Türk Dili II: Ünite 5 Özet

5. Ünite – Yazılı Anlatım Türleri ve Uygulamaları II: Sanatsal Yazılar

Sanatsal yazıların genel özelliklerini sıralayabilmek

İnsanı insana estetik bir duyarlıkla ve bir kurgu içinde anlatan yazılara sanatsal yazılar denir. Sanatsal yazılar, duygu ağırlıklıdır. Toplumu; bilimsel, siyasal, sanatsal ya da sosyal bir konu üzerinde düşündürme amacı gütmezler. Sanatsal yazılardan, düşünce yazılarındaki gibi nesnellik beklenmez. Bu tür yazılarda bir düşüncenin ya da duygunun anlatımında yaratma, yeniden oluşturma söz konusudur. Sanatsal yazılar kurguya dayalı olmaları nedeniyle gerçek olduğu gibi aktarılmak yerine yazarın süzgecinden geçirilerek ve yeniden kurgulanarak, yeni bir gerçeklik olarak aktarılır. Bu gerçeklikte estetik değer önemli bir ölçüttür. Sanatsal yazılarda betimleyici ve öyküleyici anlatımdan daha fazla yararlanılır. Sanatsal yazılarda sözcüklere gerçek anlamlarının ötesinde yeni anlamlar yüklenebilir. Sanatsal yazılarda ileti, yaşamla çok yönlü bağlantıları olan, okurun kendine göre yorumlayacağı çok anlamlı bir çağrışımdır. Bu yönüyle okurun donanımlı olmasını, yazınsal sanatları anlamlandırabilmesini gerektirir.

Sanatsal yazı türlerini sıralayabilmek

Yazıların türlerini, konularından çok; konuların ele alınış biçimi belirler. Her birinin kendi içinde belirleyici özelliklerinin bulunduğu sanatsal yazılar genel olarak; şiir, öykü, roman, tiyatro ve masal biçiminde sıralanabilir

Sanatsal yazıların türlerini ayırt edebilmek

Sanatsal yazılar şiirle ya da düz yazıyla olmak üzere iki türlü yazılabilir. Şiir, ortak bir tanıma ulaşılamayan türlerden biridir. Zengin sembollerle, ritimli sözlerle, seslerin uyumlu kullanımıyla ortaya çıkan, hece ve durak bakımından denk ve kendi başına bir bütün olan edebî anlatım biçimi (manzume, nazım, koşuk) olarak tanımlanmaktadır. Şiirde çağrışım, imge, duyular, sezgi, duygular önemli bir yer tutmaktadır. Anlatım ise düz yazı türlerine göre daha kapalı, söyleyiş daha ritmik ve algılar daha ön plandadır. Şiirde dizelerin kümelenişi, uzunluk kısalık durumu ve uyak dizilişi gibi yapısal özelliklerdeki farklılık da büyük önem taşır. Şiirler içerdikleri konulara göre; lirik, epik, didaktik, pastoral, satirik, dramatik şiir olmak üzere altı türe ayrılmaktadır. Toplumsal değişim ve gelişim doğrultusunda çeşitlilik göstermekle birlikte yaygın olarak öykü, yaşanmış ya da yaşanması olası olayları, durumları bir kurgu biçiminde anlatan yazınsal bir tür olarak tanımlanmaktadır. Okura yaşamdan kurgusal bir kesit sunan öykünün dört ögesi vardır: Olay ya da durum, kişiler, yer ve zaman. İnsanın başından geçebilecek her türlü olay ya da insanın karşılaşabileceği her durum öykünün konusu olabilir. Öyküde olay planı serim, düğüm, çözüm olmak üzere üç bölümdür. Öykülerin kahramanı insan dışında canlılar ya da nesneler olabilir. Her öyküde olaydan doğrudan etkilenen kişiler olduğu gibi ikinci derecede etkilenen kişiler de bulunur. Öyküde olayın geçtiği, yaşandığı çevre, yerdir. Yer olaya göre değişebilir. Zaman ise öykünün başlangıç, gelişme ve bitişini kapsayan süredir. Öyküler kuruluş biçimlerine göre olay öyküsü ya da durum öyküsü olarak ikiye ayrılır. Roman, yöntem olarak öyküye benzer ve yaşanmış ya da yaşanması olası olayları, durumları kurmacaya dayalı olarak anlatan düz yazı türü olarak bilinir. Öykü ile ögeleri de aynı olan romanda olay ya da durum, kişiler, yer ve zaman geniş bir plan içinde işlenir. Roman, iç içe geçmiş birçok öyküden kurulmuş gibidir. Bu yönüyle öyküden daha karmaşık bir olay örgüsü vardır. Kurmaca ve öznel anlatım diğer sanatsal yazılarda olduğu gibi roman için de geçerlidir. Romanın insanın, toplumun ve çevrenin değişimlerine kendini uyduracak esnek yapısı en temel türsel niteliğidir. Romanlar içeriklerine göre, yazarın sanat ve edebiyat anlayışına göre, okur topluluğuna göre çeşitli türlere ayrılır. Tiyatro, insanoğlunun en eski sanatsal yaratılarından biridir. Yazınsal bir tür olarak tiyatro sahnede canlandırılmak üzere yazılmış eserlerin ortak adıdır. Tiyatro eseri de roman ve öykü gibi insanın kendisiyle ve çevresiyle ya da doğayla etkileşiminden kaynaklanan olayları anlatır. Ancak tiyatro sahnede canlandırılmak üzere kurgulandığı için seyirciye yöneliktir. Göze, kulağa seslenmesi yönünden diğer sanatsal yazı türlerinden farklıdır. Tiyatro eserinde, öykü ve romandaki betimlemelerin yerini gösterme alır. Tiyatro eseri; yazar, oyuncu, sahne, izleyici dörtgenine göre yazılır. Bunun için tiyatro eserleri hem söz hem eylem sanatıdır. Tiyatro eseri perdeler ve sahnelerden oluşur. Tiyatro olay ya da olaylar zinciri, kişiler, olayın geçtiği yer ve zaman olmak üzere dört temel öge üzerine kuruludur. Tiyatro eserinde olay ya da olaylar zinciri bir eylem halinde yansıtılarak çatışma yaratan ögelerin farklı yönleri okura ya da izleyiciye sezdirilmeye çalışılır. Tiyatro eserinin temel anlatım biçimi konuşmadır. Konuşmanın dışında betimlemelerden de yararlanılır. Betimlemeler, tiyatro eserinde yeri ya da kişileri kısaca tanıtmak amacıyla yapılır. Konuyu işleyişi bakımından, Batılı anlamda üç türlü tiyatrodan söz edilebilir. Bu türlerden trajedi ve komedi ana tür, drama ve diğer türler ise bu iki türün birleşmesi ya da değişmesiyle ortaya çıkan türlerdir. Günümüzde bunların dışında farklı türlerde de tiyatro eserleri yazılmaktadır.

Bir Cevap Yazın