İsrail-Yahudi Tarihi Hakkında Bilmedikleriniz ve Türklerle Olan İlişkileri

Tevrat’a göre; Yakup ailesi ile göç ederken, Tanrı’nın bir meleği insan kılığında Yakup’a görünür. Ailesini nehrin karşısına taşıdıktan sonra Yakup, melek ile gün ağarıncaya kadar güreşir. Melek, Yakup’u yenemeyeceğini anlayınca ona, ‘Beni bırak, gün ağarıyor’ der. Fakat Yakup, “Beni kutsamadıkça seni bırakmam” der. Yakup mücadele eder ve nihayetinde Tanrı’nın meleğini yener. O da Yakup’u Tanrı’yla mücadele eden anlamına gelen İsrail adıyla kutsar. Böylece Tanrı tarafından Yakup’un adı İsrail olarak değiştirilmiş olur. Bu nedenle Yakup’un soyundan gelenlere İsrailoğulları denir. Bu olaydan sonra Yakup, Mısır’a göçtüğünde sülalesi İsrailliler olarak anılır. Yahudilik bir ırk, musevilik ise bir dindir. Musevi Musa’nın izinden giden demektir. Bir Türk, Ermeni, Yunan veya başka milletten biri musevi olabilir ama Yahudi olamaz. Çünkü Yahudilik ırk, musevilik dindir. Musevilik ve Yahudilik günümüzde tamamen iç içe geçmiştir. Nasıl ki İslam dini Arapları temsil ediyorsa ve toplumları Araplaştırıyorsa, Musevilik dini de Yahudiler temsil ediyor ve Musevi olanları Yahudileştiriyor.

İbraniler ve Onların “Tek Gerçek Tanrısı”: İbraniler, Sami göçebeleridir. M.Ö. 2. binyılın sonlarına doğru doğudan Kenan’a göç etmişlerdi. Filistinlilerin yenilgisinin ardından (Filistin sahilinde yerleşmiş olan denizci halk), Kral Davud (M.Ö. 1006-962), Sur şehrindeki Fenike Kralı Hiram’ın yardımları ile Filistin’i birleştirdi. Kudüs’ü dini ve siyasi başkenti haline getirdi. M.Ö. 930’dan sonra, ülke yeniden bölündü: Kuzeyde İsrail, güneyde Kudüs’ü de kapsayan Yahudiye.

M.Ö. 721’de Asur, İsrail’in kontrolünü ele geçirdi. M.Ö. 586’da Yahudiye, Babil egemenliğine girdi. Yahudiyeliler (İbranilerden ve İsraillilerden farklı olarak Yahudiler olarak bilinmektedir) Babil’e sürgüne gönderildiler. Yahudi Tevratı adını verdikleri ve Hristiyan İncil’inin ilk kitabı olan metinde tarihlerini yazmaya başladılar. M.Ö. 538’de Babil, Perslerin eline geçince, Yahudilerin Kudüs’e geri dönmelerine izin verildi. Yahudiliğin politik ve dini temelleri orada atıldı. Kimi Yahudiler Babil’de kalmaya karar verdiler. Böylece ilk Yahudi diaspora topluluğunu oluşturdular.

Bu süreç içerisinde Yahudiler, kendilerinin tek tanrının seçtiği halk olduğuna inanmışlardı. Bu kadir-i mutlak ve yegane gerçek tanrı, dini metinlere göre M.Ö. 2. binyılın ilk yarısında kendisini çoban İbrahim’e göstermişti. Monoteizm olarak anılan bu tek tanrı inancı Hristiyanlık ve İslam dinlerini de etkiledi. Her iki din de İbrahim’in dini kuruculuğunu tanıyorlardı. İncil’e göre İsa, İbrahim’in soyundan geliyordu. İslami geleneğe göreyse İbrahim peygamber, Arap ve Yahudi halklarının atasıdır.

M.Ö. 333 yılında Büyük İskender Filistin’i fethetti. Daha sonra bölge, aralarında Romalıların, Sasanilerin, Doğu Roma İmparatorluğu ve Türk (Osmanlı) İmparatorluğu’nun da bulunduğu bir dizi imparatorluğun hakimiyetine girdi. Bölgedeki Yahudi varlığı giderek azaldı ve Celile onların dini merkezleri haline geldi. M.S. 636 yılında Araplar bölgeyi fethettiler. 1300 yıl boyunca Filistin Müslümanların kontrolünde kaldı.

Fatih Sultan Mehmet’in oğlu, Yavuz Sultan Selim’in babası olan II. Bayezid, 1481 yılında tahta geçmiş ve 31 yıl boyunca ülkeyi yönetmiştir. Birçok başarıya imza atan II. Bayezid, Elhamra Kararnamesi ile İspanya’yı terk etmek zorunda bırakılan ve soykırıma uğrayan Yahudilere kucak açmış, üstelik Kemal Reis komutasında Türk donanmasını İspanya’ya göndererek, 150 bin Yahudi’nin güvenle, Türk topraklarına ulaşmasını sağlamıştır.

Harita Türk İmparatorluğu-Turkish Empire-Imperium Turcicum

II. Bayezid yayınladığı bildiri ile Yahudi göçmenlere, Türk topraklarına yerleşme hakkı tanıdığını ve topraklarına yerleşen Yahudilerin Türk vatandaşı olacağını duyurdu. Bölge valilerine ferman göndererek Yahudi göçmenlere hoşgörü ile yaklaşılmasını emretti. Yahudi göçmenlerin reddedilmesi veya kötü muamele edilmesi durumunda sorumlularına sert cezaların verileceğini duyurdu.

Kemal Reis’in (Piri Reis’in amcası) kumandasındaki kadırgalarla Türk topraklarına ulaşan Yahudiler, mal varlıklarını kaybetmişlerdi ancak kültürlerini ve bilgilerini Türk topraklarına taşımayı başardılar. Kültürleri yeniden filizlenerek yeni vatanlarının gelişimine katkıda bulundu. Türk İmparatorluğunun yükselme döneminde, kalifiye insan ihtiyacının karşılanması, ateşli silahların yapımı, matbaa teknolojisinin kullanılması ve tıp alanında önemli katkıları oldu. İspanya’da devlet görevinde çalışanlar uluslararası ilişkiler ve maliye konularında Saray’a hizmet vermeye başladılar. Onlara ülkemizde ve dünyada İbranice, İspanya anlamına gelen “Sefarad” Yahudisi adı verildi. 16. yy.’da en parlak dönemini yaşayan Türk İmparatorluğu’nda saraya hizmet veren Safarad Yahudisi danışmanların önemli katkıları oldu.

Başta İstanbul, Edirne ve Selanik olmak üzere; İzmir, Manisa, Bursa, Gelibolu, Amasya, Patros, Korfu, Larissa ve Manastır’a yerleştiler ya da yerleştirildiler.

Almanya’nın 1930’lardan 1940’ların ortalarına kadar Yahudilere soykırım uygulamaya başlamasıyla da Filistin’e büyük bir Yahudi göçü başladı.

II. Dünya Savaşı’nın Müttefikler’in galibiyetiyle bitmesinden sonra, Filistin meselesi son safhasına ulaştı. İngiltere daha sonra Amerika’nın yardımını sağladıktan sonra, Filistin meselesini Birleşmiş Milletler’e götürüp, meselenin çözülmesini istedi. BM, Kasım 1947’de Filistin’in biri Yahudi öteki Arap olmak üzere iki devlet arasında paylaşılmasına karar verdi. Yahudiler bu kararı kabul ederken Araplar reddetti. Kudüs şehrine ise BM denetiminde milletlerarası bir bölge statüsü tanındı. Bu çözüm Arapları tatmin etmedi. İsrail-Filistin Savaşı başladı.

14 Mayıs 1948’de BM paylaşım planı uyarınca David Ben-Gurion tarafından İsrail Devleti’nin kuruluşu ilan edildi. 24 saat sonra, Mısır, Ürdün, Suriye, Lübnan ve Irak orduları saldırıya geçerek İsrail topraklarına girdiler.

1949 yılının ilk aylarında BM nezdinde İsrail ile onunla savaşan Arap ülkelerinin her biri (o dönemden beri İsrail’le müzakere masasına oturmayı reddeden Irak hariç) arasında doğrudan müzakereler düzenlendi ve bunların sonucunda bir ateşkes anlaşması imzalandı. Anlaşma uyarınca sahil şeridi, Celile ve tüm Necef İsrail’e, Yehuda ve Samiriye (Batı Şeria) Ürdün’e, Gazze Mısır yönetimine ve Kudüs’ün ise Eski Şehir’in de dahil olduğu doğu kısmı Ürdün’e, batısı da İsrail’e bırakıldı. İsrail’in Filistinliler ile olan gerginliği ise sürmektedir.

İsrail’in başkenti Kudüs’tür ancak bu durum Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 478 sayılı kararı nedeniyle ABD dışında uluslararası toplum tarafından tanınmamaktadır. İsrail’deki büyükelçilik ve konsoloslukların büyük çoğunluğu, ülkenin finans merkezi olan Tel Aviv’dedir ve uluslararası toplum tarafından Tel Aviv, İsrail’in başkenti olarak tanınmaktadır. İsrail, nüfusunun çoğunluğu Yahudi olan tek devlettir.

Uzun ve dar bir şekle sahip olan İsrail, 470 km uzunluğunda olup, en geniş bölgesi yaklaşık 135 km’dir. Sınırları ve ateşkes hatları içerisinde kalan toplam yüzölçümü 27.817 km²’dir. İsrail, yaklaşık 8.081.000’lik nüfusuyla , çeşitli din, kültür ve sosyal geleneklere sahip insanları bir araya getirmiştir. Para birimi Yeni İsrail şekelidir. İsrail dünyadaki en büyük 43. ekonomiye sahiptir. Aynı zamanda İnsani Gelişme Endeksi’nde Orta Doğu’da ilk sırada yer alır. Asya’da ise beşinci sıradadır. Basın Özgürlüğü Endeksi’nde İsrail 86. sıradadır

İsrail’de eğitim hayatı 15 yıldır. Birleşmiş Milletlere göre halkın %97’si okuryazardır 1953’ten beri okullar devlet tarafından 5’e ayrılmıştır. Bunlar; normal okullar, dini okullar, ortodoks okullar, kamu okulları ve arap okulları. İsrail halkının büyük çoğunluğu normal okullarda eğitim görmektedir. İsrail’de yaşayan Araplar ise Arap okullarına giderler bundaki en büyük etken sadece İslam dini ve Arapça eğitiminin Arap okullarında verilmesidir.

İsrail’de öğrenciler 3 yaşında okula başlar ve 18 yaşında öğrenim hayatını bitirirler.[82] Üniversitelere ise sınavla girilir. Üniversiteye giren öğrenciler eğitim hayatlarına devam ederler. Fakat İsrail’de ilköğretim, ortaöğretim ve lise zorunludur. Okullarda İngilizce eğitimi ilköğretimden itibaren verilir. İlköğretim 1. ve 6. sınıf, ortaöğretim 7. ve 11. sınıf, lise ise 12. ve 15. sınıftan oluşur. Liseyi bitiren öğrenciler Bagrut isimli sınava girerler ve sınavdan aldıkları dereceye göre üniversiteye yerleşirler. Sınavda en sık matematik, İbranice, genel kültür, felsefe ve tarih alanlarında soru sorulur. Bu sınavlar mezun olunan okullara göre değişmez. Dini okullardan mezun kişilerde Bagrut isimli sınavdan geçmek zorundadır ve Bagrut sınavında dini sorular sorulmaz. İsrail’de eğitim ücretsizdir. Bunun dışında özel okullar yoktur tüm okullar devlete bağlıdır. İsrail üniversiteleri mezun olan öğrencilerine sağladıkları iş olanaklarıyla popülerdir. Times, Higher Education Jerusalem ve Tel Aviv Üniversitesini dünyanın en iyi 100 üniversitesi listesine eklemiştir

Yahudiler ve Siyon Katır Bölüğü

Türk Askeri kan ve ateş içerisinde vatanını savunurken, karşısındaki müttefikler güçler arasında tuhaf bir birlik de vardı: “Siyon Katır Bölüğü”!

Bölüklerin kuruculuğunu Joseph Trumpeldor ve Ze’ev Jabotinsky adında iki Rus Yahudisi yaptı. Filistin’e gitmiş, Cemal Paşa tarafından kovulunca Mısır’a geçmişler ve hızlı birer Siyonist olmuşlardı. Birinci Dünya Savaşı’nın çıkması üzerine İngilizler’e bir Yahudi askerî birliği teşkil edip birliğin Türkler’e karşı savaşmasını teklif ettiler. Teklifleri önce geri çevrildi, sonra kabul edildi ve 1915 Mart’ında kurulan ve İngiliz Yarbay John Patterson’un kumandasına verilen birlik, 17 Nisan’da gemilerle Çanakkale’ye gönderildi.

Birlikte, dünyanın değişik memleketlerinden gelmiş 735 Yahudi vardı. Katırların sayısı askerlerden fazlaydı, cephede yiyecek ve cephane taşınması işi birliğe verilmişti.

Karşı tarafta, yani Türk tarafında az sayıda da olsa Osmanlı vatandaşı Yahudi askerler bulunuyordu ve Siyon Katır Bölüğü, ANZAC askerleri ile beraber arada bir çatışmalara da iştirak ettiler.

İngilizler, Siyon Katır Bölüğü’nü 1916 Mayıs’ının sonunda Çanakkale’den Filistin’e gönderip General Allenby’nin emrine verdiler. Birliğin adı “Yahudi Lejyonu” oldu, dünyanın dört bir tarafından Yahudi gönüllüler topladı ve Allenby’nin yine bize karşı başlattığı harekâta katıldılar.

İLK SAVAŞ, BİZİMLE

Birliğin kurucularından Joseph Trumpeldor, 1 Mart 1920’de İsrail’in kuzeyindeki Tel Hail köyünde Şii Araplar tarafından öldürüldü, İsrail’in kurulmasından sonra Tel Hail’e Trumpeldor’un adına koskoca bir anıt dikildi. Joseph Trumpeldor, şimdi İsrail’de kahraman olarak hatırlanıyor ve ölürken söylediği iddia edilen “Boşverin, vatan için ölmek güzel şeydir” sözü ders kitaplarından kitabelere kadar birçok yerde yeralıyor.

Ze’ev Jabotinsky ise, Trumpeldor’un ardından 20 sene yaşadı. İkinci Dünya Savaşı’nın ilk günlerinde, müttefikler safında Naziler’e karşı savaşacak Yahudi birlikleri kurulması için İngiltere’de ve Amerika’da görüşmeler yaptı ama 1940’ta New York’ta bir kalp krizi geçirip öldü. Jabotinsky ile karısı Jeanne’ın kemikleri seneler sonra, 1964’te Kudüs’e getirilip devlet töreni ile defnedildi.

Çanakkale’deki Yahudi Katır Bölüğü, talihin garip bir cilvesiydi. Yahudiler, Roma ordularının Milâttan Sonra 70’te Kudüs’ü yerle bir etmeleri üzerine bir orduya sahip olamamışlardı. Çanakkale’ye gönderilen birlik, askerlerinin sayısının az olmasına rağmen, aradan geçen yaklaşık 2 bin sene boyunca kurulan ilk Yahudi ordusu idi ve Yahudiler 2 bin sene aradan sonra ilk savaşlarını Türklere karşı yapıyorlardı. Araplar gibi Yahudiler de Türk İmparatorluğuna karşı savaş verdiler.

Bir Cevap Yazın