1525 İstanbul’da Yeniçeri İsyanı

1525 İstanbul’da Yeniçeri İsyanı



İbrahim Paşa, akilâne bir dirayetle, Mısır ’da işleri yola koyarken, İstanbul’da yeniçeriler yoldan
çıktı. 25 Mart 1525’te patlayan isyanda birçok devlet adamının konakları yağmalandı. Yeniçerilerin isyanı için gösterilen sebep gayet basit. Sadrazam’ın Mısır ’a gitmesinin ardından, Padişah da kış mevsimini avlanarak ve dinlenerek geçirmek üzere Edirne’ye gitmişti. Bunun açık mânası iş paydosu demektir. Dışarıdan bakarak değerlendirilse; “yeniçeriler bomboş yatıp ense yapıyorlar” denir. Oysa savaş o sıralarda zafer, zafer ganimet demektir ve yeniçerilerin bayıldığı şeydir. Padişah ile Sadrazam olmayınca sefere çıkılmıyor, gelir kapıları açılmıyor, bu sefer yeniçeriler ağızlarını açıyorlar. Bu isyanın izahı böyle yapılmaktadır. Başka izah tarzı da doğrudan Vezir-i azam İbrahim Paşa’yla ilgili:

Sadarete getirilişini hazmedemeyen bazı devlet erkânı İbrahim Paşa’yı gözden düşürüp, sonra da
azl ettirmek istiyorlar:

“Zaten Kanuni’nin bu isyanda ittihaz ettiği (benimsediği) tedbirler de bu noktayı teyit edecek
mahiyettedir. Sultan Süleyman 22 Mart Çarşamba günü Edirne’den İstanbul’a gelmişse de sarayına inmeyip Kâğıthane ve Terkos taraflarında avlanmakla vakit geçirmişti. Bu vaziyetten istifade eden Yeniçeriler üç gün sonra ayaklanıp İkinci Vezir Ayas Paşa ile Defterdar Abdüsselâm Çelebi’nin ve hattâ kuvvetli bir rivayete göre de Sadrazam İbrahim Paşa’nın konaklarıyla gümrükleri ve bazı evleri yağma etmişlerdir.

Bu vakada Kanuni büyük bir süratle hareket edip âsilerden üç kişiyi kendi eliyle öldürmüş, vakada müşevvik oldukları anlaşılan Yeniçeri Ağası Mustafa Ağa ile Reisül-küttab Haydar Efendiyi ve diğer birkaç kişiyi idam ettirip ocağı sindirmiş. Kanuni, ocağı sindirdikten sonra askere yüz bin ve yahut iki yüz bin duka altını tevzi ettirerek galeyanı teskin etmiştir. İdam edilen devlet adamlarından Reisülküttab yani Hariciye Mektupçusu Haydar Çelebi, Yavuz devrinde Divan Kâtibi olup Mısır seferinin mufassal bir ruznamesini yazmış olan kıymetli müelliftir.”

Her olay İbrahim Paşa’nın lehine netice vermekte, bu biraz da şanstan olsa gerek. Eğer İbrahim
Paşa’nın azl edilmesi için yazılmış bir senaryonun parçası idiyse Yeniçeri İsyanı, uygulayıcılar hapı yutmuş, İbrahim Paşa kazanmıştır. Sultan Süleyman, bundan sonra sadrazamını daha fazla sahiplenip, daha fazla koruyacak.

İsyanlar kanla bastırılır, başka yolları da var fakat en kestirmesi bu! Sultan Süleyman’ın, isyankâr yeniçeri güruhuyla mücadelesi macera filmi gibi de anlatılır, bunun bir kısmı hayal mahsulü olsa da dinlemekten zevk alınıyor doğrusu:

“Şehirden kaçanlar ve hâlâ şehri kasıp kavuran yeniçerilerin haykırışları ile durumu gören Sultan, yeniden atına atladı ve yağma yapan âsilerin arasına daldı; kendilerini itaate çağırdı, kışlalarına dönmelerini emretti ve nihayet hakarette bulundu. Askerler önce dinler gibi oldularsa da kışkırtmaların sonunda Padişah’a hakaret etmeye başladılar ve sarayın kapısına kadar kovaladılar. O sırada Kanuni’nin atına inen bir balta, Sultan’ın yere düşmesine sebep oldu. Başı üzerine yağan taş ve ok yağmuru altında Kanuni Sultan Süleyman hemen yayını gerdi ve üç atışta üç yeniçeriyi öldürdü. Sonra kılıcını çekerek, bir avuç bostancı ile sipahilerin yardıma yetişmesine kadar kendini savundu. Böylesine yürekli bir padişah ile karşılaşmış olmaktan ve başkentin lânetine maruz kalacaklarından korkan yeniçerilerin bir kısmı Padişah’ın ayaklarına kapanırken, diğerleri kışlalarına kaçıyorlardı.”

Kaynak: Nazım Tektaş Pargalı İbrahim Kitabı

Bir Cevap Yazın