Suyun Kirlenmesi Sonucu Ortaya Çıkan Sağlık Sorunları

Suyun Kimyasal Etkenlerle Kirlenmesi Sonucu Ortaya Çıkan Sağlık Sorunları

Sanayinin gelişmesi, yeni kimyasal maddelerin bulunması, günlük yaşamda birçok alanda kullanılan kimyasal madde sayılarının ve miktarlarının artması, kentleşme, aşırı nüfus artışı, atıksu içerik ve miktarının gün geçtikçe artmasına bağlı olarak suyun kimyasal kirliliği dünya çapında giderek artan bir sorundur. Kimyasal kirliliğin en önemli tehlikesi kirlilik oluştuğu andan itibaren geri dönüşümün uzun yıllar alması, arıtımın çok zor, pahalı ve zaman alıcı olmasıdır. Göl ve akarsularda yapılan çalışmalarda kirletici kaynak yok edilse bile, yani bu kaynaktan kirletici deşarj edilmese bile kirlilik düzeyinin 15-20 yılda geri dönmediği saptanmıştır. Alıcı ortama deşarj edilen kimyasal atıklar, tarımsal faaliyetlerde kullanılan gübre ve pesitisitler, sadece o alıcı ortamı etkilemez. Alıcı ortamdaki suyun hareketliliğine bağlı olarak diğer su yapılarına, kaynaklarına taşınmaktadır veya bulaşmaktadır. Hatta hava kirliliği bile yerüstü sularını etkileyebildiği gibi yeraltı sularının da kirlenmesine neden olabilmektedir.

Suların kimyasal kirliliğinin bir diğer önemli yanı da, insanların bunları vücutlarına aldıklarında ortaya çıkan sorunların, biyolojik etkenlerde genellikle akut belirtilerle ortaya çıkmasına rağmen, kronik olgular halinde uzun süre sonra belirlenmesidir. Kimyasal kirlilikler, kronik sağlık sorunlarına, hatta kanser gibi geri dönüşümsüz sağlık sorunlarına neden olabilmektedir. Sularda arsenik, cıva, kurşun, krom, nikel, alüminyum, kadmiyum, molibden, vanadyum, demir, çinko, antimon, baryum, berilyum, krom ve diğer metaller, siyanür, nitrat, nitrit, fostat, poliaromatik hidrokarbonlar (PAH), pestisitler başlıca kimyasal kirletici etkenlerdir. Bunların bir kısmı alıcı ortamlarda ve özellikle içme-kullanma sularında hiç bulunmamalıdır. Bir kısmı için ise vücuda alındığında zararlı olmayacağı kabul edilen sınır değerler söz konusudur. Lityum, çinko, kalsiyum, bakır, magnezyum, demir, iyot ve flor gibi bazı kimyasal maddeler ise özellikle içme suyu ile birlikte vücuda alınmalıdır. Yani, vücut için gerekli olan bu maddeler için su önemli bir kaynaktır. Ancak bunların da suda belirli düzeylerde olmasına dikkat edilmelidir.

Tablo 4. 2’de bazı kimyasal kirleticilerin kaynakları ve olası etkileri gösterilmiştir.

Görsele bilgisayardan bakıyorsanız ve boyutunu büyütmek istiyorsanız görsele sağ tıklayın ve resmi farklı sekmede açın.

Bir Cevap Yazın