Yaratıklar, 30 cm boyutunda doğar ve erişik bir yaratık yaklaşık 2 metre ve hatta bazen daha uzun boyutlara ulaşabilir. Kraliçe Yaratık ise çok daha büyük boyuta ve bir üreme sistemine sahiptir. Yaratıklar siyah ağırlıklı bir renkte olup, karanlıkta fark edilmeleri zordur. Çok güçlü bir beden yapısına sahiptirler. Kaburga kemikleri rahatlıkla seçilebilir, iki kol ve iki bacağa sahiptirler. (Kraliçe’de bu sayı artmaktadır.) Ayrıca bir kuyruk mevcuttur. kafa kısmında saç gibi görünen kalın hatlar bulunmaktadır. Ağız kısmı ise iç ağız ve dış ağız olmak üzere iki kısımdan oluşup, iç ağız dışarıya doğru uzanabilir. her iki ağızda da keskin dişler mevcuttur. Yaratıkların ağzı çok büyük miktarda salya salgılayabilir.

Yaratığın fiziksel yapısında üremeden sonra en sıra dışı nitelik kanıdır. Yaratıkların kanı çok güçlü bir asitten ibarettir. Yaratık için normal olan ve ona hiçbir zararı dokunmayan bu asit yaratık yaralandığında ortaya çıkar ve eritemeyeceği hiçbir şey yoktur. Bir uzay gemisini birkaç kat delip uzay gemisinin oksijen kaçırmasına neden olabilir. Demiri, çeliği ve diğer en sert maddeleri kolaylıkla eritmektedir. Bu da insanların bir yaratığa saldırırken birkaç kere düşünmesine neden olur. Dolayısıyla damarlarındaki asit, eşsiz bir savunma mekanizmasıdır.
Yaratıkların beslenmesine dair bir bilgi bulunmamaktadır. Yaratığı konu edinen hiçbir film bu noktaya değinmemiştir. Yaratıklar yakaladıkları insanları yememekte, onları üreme için kaçırmaktadır. Hiç beslenmeden nasıl yumurta ve larva ürettiği, doğumdan sonra kısa sürede hiç beslenmeden nasıl büyüdüğü bilinmemektedir.
Üreme ve kan dışında bir başka dikkate değer nokta ise onun her ortama kolay uyum sağlayabilmesidir. Bir yaratık her atmosfere ve yere kolaylıkla uyum sağlayabilir. Bu da yaratığın üreme süreciyle ilgilidir. Yaratıklar, üremenin göğüs parçalayan aşamasında içinde konakladıkları canlının DNA’sından faydalanmaktadırlar. Bu da içinde bulundukları canlının yaşayabildiği ortamlarda yaşayabilmesini getirmekle kalmaz, o canlının özelliklerini da almasını sağlar.
Yaratığın bütün davranışları üreme amacına odaklanmıştır. Yaratığın saldırganlığının arkasında yatan sebep saldırdığı canlıyı kaçırmak ve yumurtaların olduğu alana götürmektir. Kurbanını kaçırmaya gücünün yetmediği durumlarda öldürdüğü de görülmüştür. Saldırgan davranışlarının arkasındaki üreme gayesi onu en doğal bir yırtıcı yapar ve fizyolojisinde bulunan bu nedenden ötürü uysallaştırılamaz. Veya onunla barışılamaz, işbirliği yapılamaz.
Yaratık zeki bir canlıdan çok bir hayvan olarak görünür. Alet yapma, konuşma gibi insana özgü niteliklere sahip değildir. Yine de oldukça gelişkin bir zekası olduğu söylenebilir. Yaratığın avlanma biçimine buna rastlamak mümkündür. Yaratık, genellikle avına hiç beklemediği bir anda veya hiç beklemediği bir yönden saldırır. Kendisini gizleme konusunda oldukça ustadır.
Yaratığın insanlara karşı oldukça ustaca taktikler kullandığı söylenebilir. Örneğin bir uzay gemisinde hapis durumundaki yaratıklar çıkmak için yeri asitle delme yöntemine gitmiş ve bunun için aralarından birini öldürmüşlerdir.Benzer bir durum, zincirlenmiş kraliçeyi kurtarmak için aralarından bir kaçını feda ederek onların kanıyla zincirleri erittikleri sahnede de görülmektedir. Bu iki örnek, yaratığın kendi kanının niteliğinden haberdar olduğunu ve onu nasıl kullanacağını bilecek kadar zeki olduğunu gösterir.