Tarihin En Alçak Türk Katliamlarından: Tripoliçe Katliamı

Tarihte Bugün: 23 Eylül 1821 Tarihin En Alçak Türk Katliamlarından: Tripoliçe Katliamı

Tripoliçe yüzyıllarca Türk’ün sancağının dalgalandığı, Türklerin ve diğer milletlerin barış içinde yaşadığı bir yerdi. Nüfusu çoğunlukla Türklerden oluşan şehir, içinde Yunan ve Yahudi nüfusu da barındırıyordu. Ancak batılıların ve Rusların kışkırtması ile Yunanlılar Türklere karşı kin bilemeye başladı. Hristiyan din adamları ellerinde haçlarla sokaklara dolaşarak Yunanlıları Türklere karşı katliama davet etti. Yunan din adamları kiliselerde depoladıkları silahları Yunanlılara dağıttı. Sonrasında ise büyük bir isyan patlak verdi. Türk askerleri duruma müdahale etse de isyanı bastıramadı. 8-10 bin civarı Türk askeri öldü ayrıca Türk nüfusunun tamamına yakını da katledildi. Yunan tarihi üzerinde uzman olan tarihçi ve yazar William St. Clair öldürülen sivillerin sayısının 10.000 üzerinde olduğunu belirtmiştir. Hızını alamayan Yunanlılar Yahudileri de katletmeye başladı. Pek çok Yahudi malından ve mülkünden oldu, hamile Yahudi kadınları bile katledildi.

İngiliz tarihçi Walter Alison Phillips Tripoliçe katliamı hakkında:

Üç gün boyunca şehrin sakinleri, bir vahşi çetenin kötülüğüne ve keyfine bırakıldı. Yaş ve cinsiyet ayrımı yapılmadı. Kadınlar ve çocuklar, öldürülmeden önce işkencelere tabî tutuldu. Katliam o kadar büyüktü ki, Kolokotronis kapıdan hisara kadar atının ayaklarının yere hiç dokunmadığını söyledi. Şehirdeki Yunan zaferinden sonra yol kenarları cesetler ile doldu. Kadınların ve çocukların bulunduğu Müslüman kitleleri, yakınlardaki dağlarda sığır gibi doğrandı.

William St. Clair katliam sırasında Tripoliçe’de bulunan yabancı subayların gördüklerini böyle anlatmıştır:

10 bin üzerinde Türk öldürüldü. Paralarını sakladığı şüphe edilen tutsaklar işkence edildi. Kolları ve bacakları kesildi ve ateşin üzerinde yavaş yavaş kızartıldılar. Hamile olan kadınların karınları kesildi, kafaları kesildi ve köpek kafaları bacaklarının arasına sokuldu. Cumadan pazara kadar hava cığlık sesleriyle doluydu…. Bir Yunan 90 kişiyi öldürdüm diye övünüyordu. Yahudi topluluğu sistemli bir şekilde işkenceden geçirildi…. Haftalarca aç bırakılan Türk çocukları çaresiz yıkıntıların arasında koşarken Yunanlar tarafından yere atıldılar sonra vuruldular…. Su kuyuları cesetlerle dolduruldu…Yunanistan’daki Türkler arkalarında az iz bıraktılar. 1821 ilkbaharında dünyanın geri kalanı tarafından arkalarından gözyaşı dökülmeden ve farkedilmeden aniden yok oldular. Bir zamanlar Yunanistan’ın bütün ülkenin etrafına dağılmış büyük bir Türk nüfusuna sahip olduğuna bile inanmak zordu. Bu ailelerin arasında varlıklı çiftçiler, tüccarlar, memurlar yaşıyordu ve yüzlerce yıl boyunca burada yaşamış ve buraları kendi yurtları olarak kabul etmişlerdi… Kasıtlı ve acımasızca öldürüldüler ve hiçbir zaman pişmanlık gösterilmedi.

Yunan komutan Teodoros Kolokotronis ise anılarında 32.000 kişinin katledildiğini yazmış ve cesetlerin çokluğundan atının şehir duvarlarından saraya kadar toprağa basmadığını iddia etmekteydi. 11 Şubat 1821 günü, ABD’de yayınlanan The American Mercury gazetesi şehirde yaşanan katliamda 20.000 Türk’ün öldürüldüğünü yazdı; ama şehirde bundan önce altı yüz Yunan ile yedi papazın da öldürüldüğünü de bildirdi. Justin McCarthy’ye göre The American Mercury öldürülen Yunanları Tripoliçe’de yaşanan katliam için bahane olarak göstermeye çalıştı. Tripoliçe katliamından sonra, devrimin ilk aylarında Mora’da da Müslümanlara karşı sistematik katliamlar uygulandı. Tarihçiler, bu devrimler esnasında en az 20.000 Müslüman’ın katledildiğini tahmin etmektedir.

Steven Bowman, Yahudilerin de çok fazla sayıda katledildiğini belirtti:

“Böyle bir trajedi, Yahudilere karşı özel olarak uygulanmamıştır. Tripolis’teki Türk katliamlarından sonra güneyde kalan son Osmanlı kalesine de Yahudiler sığınmıştı. Öyle görünüyor ki, Yahudilerin de katledilmesi, Türklerin katledilmesinin diğer sonucudur.”

Milli marşında Türk katliamını öven ülke Yunanistan’ın Milli Marşı’nda Türk düşmanlığı yaptığı belirlendi. 158 kıtalı marşta “Derin okyanus, işte böyle uğuldasın isterdim. Dalgasında boğulsun her Türk tohumu.” ifadeleri yer alıyor.

Müstafi Tümamiral Cihat Yaycı’nın başkanlığını yaptığı Bahçeşehir Üniversitesi Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezi’nin Twitter paylaşımında bir kıtada “derin okyanus, işte böyle uğuldasın isterdim. ve dalgasında boğulsun her Türk tohumu.” ifadelerinin yer aldığı belirtildi. Paylaşım şöyle: “Bu kadar aleni Türk düşmanlığı Milli Marşına yansımış bir devletten iyi komşuluk ve dostluk beklemek ne kadar gerçekçidir?

Pislikler Ölüyordu!

Marşta Türkler için Pislik gibi ifadelere yer verilirken ayrıca Türkler ölürken Allah diye böğürdüğü ifade ediliyor. Türklüğe yoğun hakaretlerin bulunduğu marş Yunanlıların Milli Marşı olmaya devam ediyor.

İşte 200 yıllık, daha doğrusu 197 yıllık yunan milli marşı, Türklere karşı nefret söylemleri ve hakaret ile ırkçı ifadelerle dolu bir marştır. Maalesef bazı Türk sitelerinde yunan milli marşından övgüyle bahsedenler, bu marşın harika bir marş olduğunu öve öve bitiremeyenler, hatta bu marşın dünyanın en güzel marşı olduğundan bahsedenler var… Bunları yazanlara sorsan hepsi de hümanist insanlardır, halkların kardeşliğine inanırlar. Ama halkların kardeşliğini savunan bu arkadaşlar binlerce türkün katledildiği Tripoliçe katliamı’nı anlatan bu Yunan milli marşını överler…

köpekler azalıyorlardı.
ve Allah diye bağırıyorlardı, Allah…!
fakat Hristiyanların dudakları daha doğruydu.
ateş diye bağırıyorlardı. ateş…!

Bir ülke milli marşı düşünün arkadaşlar. Bir Başka millet için “köpek” ifadesi kullanılsın. işte Yunan milli marşında Türklerden “köpekler” diye bahsediliyor. Köpeklerin allah diye bağırarak azaldığından…

Allah diye böğürerek ölen pislikler, yunanların tripoliçe’de katlettiği masum insanlar, çoğu eline silah bile alamayan Türkler sevgili arkadaşlar…

Bir ülke, milli marşında bir halk için, başka bir millet için bu ifadeleri nasıl kullanabilir? Küçük yaştaki çocuklarına bunları nasıl öğretebilir değil mi? İşte Yunanistan devletinin politikası budur. Türk düşmanlığı üzerine kurulmuş ve tam 200 yıldır Türk düşmanlığından ve kininden asla vazgeçmemiş bir devlettir Yunanistan.

Türküm, doğruyum, çalışkanım ve varlığım Türk varlığına armağan olsun demeyi kabul etmeyen, bunu faşistlik sayan zümre… Size soruyorum, hangisi faşistlik? bizim milli marşımızda hiçbir milleti aşağılayan, hakaret eden, nefret söylemi içeren tek bir ifade var mı?

One comment

  1. Eee ne yapalım şimdi? Eski düşmanlıkları hatırlayıp birbirimizi mi boğazlayalım? Sen Yunanistan’a zeytin dalı uzattın mı hiç? Milliyetçilikle fazla beyniniz yıkanmış.

Bir Cevap Yazın