Boromir Üçüncü Çağ’ın 2978. yılında dünyaya geldi. 5 yaşındayken kardeşi Faramir doğdu. 6 yaşına geldiğinde babası Denethor, Gondor Vekilharcı oldu ve Gondor’u yönetmeye başladı. Annesi Finduilas’ı kaybettiğinde henüz on yaşındaydı. Annesinin ölümünün ardından Boromir ve Faramir arasında küçük yaşlarda kurulan kardeşlik bağı daha da güçlendi. Boromir kardeşini her zaman korudu. Büyüdüğünde yiğit bir savaşçı oldu. Silahlara ilgi duydu, eski savaş hikayelerini ilgiyle dinledi ve Gondor’a büyük bir komutan olarak hizmet etmeye karar verdi.

Sauron Osgiliath’a saldırdığında Gondor ordularını yönetti. Savaştan kurtulan dört kişiden birisi olarak Minas Tirith’e geri döndü. Saldırıdan önceki gece kardeşi Faramir bir rüya görmüştü. Bu rüyada gökyüzünün doğusunun karardığını gördüler. Gitgide büyüyen bir gök gürültüsü duydular, fakat Batı’da soluk bir ışık hâlâ dayanmaktaydı ve bu ışığın içinden uzak ama berrak bir sesin haykırdığını duyuluyordu:
“Kırılmış olan Kılıç’ı ara
Onu Imladris’te bulacaksın
Orada Morgul büyülerinden güçlü
Öğütler alacaksın
Göreceksin beliren alameti
Kıyameti haber verecek sana
Uyanacak Isildur’un Felaketi
Ve Buçukluk atılacak öne.”
Faramir Minas Tirith’e döndükten sonra da bu rüyayı birkaç kez gördü. Sonrasındaki gecelerde Boromir de aynı rüyayı görünce durumu babasına danışmaya karar verdi. Denethor, Imladris’in kuzeydeki bir vadiye elflerin verdiği eski bir isim olduğunu ve bilginlerin en büyüğü olan Yarı elf Elrond’un burada oturduğundan başka bir şey söylemedi. Bunun üzerine Faramir, rüyayı ciddiye alıp Imladris’i aramaya çıkmak istedi. Fakat yol kuşkular ve tehlikelerle dolu olduğu için yolculuğu Boromir üstlendi. Babası bu konuda gönülsüz olsa da izin verdi.
Böylece Boromir yolculuğuna başladı. Rohan Geçidi’nden geçip Dumanlı Dağlar’ın batısından kuzeye gitti. Grisel Nehrini geçerken atını kaybetti. Yolun kalan kısmını yürüyerek tamamladı. 110 gün süren yolculuğunun sonunda Imladris’e ulaştı. Elrond’un Divanı’na katıldı. Gondor’un Sauron’un saldırılarına direndiğini, Orodruin’den dumanların bir kez daha yükseldiğini, Anduin’in batı kıyısında süren savaşı anlattı. Rüyada bahsedilen Buçukluk’un Frodo Baggins olduğunu, kırılmış olan Kılıç’ın Elendil’in kılıcı olduğunu, Imladris’te saklandığını ve Isildur’un Felaketi, yani Tek Yüzük, yeniden ortaya çıktığında yeniden dövüleceğini öğrendi.
Boromir Yüzük’ü Sauron’a karşı kullanmakta ısrar etse de Divan, yok edilmesi gerektiği konusunda hemfikir oldu. Yüzük Taşıyıcısı olarak Frodo Baggins seçildi ve ona yardım etmesi için bir kafile oluşturuldu. Yüzük Kardeşliği denilen bu kafileye Gandalf, Sam, Merry, Pippin, Legolas, Gimli, Aragorn ve Gondor’u temsilen Boromir katıldı. Gereken hazırlıklar yapıldı ve 25 Aralık’ta yola çıktılar. Kafile Imladris’ten çıktıktan sonra güneye ilerledi. Eregion’a vardıklarında Crebain denilen bir karga sürüsüyle karşılaştılar. Bu kargaların Saruman’ın casusları olduğunu düşündüler ve saklandılar. Gandalf izlendiklerini anladı ve onları Caradhras geçidine yönlendirdi. Caradhras’ta birçok defa ölümle burun buruna geldiler ve dağdan ayrılmak zorunda kaldılar. Başka seçeneklerinin kalmaması nedeniyle Moria Madenleri’ne yöneldiler.Moria’da bir cüce kolonisi olduğunu ve Gimli’nin akrabası olan Balin tarafından yönetildiğini düşünüyorlardı.
Ancak Moria’ya girdiklerinde bekledikleri cüce kolonisiyle karşılaşmadılar. Orclar yıllar önce buraya saldırmış ve Balin dâhil tüm cüceleri öldürmüşlerdi. Balin’in mezarını bulup Ori’nin yazdıklarını okuduktan sonra hızlı bir şekilde çıkışa doğru ilerlediler. Khazad-dûm köprüsüne geldiklerinde Gandalf, kafilenin yola devam edebilmesi için kendisini feda etti ve Balrog’la birlikte köprüden aşağı düştü. Kardeşlik bu sayede Moria’dan çıkmayı başardı. Aragorn liderliği ele aldı ve onları Lothlórien Ormanları’na getirdi. Burada bir süre konakladılar. Lothlórien’den ayrılırken Orman’ın Hanımı Galadriel Boromir’e altın bir kemer hediye etti. Galadhrim Elfleri’nin verdiği kayıklarla Anduin Nehri’nde ilerlediler.
Rauros Şelalasi yakınlarında karaya çıkmak zorunda kaldılar. Karadayken Boromir umutsuzluğa kapıldı. Frodo’dan Yüzük’ü almaya çalıştı ancak başarılı olamadı. Frodo Yüzük’ü takarak kaçtı ve Sam’le birlikte grubu geride bırakarak Mordor’a doğru yola çıktı. Geride kalanlar Saruman’ın emrindeki orkların saldırısına uğradılar. Yaptığından pişmanlık duyan Boromir bu saldırıda Merry ve Pippin’i korumaya çalıştı. Orklarla tek başına savaştı, borusunu öttürerek defalarca yardım istemesine rağmen Aragorn, Legolas ve Gimli’den hiçbiri yardıma gelemedi. Sonunda birkaç okla vurularak yere yıkıldı. Orklar, Merry ve Pippin’i esir alarak oradan uzaklaştılar.
Aragorn Boromir’i bulduğunda Boromir hala hayattaydı. Kılıcı elindeydi ama kabzasına yakın bir yerden kırılmıştı. İkiye yarılmış borusu yanı başındaydı. Etrafında ve ayaklarının dibinde bir yığın ork ölmüş yatıyordu. Aragorn, Boromir’in yanına diz çöktü. Boromir gözlerini aralayıp konuşmaya çalıştı. Nihayet ağzından ağır ağır birkaç söz döküldü. “Frodo’dan yüzüğü almaya çalıştım.” dedi. “Çok üzgünüm. Cezamı çektim.” Bakışları devrilen düşmanlarına kaydı, en az yirmisi orada yatıyordu. “Gittiler. Buçukluklar. Orklar onları aldı. Galiba ölmediler. Orklar onları bağladı.” Durdu ve gözleri yorgunlukla kapandı. Bir süre sonra tekrar konuştu. “Elveda Aragorn! Minas Tirith’e git ve halkımı kurtar! Ben yenik düştüm.” “Hayır!” dedi Aragorn, elini tutup alnından öperken. “Sen kazandın! Pek az insan böyle bir zafer kazanmıştır. Huzur içinde ol! Minas Tirith düşmeyecek!” Boromir gülümsedi ve bir daha konuşmadı.
Aragorn, Legolas ve Gimli’yle birlikte Boromir’in vücudunu kayığa taşıdı. Gri başlığıyla elf pelerinini katlayarak başının altına yerleştirdiler. Miğferini yanına yerleştirildiler. Kucağına da yarılmış borusunu, kılıcının kabzasını ve kınını koydular. Ayaklarının altına düşmanlarının kılıçlarını koydular. Sonra kayığın suya çektiler ve şelaleden düşüşünü izlediler.