Okuma-Dinleme İlişkisi Nedir?

Okuduğunu ve dinlediğini anlama birbirine çok benzeyen süreçlerdir. Okuma ve dinleme arasında yakın bir ilişki vardır. Bu ilişki benzerlikler ve farklılıklar çerçevesinden ele alınabilir.

Her ikisi de anlama becerisinin temel bileşenidir. Başka bir deyişle bir tür “alıcı dil etkinliği”dir. Nasıl duygu, düşünce, tasarım ve yaşantılarımızı karsımızdakilerle paylaşmak için söze ya da yazıya başvuruyorsak, sözlü ve yazılı anlatım yollarını kullanıyorsak; başkalarının duygu ve düşüncelerini, tasarım ve yaşantılarını paylaşmak için de okumaya ve dinlemeye başvururuz. Okuma ve dinlemenin her ikisi de zihnin anlama süreciyle ilgilidir. Okuduğunu anlama becerisi üst düzeyde olan kişinin, dinlediğini anlama becerisi de üst düzeyde olacaktır. Bu yüzden okuma becerisinin, dinleme becerisini doğrudan etkilediğini söylemek mümkündür. Her ikisinde de zihnin ve beynin aktif olması gerekir. Anlamanın gerçekleşmesi için ortak bir dile, dilsel birikime gereksinim vardır. Kaynakta (konuşmacı/ yazılı metin) kullanılan dilin niteliği (pürüzsüz, yalın, anlaşılır) anlamanın gerçekleşmesinde önemli hatta belirleyicidir. Ortamın özelliği, anlamın oluşumu sürecinde her iki bileşen için de çok önemlidir. Okuma/dinleme öncesi, sırası ve sonrasındaki davranışlar her ikisi için de anlama sürecini etkilemektedir. Her ikisinde de anlamanın gerçekleşip gerçekleşmediği, anlama sürecinin aksadığı yönler alınan geri bildirimler sayesinde anlaşılabilir. İlgi ve istekler de yine her iki bileşen açısından anlama sürecini etkileyen ortak birer faktör olarak ifade edilebilir.

Bir Cevap Yazın