Marya Sklodowska (daha sonra Marie Curie) Polonya’da, Varşova’da dünyaya geldi. Paris, Sorbonne’da Kimya okumak için ülkesinden ayrıldı. 1894’te kendisi gibi bir kimyacı olan Pierre Curie (1859-1906) ile evlendi.
Radyasyona ilgili kendi araştırmaları sırasında Curieler, uranyum içeren bir mineral olan pekblentin, saf uranyumdan dört kat daha radyoaktif olduğunu gördüler. Bu durumda pekblentin, bilinmeyen başka bir radyoaktif element daha içermesi gerektiğini düşündüler. Curieler, birkaç yılı, işlem sırasında radyoaktifliği giderek artan çok büyük miktarlarda pekblenti arıtma için harcadılar. en sonunda, 1902’de “radyum” adını verdikleri o bilinmeyen maddeden 0.1 gram elde etmeyi başardılar.
1903’te Curieler fizik dalında Nobel Ödülü aldılar. Pierre üç yıl sonra araba kazasında ölünce, Marie Curie böyle bir göreve getirilen ilk kadın olarak onun Paris’teki kürsüsünü devraldı. 1911’de de iki kez Nobel Ödülü kazanan ilk kişi olarak, kimya dalında Nobel kazandı. Çok küçük miktarlarda kullanılan radyum, kanser tedavisinde büyük önem kazandı. Ne var ki uzun yıllar boyunca Radyumla yakın temas, Marie Curie’nin sağlığını bozdu ve lösemi denilen kan kanserinden öldü.