Memedeki çocukların kafası taş altında eziliyor

Yaylalara, dağlara, ovalara yayılmış olan Tatarlar o kadar çok, sayısız idi ki, bunları çekirge sürüsüne veya sel gibi akan yağmura benzetmekle mübalağa edilmemiş olurdu. Bu felaketler ne kadar gözyaşları döktürecek bir manzara gösteriyordu. Yer, altında sığınacak yer arayanları saklayamıyordu. Ne kaya oyukları, ne ormanlar, ne en metin istihkamların duvarları, ne de en çukur vadiler bu hususta hiçbir şeye yaramıyordu. Tatarlar, oralara gizlenmek isteyenleri de, sığındıkları yerlerden söküp çıkarıyordu. En cesur kimseler bile yeise kapılmıştı. En mahir okçuların kolları bile takatten kesilmişti. Bir kılıcı olan onu saklamaya çalışıyordu. Çünkü görüldüğü takdirde sahibinin merhametsizce yok edilmesi muhakkak idi. Düşmanın sesi, silahlarının şakırtısı bunların korkudan titretiyordu. Son deminin yaklaştığını gören bu zavallıların kalbi adeta duracak gibi idi. Çocuklar, korkudan, analarının, babalarının koyunlarına sokuluyordu. Ebeveyn ise,daha düşman kılıcına uğramadan, şaşkınlıklarından, çocuklarıyla beraber kendilerini uçurumlara atıyorlardı. Merhametsiz, amansız bir kılıcın, erkek, kadın, delikanlı,çocuk, ihtiyar, despot, papaz, rahipleri nasıl doğradığını görmeli idi. Memedeki çocukların kafası taş altında eziliyor, bütün güzellikleriyle bezenmiş genç kızların ırzı ayaklar altında çiğnendikten soma esaret altına alınıyordu. Tatarların çehreleri çirkin, yürekleri insaf ve merhametten mahrum idi. Anaların göz yaşlarına karşı hissiz, ihtiyarların ak saçlarına karşı hürmetsiz idiler. Bu vuruşma, düğüne,:zevk ve sefa alemine gidiyormuş gibi bir sevinçle koşuyorlardı.

Ermeni ve Gürcü kaynaklarında Tatarlar

Bir Cevap Yazın