
Aşk evlilikleri kişilerin değil, türün çıkarına yapılır. Söz konusu kişiler böylelikle en küçük bir tereddüt bile hissetmeksizin kendi mutluluklarına katkıda bulunduklarını zannederler; fakat onların gerçek amacı kendilerinin tanımadığı, bilmediği ve ancak onlar sayesinde mümkün olabilecek yeni bir varlığın dünyaya getirilmesinde saklı olan bir amaçtır. Bu amaçla bir araya getirilmiş olan erkek ve kadının, bundan böyle bu birlikteliklerini mümkün olduğu kadar sürdürmeye çalışmaları gerekir. Fakat sık sık tutkulu aşkın özü olan bu içgüdüsel yanılsamanın bir araya getirmiş olduğu iki insan başka bakımlardan çok farklı yaradılışta olurlar. Bu vehim yahut yanılsama ortadan kalktığı zaman söz konusu farklılıklar açığa çıkar ki er geç olacak olan budur.
– Arthur Schopenhauer, Aşka ve Kadınlara Dair, Say, s. 76