Tedarik Zincirinde Lojistiğin Önemi

Tedarik Zincirinde Lojistiğin Önemi

Tedarik zinciri ve lojistik kavramları birçok kişi tarafından tam olarak ayrımı yapılamayan kavramlar olmaya devam etmekte ve hangi kavram daha kapsamlı bu konuyla ilgili çelişkileri sürmektedir. “Lojistik Yönetimi” kitabında bu konu irdelenmiştir, ancak bu kitapta bir kez daha açıklanmaya çalışılacaktır. Günümüzde ürün çeşitliliği bir diğer ifade ile müşteriler için alternatifler çoğalmıştır. Aradığı ürünü istediği fiyat ve zamanda bulamayan müşteri, alternatifine yönelebilmektedir. İşletmeler için temel amaç müşteri memnuniyetini sağlamaktır yani ürünün istenildiği anda ve fiyatta bulunabilirliğidir, bir diğer boyutuyla tedarik zinciri sürecinin yönetimindeki başarıdır. Tedarik zinciri yönetimindeki temel başarı kriteri ise, içsel odaklanmayı sağlayan lojistik performansın oynadığı etkin roldür. Tedarik zinciri için lojistik, ayrılmaz bir bütünün parçası gibidir. Zincir, bir çok lojistik faaliyetin bir araya getirilmesiyle oluşmaktadır. Lojistik ürünleri olması gereken yere ulaştırır, yani bir diğer ifade ile ürünlerin hedef noktaya ulaşması için talep tahmini, stoklama, depolama, müşteri hizmetleri, ambalajlama, elleçleme, taşıma gibi temel faaliyetlerini bütünleşik bir şekilde gerçekleştirirken, tedarik zinciri yönetimi bu süreci, tüm paydaşlarla beraber ve tüm şirket faaliyetlerini organize ederek daha ileri aşamalara götürür. Bu bağlamda lojistik yönetimi, tedarik zinciri yönetiminin başarıya ulaşmasında önemli bir araçtır. Lojistiğin tedarik zinciri üzerindeki sürdürülebilirlik rolünü daha iyi anlayabilmek için öncelikle, lojistik kavramını hatırlayalım.

Lojistik

Lojistik ülkemizde doğru anlaşılmadığından dolayı insanların gözünde farklı bir imaj oluşmuştur. İnsanlara lojistiğin ne olduğunu sorduğunuzda, bir kısmı bunun anlamını bilmemekte bir kısmı ise taşımacılık ve depolamadan bahsetmektedir. Lojistik taşımacılık veya depoculuk değildir. Taşıma ve depolama faaliyeti, sadece lojistik sürecin bir parçasıdır. Lojistik çok daha kompleks yapıdadır ve hatta sistemin kendisidir. Peki lojistik nedir ve kökeni neye dayanmaktadır?

Lojistik, Yunanca Logistikos kelimesinden türemiş olup, “hesap kitap yapma bilimi”, “hesapta becerikli” anlamına gelmektedir. Lojistik daha sonra askeri bir terim olarak kullanılmış, “ordulara ait malzeme ve personelin taşınması, bakımı ve yenilenmesi” olarak tanımlanmıştır, bunun nedeninin, savaşlar ve hayatta kalma mücadelesinde, lojistiğin vazgeçilmezliği olmuştur.

Lojistik, günümüzde ise tedarik zincirinin bir parçası olarak değerlendirilmektedir, sektörün en çok tanınan ve en büyük profesyonel organizasyonu olan Tedarik Zinciri Yönetimi Konseyi (Council of Supply Chain Management Professionals: CSCMP) ’ne göre lojistik; “müşteri isteklerini karşılamak üzere hammaddenin başlangıç noktasından, ürünün tüketildiği son noktaya kadar olan tedarik zinciri içindeki malzemelerin, servis hizmetlerinin ve bilgi akışının etkili ve verimli bir şekilde, her iki yöne doğru hareketinin ve depolanmasının, planlanması, uygulanması ve kontrol edilmesi” olarak tanımlanmıştır. Lojistik kavramının değer yaratma açısından yapılan tanımında ise; “lojistik, işletme stoklarının tedarik zinciri boyunca tüketicilere kadar konumlandırılması ve hareket ettirilmesi için gereken çabalardır”. Lojistik tedarik zincirinin bir alt kümesi olarak stokların konumlama, hareket ve zamanlamasını yöneterek değer yarattığı belirtilmiştir. Bir başka genel tanım da kolay hatırlanabilir tanım olarak, ingilizce literatürde “Seven Right” olarak bilinen “Yedi Doğru” tanımıdır. Bu tanıma göre; doğru ürünün, doğru miktarda, doğru şartlarda, doğru yerde, doğru zamanda ve doğru tüketici için doğru fiyatla elde edilebilirliğini sağlama faaliyetlerinin bütünü, “lojistik” olarak adlandırılmaktadır. Şekil (7.1) Bu tanım lojistiğin temel faaliyetlerini vurgulamanın yanında, aynı zamanda maliyet ve hizmeti vurgulaması bakımından da önemlidir. Bu tanımda öne çıkan diğer bir unsur ise müşteri isteklerinin karşılanmasının önemi üzerinde durulmasıdır. Müşteri odaklılık; lojistiğin temel ilkelerinden biridir. Bunlara ek olarak bu tanımlama, kalite kavramı üzerinde durmaktadır. Bu düşünce firmaların görevlerini doğru şekilde yapmalarının onlara rekabetçi pazarda önemli bir değer yaratacağını ifade etmektedir.

Bu tanımlamaların ardından lojistiğin misyonu ve ne derecede önem arzettiği daha kolay anlaşılmaktadır. En küçük toplam lojistik maliyetleriyle müşteri yaratmaya yardımcı olacak hizmet politikasının geliştirilmesi veya uygun üretim ve pazarlama işlemleriyle müşteri gereksinimlerinin karşılanması ya da müşterinin hizmet beklentisiyle firmanın katlanacağı maliyetler arasında dengenin sağlanması, lojistiğin misyonunu oluşturmaktadır.

Lojistik, günümüzdeki haline dönüşmeden önce tarihsel olarak bakıldığında, 1960’lı yıllardan itibaren gelişme sürecine girmiştir. Şekil 7.2. incelendiğinde, 1960’lı yıllarda lojistik performans standartlarının kabul edilebilirlik düzeyi orta düzeylerde iken, anahtar performans ölçüsü de üretim maliyetleri olmuştur. 1970’li yıllara gelindiğinde, lojistik performans standartlarındaki kabul edilebilirlik düzeyi de yükselmiş rekabet ve “Malzeme Gereksinimleri Planlaması – MRP” ön plana çıkmıştır. Diğer taraftan bu yıllarda anahtar performans ölçüsü ise, üretim ve stok maliyetleri olmuştur. 1980’li yıllarda lojistik performans standartları daha iyi bir biçimde belirlenerek tüm işletmeler tarafından uygulamada yer bulmaya başlamıştır. Bu yıllarda fiyat serbestisi ve kısıtlayıcı koşulların ortadan kalkmaya başlaması diğer bir deyişle hükümetlerin piyasaların işleyişindeki kontrollerinin giderek azalmaya başlaması ve müşterilerin, teknolojinin giderek önem kazanması da lojistik performans standartlarındaki değişime öncülük etmiştir. Bu yıllarda öne çıkan anahtar performans ölçüsünün de ulaştırma maliyetleri olduğu görülmektedir. Ulaştırma maliyetleri ulaştırma faaliyetleri ile doğrudan ilişkilidir ve ulaştırma faaliyetlerinin performansı, ulaştırma maliyetlerinin oluşmasında oldukça önemli bir etkiye sahiptir.

Lojistiğin tarih süreci içerisindeki gelişimi ve lojistik performans standartları ile ilgili verilen bu bilgilerden sonra ünlü lojistik otoriteleri olan Donald Bowersox ve David Closs’ın bir lojistik sistem için tanımlamış oldukları altı operasyonel amaç şu şekilde belirtilmektedir;

  • Hızlı yanıt: Sistem değişimlere ve yeni gelişmelere çabuk tepki verebilmelidir. Müşterilerin varolan ve geleceğe yönelik lojistik kapsamındaki isteklerini algılama ve sağlama yeteneği, yeni müşteriler kazanmak ve varolan müşterileri yitirmemek için çok önemli bir ölçüttür.
  • Tutarlılık: Teslimat zamanları, teslimat miktarları vb. performans değerlerinde süreklilik önemlidir ve tutarlı olmalıdır.
  • Minimum Stok Düzeyi: Stok maliyettir ve en az düzeyde tutulmalıdır.
  • Taşımaların Birleştirilmesi (Konsolidasyon): Taşıma maliyetleri; birçok küçük teslimatın birleştirilmesi ile olabildiğince büyük kapasiteli ve tam dolu araçlarla taşımacılık yapılarak azaltılabilir.
  • Kalite: Taşınan ürünlerin kaliteli olmasının yanısıra lojistik hizmetlerin de kalite standartları tanımlanmalı ve buna uyulmalıdır.
  • Yaşam Çevrim Desteği: Lojistik salt ürünün teslimatını içermez, aynı zamanda geri dönen malları da içerir. Çeşitli nedenlerle geri dönüşler olabilir: Sezon sonu, kusurlu, raf ömrü dolmuş, ambalaj malzemeleri ve ürünlerin (hurdaların) yeniden değerlendirilmesi (geri kazanımı-recycling) gerekliliği.

Lojistiğin temel hedefi, müşteri hizmetlerinde yüksek bir seviyeye ulaşılması, kaynak ve yatırımların optimum kullanımıyla rekabet avantajının yaratılmasıdır. Lojistik, doğasında tahminleme, planlama, örgütleme, organizasyon, koordinasyon ve kontrol unsurlarını taşımaktadır. Lojistikte amaç; firmanın varlığını sürdürebilmesi açısından organizasyonu kalite, fiyat, zaman ve hizmet gibi hayati pazar değişkenliklerine karşı dayanıklı hale getirmektir.

Bir Cevap Yazın