Tedarikçi İlişkilerinde Yaklaşımlar

Tedarikçi İlişkilerinde Yaklaşımlar

Tedarik zinciri boyunca verimli bir şekilde bilgi ve malzeme akışının yönetimini sağlamak tedarik zincirini oluşturan taraflar arasında etkin bir ilişki oluşturulmasına bağlıdır. Tedarik zinciri yönetimi ile ilgili kritik faaliyetlerden en riskli olan halka, ilişki yönetimidir. Tedarik zincirinin herhangi bir hattındaki zayıf ilişki tedarik zincirinin bütününde önemli sorunlara neden olacaktır. Örneğin, bağımsız hareket eden ya da başka bir deyişle ilişki yönünden bir bağımlılık hissetmeyen tedarik zinciri üyesinin ürün teslim süresini uzatması yüksek maliyetlere neden olabilir ve sonuç olarak nihai müşteride memnuniyetsizlik yaratacak şekilde üretim sürecini aksatabilir.

• Geleneksel tedarik zincirlerine ilişkin özellikleri aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz:
• Müşteriler ve tedarikçiler arasında kazan-kaybet türünde anlaşmalara dayanan taraf ilişkileri
• Fayda ve risklerin paylaşımına çok az özen gösterme
• Kısa döneme odaklanma, karşılıklı uzun dönemli başarılara yönelik çok az ilgi duyma
• Önceliğin maliyet ve teslimat üzerinde olması, katma değer yaratımına yönelik çok az ilgi duyma
• Sınırlı iletişim
• Asıl imalatçılarla tedarikçiler arasında çok az etkileşim

Geleneksel ya da zayıf ilişkilerin yarattığı sorunlardan kaçınmak için işletmeler tedarik zincirinin tarafları ve süreçleri arasında uyumlu ve anlayışa dayalı ilişkiler geliştirmek zorundadırlar. Bu yaklaşım aynı zamanda tedarikçilerinin kalitesi ve onların dağıtım performansları ile ilgili süreçleri de dikkate almalıdır. Nitelikli ve güvenilir bir iş ilişkisini sağlamak için, müşteriler ve tedarikçiler arasında bir iletişim hattı kurulmalı ve düzenli olarak gözden geçirilmelidir. Bununla birlikte, pek çok işletme tedarikçileri ve müşterileri güvenilmez taraflar ve uzun dönemli ilişkilerden kaçınan bir grup olarak görmektedir.

Bu görüş, işletmenin tedarik ve lojistik fonksiyonlarını genellikle stratejik bir role sahip olmayan ve yalnızca malzemelerin satın alınması ya da sevk edilmesini yerine getiren fonksiyonlar olarak algılamasının sonucudur. Pek çok durumda, malzeme yönetimi tamamen ayrı bir işlev olarak görülmekte ve diğer içsel fonksiyonlardaki görevlilerin tedarikçiler ya da müşterilerle hiçbir iletişimi olmamaktadır. Bu bölümde çalışan bireylerin çoğu kendi pozisyonlarını devam ettirmeyi istemekte ve alanlarını korumaya yönelmektedirler. Aynı zamanda uzun süreli tedarik zinciri ilişkilerini oluşturup sürdürmek yerine daha çok bireysel etkileşimlere girmeyi tercih etmektedirler. Organizasyonlardaki performans ölçümleri sıklıkla verimlilik temeline ve satıcı başına düşen ciro ya da her bir müşteri başına düşen sipariş gibi ölçümleme matrislerine dayanmaktadır. Aslında temel alınması gereken performans ölçümü, zaman ya da maliyete dayanan ve tüm tedarik zincirinin etkinliğini ölçebilecek kriterler olmalıdır.

Geleneksel tedarikçi ilişkileri müşteri ve satıcı ilişkisi içerisinde ele alınmaktadır. Şekil 3.3’de gösterilen papyon şeklindeki resim alıcı (müşteri) ve tedarikçi ilişkilerinin yapısını birbirinden ayrı iki farklı taraf olarak ifade etmektedir. Şekilde iki taraf arasındaki zayıf ilişkilerden farklı düzeylerde geliştirilen daha uzun dönemli kalıcı ilişkilere geçiş anlatılmaya çalışılmaktadır. Şekil 3.3’ün ilk kısmında yer alan geleneksel yapı, fiyata odaklı müzakerelere kilitlenmiş alıcı-satıcı ilişkilerini göstermektedir. Burada iki işletme arasındaki yüz yüze ilişkiler söz konusu edilmektedir. Örneğin, bir satış temsilcisi ile bir tedarikçi gibi. Bu tekli ticari ilişkilerde alıcılar maliyetleri tedarik zinciri boyunca aşağı çekmeye çalışırken tedarikçiler karlılıklarını korumak amacıyla fiyatların kontrolünü elde tutmaya gayret ederler. Böyle bir yapıda ne alıcı ne de tedarikçi zincirdeki gereksiz maliyetleri eleyecek birlikteliği sağlayamazlar

Daha karmaşık olan satın alma ve tedarik zinciri ilişkilerinde her işletmenin taraflar arasında düzenli olarak bağlantılar kurabilen farklı düzeyde elemanları bulunmaktadır. Şekil 3.4’ün ikinci kısmında ifade edildiği gibi, farklı düzeylerde kurulan düzenli bağlantılarla karmaşık yapıdaki ürünlerde ve birbirinden farklı iki tarafın farklı düzenlemelerinden ziyade işbirlikleri ile hizmet gerektiren pazarlarda daha çok ilişkisel pazarlama ve tedarik zinciri ilişkileri yaklaşımı benimsenir.

Tedarik zincirindeki müşteriler ve tedarikçiler arasındaki güven derecesi, tedarik zinciri içerisinde yer alan organizasyonlar arasında bilgi ve malzeme akışını daha kolay ve etkin bir hale getirir. Gelişmiş bir müşteri- tedarikçi ilişkisinin kilit unsuru, herkesin beklentilere göre hareket ettiğini ve belirtilen amaçlara karşıladığının garanti edilmesine yardımcı olan bir amaç performans ölçüm sisteminin oluşturulmasıdır. Buna ek olarak zincir içerisinde yer alan her kesim iletişimi ve birlikte sorun çözmeyi kolaylaştırmak amacı ile amaçları, beklentileri ve olası sorun kaynaklarını açık bir biçimde belirlemelidirler. Bu iletişimin sonucunda satın alıcı ve tedarikçi arasındaki güven büyümeye başlar ve bu da ileriye yönelik gelişmelere önderlik eder.

Tedarik Zincirinde İlişki Türleri

Tedarik zincirinde ortaklıklar ya da işbirliklerine ilişkin ilişkilerin bir kısmı ya da tamamında
aşağıdaki özelliklerin bulunduğu gözlenir.

• Bilgi paylaşımı
• Güven
• Eşgüdümlü planlamaya dayalı anlaşmalar
• Risklerin paylaşımı
• Karşılıklı avantajların (çıkarların) varlığı
• Bağımsızlığın tanınması
• Bütünleşik süreçler
• Kültür, beceri ve anlayış paylaşımı
• İşlemlerde karşılıklı şeffaflık

Şekil 3.4’de tedarik zinciri yönetiminde ilişki türleri; iki taraf arası, ortaklıklar ve bütünleşme olmak üzere üç kategoride gruplandırılmıştır.

Bir Cevap Yazın