Fransa Sarayındaki Türk ve Fransanın Çocuk Kralı

Birkaç gün sonra Lala Mareşal bir ziyafet düzenledi, bunu bizi de davet etti. Düzenlenen ziyafet kralın sarayında olacağından kalkıp oraya gittik. Bize büyük ikramda bulundular.

“Kralı [XV. Louis] görmek ister misiniz?” diye sordular. Biz de: “Memnuniyetle” diyerek kabul ettik “Yemek hazırlanıncaya dek sizin kralımızı seyrettirelim” diyerek elimizden tutup götürdüler.

Kralı yine, daha önce Padişahımızın mektubunu takdim ederken karşılaştığımız divanhane bulduk. Yanında birkaç beyzade olduğu halde geziniyormuş. Bizi Lalasıyla beraber görünce, hemen yanımıza geldi, böylece kendisini yakından görmek kısmet oldu. Kendileriyle oldukça tatlı sohbetler yaptık. Kral, biz konuşurken, sırtımızdaki elbiselerimizi ve belimizdeki hançerimizi dikkatle seyretti.

Lala Mareşal “Kralımızın yüz güzelliğine ne dersiniz?” diye sorunca “Maşallah, Allah kötü nazarlardan korusun!” dedik. “Kendisi henüz on bir yaşında, dört aylıktır. Bu boyu posu ile nasıl güzel değil mi? Hem saçları da takma değil, bakın” diyerek, tutup kralın arkasını bize doğru çevirdi. Biz de o sünbül saçları okşadık. Saçları sırma teller gibi belinden aşağı dökülüyordu. Lala kralı tekrar tutup: “Yürüyüşü de güzeldir, şöyle bir yürüyünüz de görsünler” dedi.

Bunun üzerine kral da divanhane ortasına kadar köpek gibi yürüdü, sonra tekrar geri döndü. Daha sonra “daha hızlı hareket et, koştuğunu da görsünler!” deyince, Kral tekrar koşmaya başladı. Divanhane ortasından geri döndü. Mareşal “beğendiniz mi?” diye sorunca “Yaratıcıların en yücesi ve en mükemmeli olan Allah mübarek etsin” dedik.

Daha sonra Kralla birlikte, divanhanede asılı duran acayip resimleri seyretmeye koyulduk. Bize bazı tabloları “bu filanındır” diye tarif ediyordu. Oradan kendi odasına götürdü, odadaki bütün eşyaları teker teker gösterdi. Kendi yatağını, hocadan okuduğu yerleri de gösterdikten sonra vedalaşarak dışarı çıktık…

(Yirmisekiz Mehmet Çelebi’nin Seyahatnamesi, s. 39-40) .

Bir Cevap Yazın