Arap Tarihi: Din, Mezhep ve Devlet

İslam düşünce tarihinde olduğu kadar, İslam siyasi tarihinde de önemli bir kullanım sahası olan “mezhep” deyimi, kısaca düşünce ekolü, yorum sistemi demektir. Mezhep olgusu bütün dinlerde görülmekte olan evrensel bir oluşumdur. Dinler yayılırken din adamlarının günün yaşanan sorunları üzerine farklı görüşler belirtmesiyle beraber mezheplerin oluşumuna giden yollar açılmıştır. Mezhepler, din anlayışındaki farklılaşmaların kurumsallaşması sonucu ortaya çıkan beşeri oluşumlardır. Mezhepler, din değil; dinin anlaşılma biçimleridir. İslam Tarihi’nde Hz. Muhammed’in zamanında herhangi bir mezhep ya da tarikat yoktur. İslam toplumunda Dört Halife Dönemi’nde Hz. Osman zamanında başlayan ayrılıklar Hz. Ali döneminde halifelik mücadelesi için yapılan Sıffin Savaşı ve Hakem Olayı ile daha da artarak devam etmiştir. Emevi iktidarında yaşanan Kerbela Olayı ile günümüze kadar gelen ayrılıkların keskinleşmesinde oldukça etkili olmuştur. Emevilerin iktidarı farklı dini, siyâsî ve kültürel unsurlardan meydana gelen kırılgan ve parçalanmaya oldukça müsait sosyal bir zemin üzerine kurulmuştu. Söz konusu dönemde Hâriciler ve Ehl-i Beyt mensubu ve taraftarlarının da içinde bulunduğu toplum, mevcut siyasal iktidarı gönüllü olarak kabul etmemiş, aksine iktidara teslim olmuş bir durumdaydı. Emeviler ”Arap Devleti” kimliğine sahip olmuşlar ve bu dönemde Müslüman olsalar dahi Arap olmayan unsurlara farklı muamelede bulunulmuştur. Bu nedenle de, devlet içinde farklı inanç ve etnik yapıdaki gruplarca isyanlar baş göstermiştir. Bu grupların başında ise, Hakem olayı sonrasında Hz. Ali’yi şehit eden Hâricîler gelmektedir.

COLOR PHOTO FROM THE LATE 19TH CENTURY TAKEN BY FRENCH PHOTOGRAPHER, BONFILS, DEPICTING ARAB MEN IN JERUSALEM ENGAGED IN A FRIENDLY CONVERSATION. öéìåí öáò îäîàä ä19 ùì äöìí äöøôúé áåðôéñ. áöéìåí, ùéçú øòéí áéï âáøéí òøáééí áéøåùìéí.

İslam Tarihi’nde ilk ortaya çıkan mezhep, Haricîlik’tir. Daha sonra, Mürcie, Şia, Mu’tezile gibi itikâdî yönü ağır basan mezhepler oluşmuştur. Fıkhî mezheplerin oluşumu ise, hicri ikinci yüzyıl ve daha sonraki döneme rastlamaktadır. Bir diğer mezhep olan Şiilik, klasik kaynaklarda Zeydiler, İmamiler, İsmaililer ve Gulat gibi ana kollarıyla zikredilmekle birlikte, alt kollarıyla beraber sayıları yüzlere yaklaşan fırkadan oluşmaktadır. Bütün bu Şii ekollerin çıkış noktası Irak coğrafyasıdır. Daha sonra Şiilik buradan İran coğrafyasına intikal etmiştir. Emeviler zamanında mevaliler arasında çok sayıda Şii vardı. İranlıların Şiiliği benimsemesinde Emeviler’in baskıcı rejimine karşı kendi kültürlerini korumak istemeleri, Araplara karşı oluşan muhalif tavır ve mevalilerin Şii Araplarla dini ve kültürel etkileşimi olmuştur çünkü İranlılar, İslam’ı genellikle gönül rızası ile değil Arap fetihleri neticesinde zorunlu olarak kabul etmişlerdi. Bu nedenle İslam’ı içlerine sindirip tam olarak benimseyemiyor ve İslam içinde iktidara muhalif kesimlerin önde gelen tercihi Şia’ya taraftar olarak bir anlamda ülkelerini fetheden Araplara karşı bir tavır takınmış oluyorlardı. Hicri IV. yüzyılda (1000’li yıllar) Şia’nın güçlenmesi ve yayılmasında Abbasi hilafetinin otoritesinin zayıflaması ve Şii Büveyhoğulları (932-1062) devletinin ortaya çıkması etkili olmuştur. 910-1171 arasında Mısır’da hüküm süren Fatımiler Şiiliği benimseyen bir başka devlet olmuştur.

Bir Cevap Yazın