Başbuğ Hülagü Han ve İslam Halifesi

Her on Moğol erkeğinden ikisini emrindeki orduya alan Cengiz Han’ın torunu Hülagü Han, belki de o zamana kadarki en büyük Moğol ordusunun başında sefere çıktı. Lurlar kolayca ele geçirildi. Hülagü Han, Haşhaşilerden alınması imkansız denilen Alamut Kalesini, bazı bilim adamlarının da katkısıyla kalenin altına tüneller açarak oydu ve petrol ile doldurularak kalenin bulunduğu tepeyi o zamana kadar görülmemiş gerçek bir bombaya dönüştürerek, tünellerin ateşlenerek patlatılması suretiyle imha edip ele geçirdi. Bu, o tarihe kadar asla kimsenin aklına bile getiremediği bir yöntemdi. Bu tarihe kadar da pek çok ordu bu kaleyi çok dik ve yalçın kayalar üzerinde kurulduğundan, ayrıca çok müthiş ve sert savunulduğundan ele geçirememişti. Daha sonra Bağdat’a yönelen Moğol ordusu, Halifeye yapılan teslim ol çağrısına olumsuz cevap verilmesini, istila sebebi olarak kullandı.

Hülagü Han halifeden teslim olmasını istediğinde, Halife, eğer kendisine saldırırsa Allah’ın gazabına uğrayacağını söyleyerek teslim olmayı reddetti. Hülagü Han’ı kızdırmıştı, Bağdat’a vardığında Hülagü orduyu bölümlere ayırdı. Böylece şehir her taraftan tehdit edilecekti. Abbasi ordusu, batıdan saldıran Moğol kuvvetlerinin bir kısmını geri püskürtmeyi başardı fakat sonraki çarpışmalarda yenildiler. Yapılan Düceyil Muharebesinde Moğollar, Düceyil Nehri’ndeki setleri yıkarak Abbasi ordusunu tuzağa düşürdüler, askerlerin neredeyse tamamı kılıçtan geçirildi ya da boğuldu. Daha sonra şehir kuşatıldı ve birkaç gün içinde de şehri çevreleyen surların tamamı Moğol ordusunun kontrolüne girdi. Halife anlaşma teklif etti fakat kabul edilmedi. Moğollar 13 Şubat 1258’de şehre girdi ve şehir bir hafta boyunca yağmalandı. Yapımı nesiller boyu süren cami, saray ve hastaneler yok edildi. Halife yakalandı ve öldürülmeden önce şehrinin talan edilmesi izletildi. Bozkır kültürüne göre devlet büyüğünün kanı yere akarsa, tüm alem onlara düşman olurdu. Bu yüzden Halife keçeye sarılıp atlar tarafından çiğnetilmişti. Bir oğlu hariç tüm oğulları da öldürüldü.

Yobaz ve dini kendi kişisel çıkarlarına alet eden Haşhaşiler, Araplar ve Farsiler üzerinde adeta soykırım uygulayan, adı genellikle “Baş üstünde baş, taş üstünde taş bırakmayan hükümdar” olarak anılan Başbuğumuz Hülagü Han, özellikle de Bağdat fethinde yüz binlerce soysuzu acımasızca öldürmüştür. Ayrıca bu fetih, bölgede bulunan Türklerin nüfussal azlığı ve Arapların, Farsların içerisinde ahlaksızlaşmasına da dur demiştir. Hülagü Han, birlikte getirdiği Türk-Moğol soyuna mensup kişilerle bölgenin Türkleşmesini hızlandırmış ve orta doğunun yüzyıllarca süren pisliğini, getirdiği ahlaklı ve mert Türk-Moğollarla nüfussal olarak da düzene sokmuştur. Abbasilerin tuhaf ve ahlaksız hakimiyetine son vermesi, halife denen kendini bilmez garip varlığı, milleti din adına kullanan şerefsizi öldürtmesi de tarihi açıdan çok yararı olmuştur.

Halife denen garip varlık Hülagü Han hakkında şamanisttir, katli vaciptir şeklinde fetvalar vermiş, tüm Şaman Türkleri hedef göstermiştir. Bu yobaz Bağdat’ı Allah kafire karşı korur diyerek de pek önlem almamıştır. Bu yobaz halife savaşı kaybettikten sonraysa Hülagü Han tarafından bazı rivayetlere göre keçe içine koyulup atlar tarafından ezilerek, bazı rivayetlere göre ise ağzından altınlar dökülüp boğulmak suretiyle öldürülmüştür.

Araplar, Türkleri kestiğinde ses çıkarmayan, günaha gireceğinden korkan kimi ahmaklar tarafından bazı gafil tarihçiler ekseniyle de cani olarak nitelenen, Türk tarihinin önemli isimlerinden, en önemli liderlerinden biri Başbuğ Hülagü Handır. Türk töresini bozmaya çalışanlara cevabını gereken en iyi şekilde vermiş hükümdardır. Türkleri kendi tarihine ve Türk büyüklerine düşman etmeye çalışan yobaz tayfanın sonu da elbette böyle olacaktır. Hülagü Han 1265’de ölmüş, atları ve cariyeleri de kendinle birlikte gömülmüştür. Şamanist geleneklerine göre gömülen son hükümdardır. Tanrı mekanını uçmağ eylesin.

Hülagü Han tarafından Halifeye yazılan mektup:

Biz, Tengri’nin kuvveti ile kaldık, onun kuvveti ile muvaffak olduk ve olmaktayız. Hiç şüphe yoktur ki biz, Tengri’nin yeryüzündeki askeriyiz; kendisi gazabına uğratmak istediği kimselerin üzerine bizi gönderir. Hadiseler size ibret, sözümüz size nasihat olsun. Nice kimseleri yok ettik, nice çocukları atasız bıraktık, yeryüzünü alt üst ettik; size kaçmak var, bize ise kaçanları yakalamak var, sizin için bizim kılıcımızdan kurtulmak yoktur; siz nerede bulunursanız bulunun oklarımız size yetişir, atlarımız her attan ziyade koşar ve oklarımız bütün siperleri deler, kılıcımız indiği yere yıldırım gibi iner, akıllarımız dağlar gibi sağlamdır, sayımız ise kumlar kadar çoktur; bizden aman dileyen selamete erer, bizimle savaşa yeltenenler sonunda pişman olurlar. Siz bize “kafir” diyorsunuz, biz de size “fasık” diyoruz. Biz, bütün işleri tedvin ve takdir eden Tengri tarafından, size musallat edildik. Acunun batı ve doğusu bizim elimizdedir, hiçbir yere kaçıp kurtulamazsınız!

Bir Cevap Yazın