Onların hiç birisi bugün İsa’yı hatırlıyor mu?

Aziz Pederim,

Sanırım hatırlarsınız, Papa Efendimizin emirleri ile Venedik’ten ayrıldığımızda, o zaman siz Kudüs’ten Venedik’e geri dönmüştünüz. Macarların bazı Türk gemilerini yaktığı ve gemilerdeki insanların birçoğunu öldürdüğü haberi gelmişti. Beyan ederim ki bunlar doğrudur. Bilmiyorum duydunuz mu, Türk (II. Murad 1404 – ö. 1451) öfkeli bir şekilde ve yanında 60. 000 kişilik (devşirmeleri kast ediyor ancak sayı abartıdır, devşirme sayısı o zamanlar 4-5 bin civarıydı) büyük bir orduyla Raska’dan bizzat geldi. Onların hiçbirisi bugün İsa’yı hatırlıyor mu bilinmez? Bu sizi şaşırtır mı? Onun yerine yirmi yirmibeş senedir Türklerin bize verdiği utanç ve tahribe üzülüp endişe etmelisiniz: Her sene Türk, on ile on beş bin insanı gaspetmektedir [Devşirme sistemini kast ediyor] sayıyı ufak tutuyorum ki inanabilesiniz. Eğer inanırsanız, şunu söylerim ki; Türler beş yüz bin kişiyi tehdit ve dil dökmelerle İsa’yı inkâra zorlamıştır. (Sayılar yine Abartı…) İçtenlikle söylüyorum ki bu bölgelerde bir tane bile Hristiyan kalmayacağından endişe ediyorum. Ah, Hristiyanların günahı ne kadar büyüdü!

Rahip Bartholomew de Jona

Allah Allah illallah

baş üryan, göğüs kalkan, dide al kan, sine püryan bu meydanda nice başlar kesilir hiç olmaz soran kahrımız, kılıcımız düşmana ziyan (adüvvden korkmadık korkmayız hiçbir zaman Kuran’da zafer vadediyor Hazret-i Yezdan uğrun açık olsun ey serdar-ı mücahid Hüda kılıncını keskin etsin ömrünü gün gibi medid fahr-i alemi hoşnud ettin hak gazay-ı ekberini etsin mübarek ve said) kulluğumuz, padişaha ayan sayılmayız parmakla tükenmeyiz kırmakla üçler, beşler, yediler, kırklar nur-u nebi, kerem-i ali, keramatı veli gülbang-i Muhammedi pirimiz, hünkarımız, üstadımız kutb-ul arifin Hacı Bektaş-ı Veli dem-ü devranına hû diyelim hû…

İlk yeniçeriler savaş esirlerinden ve kölelerden oluşmuştur. Sonradan Balkan bölgelerinden Hristiyan çocuklarının devşirme sistemiyle ocağa alınmışlardır. Genellikle Yunan ve Arnavut çocuklar tercih edilmiştir. Sınırlar genişledikçe Bulgar, Sırp, Hırvat ve Ermeni çocuklar ocağa alınmıştır. Sonradan nadir de olsa Rus, Ukraynalı, Romanyalı ve Gürcü çocuklar da ocağa alınmıştır. Çocuklar öncelikle Türkçe öğrenmesi, İslam ve Osmanlı kültürünü benimsenmesi için Türk ailelerine gönderilmiştir. Ardından Acemi Ocağı’na girip burada 8-10 yıl arasında bir eğitim gördükten sonra yeniçeri olurlardı. Yeniçeriler Acemi Ocağı’nda eğitim gördükten sonra hangi alanda daha iyilerse o alana yönlendirilmişlerdir (okçuluk, tüfekçilik, lağımcılık, topçuluk vb.).

Bir Cevap Yazın