Beslenme Yönünden Hayvancılığın Önemi

Beslenme Yönünden Hayvancılığın Önemi

Hayvancılık, bir toplumun yeterli ve dengeli bir şekilde beslenmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Hayvansal gıdaların yetersizliği toplum sağlığını, sosyal ve ekonomik kalkınmayı olumsuz yönde etkilemektedir. Özellikle Türkiye’de nüfusun hızlı artışı dikkate alındığında hayvansal gıdalara olan talebin giderek büyüyeceği görülmektedir. Tüm sektörlerde olduğu gibi hayvancılıkta da Beş Yıllık Kalkınma Planları’nda belirlediği hedeflere ulaşamayan Türkiye, her yıl üretim açığı vermekte ve artan nüfusa paralel olarak yurtiçi tüketimini karşılayamamaktadır. Ülkemizde özellikle hayvansal protein açığı bulunduğuna göre, hayvansal kaynaklı gıdaların üretimini artırmak gereği vardır. Ancak bunu yaparken verim düzeyi yüksek hayvan ırklarına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu konuda son yıllarda bir takım gelişmeler olmasına rağmen yetersiz düzeydedir. Genel olarak sığırda birim başına et ve süt veriminin arttığı gözlenmektedir. Ancak mevcut hayvan varlığının genotipik profilini iyileştirme çabalarının büyük ölçüde sığır üzerinde yoğunlaştırılmış olmasına rağmen ulaşılan sonuç, hayvan varlığının azalıyor ve ülke nüfusunun da artıyor olması göz önüne alındığında, tatmin edici olmaktan uzaktır. Örneğin 2009 yılı itibariyle ülkemizde sığır başına ortalama karkas verimi 216 kg/baş ve inek başına yıllık ortalama süt verimi 2803 kg/baş iken, aday ülke konumunda olduğumuz Avrupa Birliği’nde (AB-27) aynı yıl verilerine göre sığırda ortalama karkas ağırlığı 280 kg/baş, yıllık ortalama süt verimi ise 6117 kg/baştır. Hayvansal gıdalara olan yurtiçi talep, toplam nüfus, nüfusun yaş ve cinsiyet olarak nitelikleri, gelir seviyesi, ürün fiyatları ve tüketim alışkanlıklarının etkisi altında oluşmakta ve değişiklik göstermektedir.

altında oluşmakta ve değişiklik göstermektedir. Ülkemizde artan talebe rağmen hayvansal gıda üretiminin ve verimliliklerin düşük olması diğer bazı faktörlere de bağlıdır. Şöyle ki; hayvanların yetersiz beslenmesi üretim azlığına yol açmaktadır. Ülkemizdeki mevcut hayvan varlığının yeterli düzeyde beslenememesi sorunu da çayır-mera alanlarının yıllardır uygulanan yanlış politikalar sonucu yok denecek kadar azalması (1935 yılında 44 milyon ha; bugün 12 milyon ha civarında), konsantre yem fiyatlarının yüksek olması, yem bitkisi üretimine gereken önemin verilmemesi, hayvancılıkla uğraşan üreticilere gerekli kredi ve finansman imkanlarının sağlanmaması, kırsal kesimdeki üretime yönelik gelenekselliğin ve polikültür yapının, yani bitkisel ve hayvansal üretimin birlikte yapılması sonucu ihtisaslaşmanın sağlanamaması gibi bazı temel sorunlarla da yakından ilişkilidir. Eğer Türkiye birincil olarak bu sorunlar üzerine eğilmezse; hayvansal üretimde, buna paralel olarak da toplumun yeterli ve dengeli beslenmesinde gerekli başarıyı sağlayamayacaktır. Türkiye’de beslenme bakımından en büyük açık et tüketiminde görülmektedir. Yıllık kişi başına tüketimlere bakıldığında; ortalama yıllık kişi başına et (kırmızı ve beyaz et) tüketimi 24,4 kg, süt tüketimi 138,7 kg ve yumurta tüketimi de 160 adet civarındadır. Bu değerler gelişmiş ülkelerin hiçbiri ile karşılaştırılamayacak kadar düşük seviyededir. Örneğin kişi başına toplam et tüketimi, Avrupa Birliği ülkeleri ortalama tüketiminin yaklaşık dörtte biri kadar, süt tüketiminin ise yarısından azdır. Yumurtada ise dünya yumurta tüketimi Türkiye tüketiminin 2-3 katı olan ülkelerin sayısı bir hayli fazladır. İnsanların beslenme problemi gelir düzeyleri ile de çok yakından alakalıdır. Ekonomideki Engel Kanunu gereğince; düşük gelirli ailelerin toplam harcamaları içerisinde, besin maddeleri için yaptığı masraflar, en büyük payı almaktadır. Yani, gelir yükseldikçe, gıda maddelerine yapılan harcamalar artmakta, fakat bu artış, gelir artışıyla aynı oranda olmamakta, diğer bir deyimle, gıda maddeleri harcamalarının, toplam harcamalar içindeki payı azalmaktadır. Türkiye’de gelir seviyesi düşük olduğundan, gıda maddelerine ayrılan pay, harcamaların büyük bir kısmını oluşturmaktadır. Görüldüğü gibi ulusal beslenme konusu hayvancılıkla direkt olarak alakalıdır. Burada önemli olan sadece artan nüfusu beslemek değil, toplumun gıda gereksiniminde çeşitlendirmeye giderek, tüketim alışkanlıklarına da cevap verebilmektir. Bu yüzden bugün olduğu gibi gelecekte de hayvancılığın önemi fazlasıyla hissedileceği için yarınları bugünden görmek ve gereken önlemleri almak zorunluluğu vardır.

Bir Cevap Yazın