alanında kullanılmaktadır. Verilen bilgiler ışığında aşağıdaki örnekleri inceleyiniz.

• Aydın Türkbal, Bilimsel Araştırma Yöntemleri ve Yazma Teknikleri, Ankara: Aktif Yayınları, 2003, s.52 (Aydın Türkbal’ın kitabına ilk kez başvuru yapılıyor)

• Ibid. (Araya başka kaynak girmeden Türkbal’in kitabının aynı sayfasına yeniden başvuru yapılıyor.)

• Ibid., s. 62. (Araya başka kaynak girmeden Türkbal’in kitabının değişik bir sayfasına yeniden başvuru yapılıyor.)

• Niyazi Karasar, Araştırmalarda Rapor Hazırlama, 12. basım, Ankara: Nobel Yayınları, 2004, s.48

• Türkbal, op.cit., s.85. (Araya başka kaynak girdikten sonra değişik bir sayfaya başvuru) • Ahmet Yıldırım, Bilginin Serüveni, Geliştirilmiş 9. baskı, İstanbul: İrtem Yayınevi, 2007, s.35.

• Karasar, loc.cit. (Karasar’ın önceki eserinin aynı sayfasına, araya başka kaynak girdikten sonra yeniden başvuru)

Yazarın, bazen metinde geçen bir konu hakkında ayrıntılı bilgi vermek istediği durumlar olabilir, bunlar metinde verildiğinde akıcılığı bozabilen ancak konunun daha iyi anlaşılması için gerekli olan bilgiler olabilir. Yazarın bazen dipnotlara bu sebeple gereğinden fazla yer vermesi, yazarı konunun amacından uzaklaştırarak, konunun bütünlük ve sürekliliğini bozabilir. Bu sebeplerden dolayı yazarın dipnot sistemini, kaynak göstermek yerine, bütünlüğü bozmayacağını düşündüğü ek bilgiler ve özel açıklamalar yapmak için tercih etmesi daha doğru görünmektedir. Aşağıdaki örnekte yazar, Azerbaycan’da bir kimlik meselesi olarak alfabe değişikliklerini ele aldığı yazısında, konuyla ilgili başka çalışmaların yapıldığı bilgisini vermekte ve bir dipnot numarası göstermektedir. Dipnotta ise bu konu ile ilgili açıklayıcı bilgi vermektedir:

Türkiye’de Cumhuriyet döneminde alfabe değişiklikleri ve dil politikalarına ilişkin tartışmalar için bakınız Nurettin Demir (2010). “1923-1938 Arasında Türk Dili”. Cumhuriyet Dönemi Türk Kültürü, Atatürk Dönemi. Ed. Osman Horata vd. Cilt 2. Ankara: AKM. sf. 878-883; İlker Aytürk (2008). “The First Episode of Language Reform in Republican Turkey: The Language Council From 1926-1931”. Journal of the Royal Asiatic Society. 18: s. 275-293.

Bir Cevap Yazın