Kıtlık Tercih Ve Fayda

İktisada Giriş: Kıtlık Tercih Ve Fayda

Bireylerin ve toplumların karşı karşıya bulunduğu temel ekonomik sorun kıtlıktır. Kıtlık, isteklerimizin sahip olduğumuz kaynaklardan daha fazla olması durumunda ortaya çıkar. Toplumun ve toplumu oluşturan bireylerin doğasından gelen isteklerin sınırsız olması ve ekonominin bu istekleri karşılayacak kadar kaynaklara sahip olmaması ekonomi ilminin ortaya çıkış nedenidir. Tüm ekonomik birimlerin kıtlıkla mücadele etme eylemleri iktisadi faaliyet olarak tanımlanır. Tüm iktisadi faaliyetler isteklerle kaynaklar arasındaki dengesizliği azaltarak, insanların refahını artırmaya yöneliktir. Genelde iktisat tanımı, kıtlık ve iktisadi faaliyet kavramları kullanılarak yapılır ve iktisat; halkın sınırsız isteklerini karşılamak için sınırlı kaynakların nasıl kullandığını araştırır. Kıtlık, beraberinde tercih sorununu da yaratır. Çünkü tüm isteklerimizi karşılamadaki güçlük bizi sınırlı kaynaklarımızı en iyi şekilde nasıl kullanabileceğimiz konusunda seçim yapmaya zorlamaktadır. Öyleki, bu zorunluluk iktisadın bir tercih bilimi olarak adlandırılmasına neden olmaktadır. Buna göre iktisat, ekonomik birimlerin yaptığı tercihleri açıklamak ve tercihleri etkileyen durumlar değiştiğinde nelerin olabileceğini öngörmektedir. Tercih yapmak fayda ve maliyetle ilgilidir. Tüm ekonomik birimler yapacakları tercihlerde en çok fayda sağladıkları mal ve hizmetlere yöneleceklerdir. Bu mal ve hizmetleri mümkün olabildiğince en düşük maliyetle elde etmeye çalışarak net faydalarını maksimize edeceklerdir.

Mevcut kaynakların isteklerimizi karşılayamaması sonucu varolan kıtlık ekonomi biliminin ortaya çıkış nedenidir. Çünkü ekonomi bilimi, kaynakların kıt olması nedeniyle insanların yaptıkları tercih ve bu tercihler sonucunda insanlar arasındaki ekonomik etkileşimleri inceler.

Kaynaklar; mal ve hizmet üretiminde kullanılan doğa ya da insanlar tarafından sağlanan tüm araçlardır. Doğa tarafından sağlanan kaynaklar; su, petrol, mineraller, vahşi yaşam, orman vb. binlerce varlığı içerir. Tüm bu doğal kaynakları ifade etmek için toprak terimi kullanılır. Toprak ne kadar çok olursa olsun sınırları vardır. Bu sınırlılık yüzünden kullanımı için alternatifleri arasında tercih yapılmasını zorunlu kılar. Örneğin, bir arazi parçasının farklı amaçlar için kullanılabileceğini düşünebiliriz. Şöyleki; üzerine ev inşa edilebilir, alışveriş merkezi ya da benzin istasyonu inşa edilebilir, otel, öğrenci yurdu ya da otopark yapılabilir. Ancak bunların tümü aynı anda yapılamaz, sadece alternatiflerden biri tercih edilir.

İnsanlar tarafından sağlanan kaynaklar içinde ilk olarak doğrudan emek faktörünü gösterebiliriz. Emek, mal ve hizmet üretmek için gerekli fiziksel ve zihinsel çalışmalardır. Emek de bir tür kıt kaynaktır. Çünkü hem zamanı sınırlıdır (Bir günde 24 saat vardır.) hem de kalifiye eleman sayısı çok fazla değildir. Örneğin; girişimci, emeğin özel bir türü olup, yeni ürünler geliştirmek için sınırlı kaynakları birleştiren, risk alan kişilerdir. Göreceli olarak bu ruha çok az kişi sahip olduğu için kıt bir insan kaynağıdır. İnsanlar tarafından sağlanan bir başka kaynak ise sermaye olarak adlandırılan ve diğer malları üretmek için kullanılan makineler, araçlar ve fabrikalardır. Ekonomi biliminde sermaye kavramı ile fiziksel sermaye, malları ifade edilir ve bu kavram finansal sermayeden farklıdır. Finansal sermaye fiziksel sermaye üzerinde mülkiyet hakkını ifade eder. Örneğin, elinde bin adet TOFAŞ’a ait hisse senedi bulunduran iştirakçiler finansal sermayeye sahiptirler. Ancak TOFAŞ araba üretim fabrikaları ve çeşitli aşamalardaki pek çok araba stokuna sahiptir. Finansal pay sahipleri dolaylı olarak TOFAŞ’ın fiziksel sermayesine sahiptirler. Kısaca finansal sermaye ile fiziksel sermaye arasındaki ilişki; finansal sermayenin fiziksel sermaye alması için gerekli olmasıdır. Bu yüzden para doğrudan bir üretim faktörü (sermaye) değildir. Makinelere, binalara yapılan yatırımlarla sonuçlanan fiziksel sermaye yanında bir de insanların kendilerine yaptığı yatırımla ortaya çıkan beşeri sermaye vardır. İnsanlar ekonomist, avukat, doktor, mühendis olmak için üniversitelere devam ederler. Mesleklerinde daha iyi olmak için yüksek lisans, meslek içi eğitim ve doktora yaparlar. Eğitim ile birlikte insanların verimlilikleri de artar.

Dikkat edilirse, yukarıda açıkladığımız kaynakları üç gruba ayırıp bunları; toprak, emek ve sermaye olarak tanımladık. Bu kaynaklar aynı zamanda üretim faktörü ya da girdi olarak da adlandırılırlar. Kaynaklar ne kadar çok olursa olsun sınırlıdır. Üretim faktörleri sınırlı olduğu için, bir ekonomide üretilebilecek mal ve hizmetler de sınırlı olacaktır. Bu sınırlılıklar, ekonomide bir malın üretimi arttırıldığında, başka malların üretiminin azalması gerektiğini ortaya koyar. Aslında toplumda her şey kıttır, yani bireylerin tümünün ihtiyaçlarına yetecek kadar bol miktarda kaynaklar veya mallar mevcut değildir. İnsanlar bu mallara sahip olmak istediklerinde bir bedel ödemeleri gerekir. İşte bu nedenle bu mallar ekonomik mal olarak tanımlanırlar. Kıtlığı çekilmeyen mallar ise serbest mallardır. Bir serbest malı kullanmakla başka alternatiflerden vazgeçilmez, dolayısıyla serbest mal için bir bedel de ödenmez. Ancak çevremizde serbest mala rastlamak çok güçtür. Örneğin hava serbest mal olarak gözlenebilir, ancak havayı insanlar hem kirletirler hem de temiz hava için gerekli önlemleri alma çabası içinde olurlar. Bu alternatiflere göre değerlendirildiğinde hava da kıt mal sınıflandırması içine girer. Dolayısıyla ilgilendiğimiz çoğu şey kıttır ve ekonominin kapsamı oldukça geniştir. Aslında tüm kaynaklarda var olan kıtlık; insanların arzuladıklarından daha az mal ve hizmete sahip olacakları sonucunu doğurmaktadır. Bu nedenle insanlar seçim yapmak zorunluluğu ile karşı karşıyadırlar. Yani kişiler bir şeyden fazlasına sahip olmak için öteki şeyden azına sahip olmayı kabul etmek durumundadırlar.

Bir Cevap Yazın