Hayvanlar Ve Fabrika Sisteminin Kökeni

Kapitalizm, verimli olmayan tüm hareketleri yok etmek için çalışma sürecini yoğunlaştırarak insanların dışındaki yaşamın son damlalarını sıkıştırmaya çalışır. ‘Elin her hangi kontroledilemez hareketinin kökünden söküp atmasına, gözlerin yaratıcı olmayan bakışına, beynin istenmeyen başıboşluğuna’ çabalar (Collectivities). Aynı şekilde hayvanlarla birlikte, amaç et veya diğer mallarla beslenmenin değiştirmesi ve onları makinelere çevirmek için son ürüne katkıda bulunmayan her şeyi yok etmektir. İnsanlarla olduğu gibi hayvanlarla, fabrika sistemi karı arttırmak için vücudun hareketini kısıtlama niyetindedir. Fabrika çiftçiliği Roma zamanları tarafından çoktan oluşturulmuştu; Plutarch şöyle yazar ‘bu turnaların ve kuğuların gözlerinin dikilmesi ve şişmanlamaları için karanlık yerlere kapatılmaları yaygın bir uygulamadır’. 17. yüzyılda İngiliz domuzları, kümes hayvanları ve kuzuları karanlıkta içeride hapsedilerek şişmanlatılmıştırlar; ‘Kazların, şayet ayak ağlarından yere çivilenirlerse kilo alacakları düşünülmüştür’ (Thomas). Sonra şimdiki gibi, hayvanların hareketleri kısıtlanmıştır çünkü bu kalorileri yakar ve o nedenle kilo alımını yavaşlatırdı. Aynı temel teknikler, tavuklar ve domuz yavruları için bireysel kafesler gibi yeni hapsetme metotlarının eklenmesiyle birlikte modern çiftçilikte hala kullanılmaktadır. Modern dönemde insanlar için fabrikanın gelişiminin fabrika çiftçiliğinin bu uzun tarihi tarafından etkilenmiş olması fazlaca beklenen bir şey olarak görülmektedir. Fabrika sisteminin amacı insan vücutlarını kendi hareketlerinin kontrolünü arttırmak için tek bir yerde yoğunlaştırmaktır. Fabrika çiftliklerinden temel farkı, insanların günün sadece bir kısmında hapsediliyor olmasıdır; kapitalizm insan vücutlarının onlardan çekip alabileceği emeği yükseltmek için daha uzun süre dayanmasına gereksinim duyar. Hayvanlarla, amaç onları kısa zamanda kesmek için şişmanlatmaktır ; yedi yıllık doğal hayatı olan ızgaralık piliçler sadece 7 haftalıkken katledilirler. Montaj fabrikası üretiminin kökenleri 19. yüzyılın sonlarında depolarında yatmaktadır: ‘Paketleme evlerini, taşıyıcı kemerleri onlar icat ettiler’ (Rifkin). Bir et paketleme şirketinin finanse ettiği bir 1942 yayını, şöyle der: ‘Hareket eden bir zincirden veya bir taşıyıcıdan başaşağı asılmış olan katledilmiş hayvanlar, her biri ¼’lük işlemde bazı belirli adımları yerine getiren işçiden işçiye geçer. Bu yöntemin randımanlılığı otomobillerin monte edilmesindeki gibi birçok endüstri tarafından benimsenmiş olmasıyla kanıtlanmıştır’. Henry Ford, otomobil montaj hattı fikrinin, Chicago ambalajcılarının soslu sığır etinde kullanmış oldukları baştan yukarıda olan tekerlekli servis masasından genel bir biçimde geldiğini kabul etti’ (Adams). Carol Adams’ın gözlemlediği gibi, mezbaha, Upton Sinclair’in “Ormanı” ve Bertolt Brecht’in “Ağılların Aziz Joan’ı ” gibi çalışmalarda ‘modern kapitalist toplumuda işçilere ganimet muamelesi’ olarak kullanılmıştır. Tarihsel bağlantı bir yana, hem hayvan hem de montaj hattı işçisine, hayvanların bedenlerinin parçalanması ‘kişinin çalışmasının parçalanmasıyla’ tekrarlanırken, ‘yaratıcı, bedensel, duygusal gereksinimleri görmezden gelinen uyuşuk, düşünemeyen bir nesne olarak’ davranılmıştır (Adams).

Bir Cevap Yazın