Site icon Türkçe Malumatlar

Osmanlı’da Tengri İnancının Kalıntıları ve Kendi Kanını Akıtan Türkler

16. Yüzyıla gelindiğinde Avrupalıların Türklere bakışı da değişmeye başladı. Korku ve düşmanlığın yanı sıra merak duymaya başlamışlardı. Çünkü Avrupa’ya olan Türk fetihleri durmuştu ve Türkiye ekseriyetle kendini savunmaya çalışıyordu. O sıralar en büyük düşmanları Ruslardı. Avrupalılar da bu devirde Türkleri daha çok merak etmeye başladılar. Bunca zaman savaşla tanıdıkları Türkleri bu sefer daha farklı bir şekilde tanıyacaklardı. Avrupalılar Türklerle olan kültürel farklılıklarını ilginç buluyorlar hatta bazı farklılıklar ise onlar için tamamen garipti. Burada da ilginç bulduklarından birini resmetmişlerdir.

Resimde yer alan eser, İstanbul’daki Fransa Büyükelçisi M. D. Ferriol’un isteğiyle Osmanlı günlük hayatına dair çizimler yapan Jean-Baptiste Vanmour’a ait. Bu eserde bir Türk erkeğinin, sevdiği kadını etkileyebilmek için penceresinin altında kendisine faça atması resmedilmiş ve Avrupalıları dehşete düşürmüştü. Aşkı kanla ilişkili düşünen Türk erkeği, aşkını göstemek için kendi kanını dökmekten çekinmiyor. Böyle şeyler günümüz çağında tabii ki hoş karşılanmaz, fakat o zamanlar böyle durumlar normal karşılanırdı. Türkler sevdiği kadını etkilemek için daha çok ok atar, cirit fırlatır, güreş yapardı. Ancak zamanla diğer kültürlerle de temas edince bu gelenek de değişti. Türkler Tengri inancına sahipken çok önemli biri vefat edip uçmağa vardığı zaman yüzlerine bazı çizikler atardı ve bu çiziklerden akan kanlar göz yaşları ile birleşirdi. Türk Başbuğu Atilla’nın cenaze törenide de benzer bir yas merasimi yapılmıştır ve kayıtlara geçmiştir. Resimde gözüken Osmanlı Türkünün başının ön taraflarına saç olmaması fakat sadece arkada saç olması ise eski Türk inancından (Gök Tengri Dini) kalma bir adetti. Türkler saçının her tarafını kel yapmazdı çünkü bu dünyadan göçtükleri zaman ilahi varlıkları onu saçından tutarak uçmağa yükselteceği inancı hakimdi. Hatta öyle ki Türkler eski Türk inancından günümüze kadar pek çok adeti bilmeden taşımışlardır.

Yavuz Sultan Selim Han Döneminde Yaşamış Edirneli Nazmi’nin Türk-i Basit İsimli Eserinden bir bölüm. Bölümde de görüldüğü üzere Türkler Tengri’yi tam olarak unutmamıştı.

Geldiğince qutluluğla her oruc
Her müselmanşen olub dutar oruc
Ol ki gerçekden müselman olmaya
Tengri saklasın o her gün yer oruç
Datlu yemek yemek olur iş haman
Özge bayramdır bu kardaşlar oruc
Urulur zencîre albızlar qamu
Gutluluğla her qaçan erer oruc
Nazmı her gerçek müselman olanı
Gecesin şenlikler qadr eyler oruc.

Bölümde geçen albız sözcüğü İslam inancında Şeytana yakın bir varlıktır. Albız Gök Tengri inancında geçen kötücül ruhlardan biridir.

Son olarak, Osmanlı Hanedanından bir şehzade öldürüleceği vakit kanı akıtılmazdı ve boğdurulurdu çünkü önemli kişileri kan akıtarak öldürmek Gök Tengri İnancından uğursuzluktur ve o devlete büyük zararlar verir. Tengri İnancına Sahip Cengiz Han da kan kardeşi Camoka’yı boğdurarak öldürtmüştür. Sultan Süleyman’ın oğlu Şehzade Mustafa’da balta ile öldürüldüğü bazı kaynaklarda geçmektedir ve Şehzade Mustafa’dan sonra da Osmanlı Türklerinin bahtı açık gitmemiştir.

Exit mobile version