Site icon Türkçe Malumatlar

Hainler Korkak Olur, Üzerlerine Yürüyünce Kaçacaklar

Abdülezel Paşa on altı yaşında iken er olarak orduya girip asker oldu. On iki sene kadar Arabistan’da kalıp, Türk ordusuna sadâkatla hizmet etti. Bu sâdık ve gayretli hizmetleri neticesinde çok sevilip subaylık rütbesine yükseltildi. 1853’de Hüsrev Paşa’nın yardımcısı olarak Kırım muhârebesine katıldı. 1857’de Karadağ, 1868’de Girit isyânlarını bastırmak için vazîfe aldı. Gösterdiği başarılar üzerine her vazifesinin akabinde bir rütbe, çeşitli nişanlar ve madalyalar verildi. 1872 senesinde binbaşı rütbesi ile Giresun taburuna tâyin edildi. Bu taburla birlikte Sırbistan muhârebesine katıldı. Bu seferde, Aleksin mevkiindeki savaşta büyük kahramanlık gösterdi. Plevne muhârebesine de katıldı. Bu sırada Mirliva yâni albay idi. Târihimizin altın sayfalarından olan Plevne müdâfaasında Gâzi Osman Paşa’nın mert ve kahraman silâh arkadaşlarından biri de Abdülezel Paşa idi. Bu savaşta da fevkalâde kahramanlık gösterdi. İstanbul’a dönünce, İkinci Abdülhamîd Han, Abdülezel Paşa’nın göğsüne kendi eliyle müstesna bir kahramanlık nişanı olan Plevne madalyasını taktı. Türk-Yunan Muharebesi sırasında atının üzerinde Yunan askerlerine doğru kahramanca taarruz edip Türklüğün cesaretini ve savaşçılığını gösterirken maalesef başına isabet eden bir kurşun ile şehit düştü. Naaşı Alasonya’da bir türbeye nakledildi.

1897 Türk-Yunan Savaşında Abdülezel Paşa’nın Tarihi Nutku


Askerlerim, yiğitlerim, bize, namusumuza göz diken düşmana haddini bildirmenin şimdi zamanıdır. Bilirsiniz ki hainler korkak olur. Biz üzerlerine yürüyünce kaçacaklardır. Şu gördüğünüz, Papaliva, Tırpan ve Misvaki tepelerinin zaptı, bizim için çok mühimdir. Siz Milona geçidi gibi zor bir engeli aştınız. Bu tepeler size dayanamaz. Cenab-ı Hakk’ın yardımı ile hain düşmanı yenip, sancağı oraya dikmenizi istiyorum. Türkün ve Osmanlının şanını yüceltme zamanıdır. Analarınız sizi bu günler için doğurup büyüttü. Devlet ve millet sizin süngü kuvvetinizle yücelecektir. Ben de sizinle beraber en önde savaşacağım. Sizden son arzum budur ki, eğer bu tepe alınmadan şehid olursam, benim cesedimi şehid olduğum yerde defn etmeyin. Bu tepeyi mutlaka ele geçirin ve benim için o tepe üzerinde bir kabir kazıp oraya defn edin. Şayet, tepeyi ele geçiremezseniz, bırakın cesedimi kurtlar, kuşlar yesin. Sizin dağları aşan hücumlarınıza, böyle tepeler dayanamaz. Allah’ın yardımı Peygamberimizin imdadı bizimledir. Haydi aslanlarım Allah utandırmasın

Exit mobile version