Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman:
— Eskiden Noel’i ve diğer pagan bayramları kutlamayı yasaklıyorduk.
— Ancak şimdi İslam dininin, şeyhlerin ve din alimlerinin benim kişisel tavsiyelerimle hazırladığı yeni ve güncellenmiş bir versiyonuna sahibiz.
— Artık yeni vizyonumuz uyarınca Hristiyan ve Yahudi dini bayramlarını ve etkinliklerini kutlayabiliriz.
— Elimizde kutlama ve eğlenceye izin veren hazır fetvalar var.

Son yıllarda Prens Selman’ın küresel ölçekte teknoloji, eğlence ve özellikle oyun sektörüne yaptığı devasa yatırımlar, yalnızca ekonomik hamleler olarak değil; yeni nesillerin zihinsel dünyasını şekillendirme girişimleri olarak da yorumlanıyor. Eleştirmenlere göre mesele, birkaç oyun şirketi satın almaktan çok daha büyük: mesele, gençliğin algı evrenine hâkim olmak.
Oyun dünyası artık yalnızca bir eğlence alanı değil. Değerlerin, normların, kahramanlık anlayışının, şiddet algısının ve “normal” kabul edilen davranışların üretildiği dev bir kültürel fabrikaya dönüşmüş durumda. Bu nedenle bazı düşünürler, devlet destekli fonların oyun sektörüne bu denli yoğun girmesini, yumuşak güç stratejisinin en gelişmiş hâli olarak görüyor.
Bu bakış açısına göre, genç zihinler artık kitapla, okulda değil; ekranla, avatarla ve sanal başarı duygusuyla biçimleniyor. Hangi hikâyenin anlatıldığı, hangi kahramanın yüceltildiği, hangi düzenin “kaçınılmaz” gösterildiği; geleceğin dünyasını kuracak kuşakların bilinçaltına sessizce işleniyor. Eleştirmenler tam da bu noktada alarm veriyor: Küresel oyun devlerinin tek bir merkezden finanse edilmesi, tek tip bir dünya algısının dayatılması riskini barındırıyor.
Bu tartışmaların yanında bir de NEOM projesi var. Kağıt üzerinde NEOM; çölün ortasında kurulacak, yapay zekâyla yönetilen, robotların, sensörlerin ve algoritmaların kusursuz uyum içinde çalıştığı “geleceğin şehri” olarak sunuluyor. Ancak eleştirel gözle bakanlar için NEOM, bir ütopyadan çok yüksek teknolojili bir kontrol düzeni ihtimalini çağrıştırıyor.
NEOM’da her şey ölçülüyor, izleniyor, kaydediliyor. İnsan davranışları algoritmalarla analiz ediliyor. Hatalar “insani zaaf” olarak değil, “sistem arızası” olarak görülüyor. Eleştirmenlere göre bu yaklaşım, insanı merkeze alan bir gelecek değil; insanı sisteme uyduran soğuk bir düzen tasavvuru sunuyor. Robotlar yorulmaz, itiraz etmez, soru sormaz. İşte tam da bu nedenle, bazıları NEOM’u bir teknoloji projesi değil, itaat üzerine kurulu dijital bir toplum deneyi olarak yorumluyor.
Oyun dünyasında yetişen, sanal evrenlere alışan, algoritmaların yönlendirmesine açık nesiller ile NEOM gibi projelerde tasarlanan “kusursuz vatandaş” fikri bir araya geldiğinde, eleştirmenlere göre ortaya ürkütücü bir tablo çıkıyor:
Sorgulamayan, hızla tüketen, sistemin sunduğu kimliği benimseyen, dijital konfor karşılığında özgürlüğünden vazgeçen bir insan modeli.
Bu yüzden yapılan eleştiri, tek bir kişiye değil; küresel ölçekte yükselen teknokratik zihniyete yöneliktir. Prens Selman bu tartışmalarda bir sembole dönüşmüştür. Oyun şirketleri, mega şehirler, yapay zekâ projeleri; hepsi aynı soruyu yeniden sordurur:
Gelecek, insanın mı olacak; yoksa insan, sistemin bir parçasına mı indirgenecek?
Bu bakış açısıyla NEOM bir şehir değil, bir zihniyet denemesidir. Oyun yatırımları ise sadece ekonomik değil, kültürel ve psikolojik bir etki alanı olarak okunur. Eleştirmenlerin “karanlık” bulduğu nokta tam olarak budur: Parlak ekranlar, futuristik binalar ve sınırsız teknoloji vaadinin ardında, insanın iradesini törpüleyen bir düzen ihtimali.
Bu nedenle mesele, iyi ya da kötü bir prens meselesi değil; teknoloji ile iktidarın birleştiği her yerde sorulması gereken kadim bir sorudur:
İnsan mı sistemi yönetecek, sistem mi insanı?
Muhammed bin Selman, 31 Ağustos 1985’te Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da doğdu. Suudi Arabistan’ın kurucusu Kral Abdülaziz’in torunu, Kral Selman bin Abdülaziz’in oğludur. Annesi Fahda bint Falah el-Hithlain’dir. Kraliyet ailesinin Sudeyri koluna mensuptur; bu kol, Suudi siyasetinde tarihsel olarak en etkili hanedan damarlarından biri kabul edilir.
Eğitimini büyük ölçüde Suudi Arabistan’da tamamladı. Kral Suud Üniversitesi’nde hukuk eğitimi aldı. Gençlik yıllarında klasik prens eğitiminden farklı olarak bürokrasi, ekonomi ve yönetim alanlarına ilgi gösterdi. Babası Riyad Valiliği görevini yürütürken onun yanında çalışarak erken yaşta devlet yönetimiyle iç içe yetişti. Bu dönem, Muhammed bin Selman’ın idari reflekslerinin şekillendiği süreç oldu.
Muhammed bin Selman’ın prens olması doğuştandır; çünkü Suudi Arabistan mutlak monarşiyle yönetilen bir ülkedir ve krallık, El Suud ailesi içinde nesilden nesile geçer. Ancak onu sıradan bir prens olmaktan çıkaran şey, çok kısa sürede iktidarın merkezine yükselmesidir. Babası Selman bin Abdülaziz 2015 yılında kral olduğunda, Muhammed bin Selman henüz 29 yaşındaydı. Buna rağmen hızla kilit görevlere getirildi.
Önce Savunma Bakanı oldu. Bu görev, onu dünyanın en genç savunma bakanlarından biri haline getirdi. Aynı dönemde Ekonomik ve Kalkınma İşleri Konseyi’nin başına geçti. Böylece Suudi Arabistan’ın hem askeri hem ekonomik karar mekanizmaları büyük ölçüde onun kontrolüne girdi. 2017 yılında ise bir saray kararnamesiyle kuzeni Muhammed bin Nayif görevden alındı ve Muhammed bin Selman Veliaht Prens ilan edildi. Bu adım, Suudi tarihinde güç dengelerinin köklü biçimde değiştiği bir dönüm noktası olarak kabul edilir.
Veliaht Prens olduktan sonra Muhammed bin Selman, ülkenin geleceğini yeniden şekillendirmeyi hedefleyen Vizyon 2030 programını hayata geçirdi. Bu program; petrol bağımlılığını azaltmayı, ekonomiyi çeşitlendirmeyi, teknoloji, turizm ve yatırım alanlarını büyütmeyi amaçlıyordu. Aynı zamanda Suudi toplumunda sosyal alanda da ciddi değişiklikler başlatıldı. Kadınların araba kullanmasına izin verilmesi, eğlence sektörünün genişletilmesi, bazı dini kısıtlamaların gevşetilmesi bu dönemin dikkat çeken adımları oldu.
Muhammed bin Selman’ın yükselişi yalnızca reformlarla değil, sert güç konsolidasyonu ile de şekillendi. 2017’de Ritz-Carlton Oteli’nde çok sayıda prens, iş insanı ve bürokratın gözaltına alındığı yolsuzluk operasyonu, onun iktidarı tek merkezde toplama iradesinin açık bir göstergesi olarak değerlendirildi. Destekçileri bunu devlet disiplininin tesisi olarak görürken, eleştirmenleri otoriterleşme olarak yorumladı.
Bugün Muhammed bin Selman resmen kral değildir; ancak fiilen devletin lideridir. Dış politika, ekonomi, güvenlik ve iç reformlar büyük ölçüde onun iradesiyle yürütülmektedir. Prens Selman’ın hayatı, klasik bir taht varisliğinden çok, hızlı, sert ve dönüştürücü bir iktidar yürüyüşü olarak tanımlanır. Suudi Arabistan’ın geleceğiyle onun siyasi kaderi, günümüzde neredeyse tamamen iç içe geçmiş durumdadır.