Metin Toker’den İsmet İnönü’ye Eleştiri

İsmet İnönü’nün Damadı olan Metin Toker’in İnönü Dönemine Yaptığı Eleştiri

Galatasaray Lisesi’ni (1942), ardından İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fransız Filolojisi Bölümü’nü bitirdi (1948). 1943-50 arasında Cumhuriyet gazetesinde çalıştı. 1950-53 arasında, Paris’te öğrenim gördüğü sırada Cumhuriyet, Zafer ve Yeni İstanbul gazetelerinin Batı Avrupa muhabirliğini yaptı. 1953 yılında Paris Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü bitirdi. Ankara Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığı yaptı. 1955’te İsmet İnönü’nün kızı Özden Toker’le evlendi, bu evliliğinden üç çocuğu oldu. İsmet İnönü’nün damadı olduğu için “Millî Damat” lakabıyla da anılırdı.

Metin Toker:

”Ben 1943‘de Cumhuriyet gazetesinde çalışmaya başlamıştım. Yazı işleri Müdür Yardımcısı Ahmet Ihsan (İhsan Ağabey) idi. Onun arkasın­daki dolapta, bir dosya kilitli dururdu. Dosya, yasak kararlarının dosya­sıydı. Gün geçmezdi ki birinci Şube’den bir memur gelip, yeni bir yasak kararını getirmesin ve dosyayı şişirmesin… Sonradan bu dosyayı gözden geçirmek fırsatını bulmuşumdur. Neler yoktu ki, hangi haberin kaçıncı sayfada, kaç sütun üzerine, hangi pun­tolu harflerle gösterilmek gerektiğinde, hava durumunun yazılmaması emrine kadar… (…) Gazetelere gelen emirler arasında bazen nasıl yo­rumlar da yapılması gerektiği bildiriliyordu. Bunların bile yetmediği tehli­keli ve kritik anlarda, Milli Şef (İsmet İnönü) kaşlarını gösterişli bir şekilde çatıyor, iste­mediği havayı dağıtıyordu. (…) Başska emirler de ise, Milli Şef, hattâ Milli Şefin ailesiyle ilgili haber­lerin büyük verilmesi bildiriyordu. Bu, mutlak hakim İsmet İnönü’nün kudretini dosta düşmana gösterecekti. Bundan dolayıdır ki, bütün harp yılları esnasında, Cumhurbaşkanının bir konserde, bir temsilde, at yarışlarında gösteren fotoğraflar, “devlet zoru” ile gazetelerde çarşaf çarşaf ya­yınlandı. (…) Gene gayet iyi hatırlarım… Bir gün Cumhuriyet gazetesine Basın Müdürlüğünden telefon edilmişti ve Sayın Bayan İnönü’nün ­İstanbul’a teşfirleri haberi, birinci sayfada değil de, iç sayfada verildi diye bir güzel zılgıt geçilmişti.

Vatan gazetesinin sahibi Ahmet Emin Yalman ise, anılarında Başvekil Şükrü Saraçoğlu ile bir görüşmesini şöyle anlatır:

“Tenkitten hoşlanmıyorsanız neden sansür koymuyorsunuz? Tenkit­te hürsünüz’ diyorsunuz Biz de görev ve sorumluluğumuzun gereği olarak, bu özgürlüğü memleketin yararına kullanmak zorunda kalıyoruz. Derhal başımız belalara uğruyor. Halbuki siz apaçık sansür usulünü yürütseniz, bizim hiçbir sorumluluğumuz kalmaz. Sorumluluk size geçer. Sizde rahat edersiniz, biz de…

(Saraçoğlu’nun yanıtı şöyle olur;] ‘Ben sansür koymam,.. Anayasanın dışına çıkmam… Fakat sen haddini bileceksin… Bunu aşmayacaksın… Aşarsan cezanı göreceksin.”

Kaynak: Cemil Koçak, “Türkiye’de Milli Şef Dönemi, Cilt:2”, İletişim Yayınları, 3. Baskı, İstanbul, s.137-139)

Bir Cevap Yazın