Kilise Ve Papalık

Kilise Ve Papalık

Roma imparatorluğunun yıkıma çare üretememesi üzerine insanlar, Hz İsa’nın haber verdiği dünyanın sonunun geldiğine inanmaya başladı. Bu noktada yerel düzeyde dinsel işlevleri ekonomik, toplumsal ve siyasi işlevlerle birleştiren kentli liderler -yani piskoposlar– aracılığı ile bir kentler ağına sahip kilise ikinci güç olarak Orta Çağ Avrupası’nda yerini aldı. Avrupa’da dinsel ve kültürel açıdan tek blok Hristiyan âlemi amacına yönelen kilise, Roma İmparatorluğu’na ait bütün alanı işgal etmeye çabalarken Roma piskoposu, Roma İmparatorluğu mirasını kendisi için de elde etmeye çalışıyordu. İznik Konsili’nin Roma piskoposuna tanıdığı üstünlük 440 yılında papalık makamının ortaya çıkmasıyla sonuçlandı. Bütün kilise adına, Katolik öğretisini kabul eden Papa I. Leo, Papalık monarşisini kurdu. Papalık monarşisi, kutsal kitabı herkesin kendi anlayışına göre yorumlama özgürlüğünü reddetti ve Hristiyanlığı tekeline aldı. Bu yeni düzen ortaya iki önemli sonuç yarattı. İlki teokratik gücün reddiydi. Dinsel güç kilise’ye ve papa’ya, politik güç ise krallara aitti. İkincisi ise Avrupa’da Keltler, Germenler, Romalılar, Yahudiler, Slavlar, Macarlar ve Arapların karışmasıyla oluşacak olan melez toplum oluşumu başladı.

Uhrevi ve dünyevi otoriteler arasında meşruiyet kaynakları açısından karşılıklı yardımlaşmalar ve politik birlik kurma çabaları, Papa II. Stephen(Stefan, 752- 757)’nın yardım isteği üzerine Katolik Frankların kralı Pepin, önce papaya itaat etti ve sonra papanın istediği şekilde Lombardları Ravenna’dan çıkarttı. Bu jest sonrası, Papa II. Stephen, Pepin ve oğullarına Romalıların Hamisi ( Patricius Romanorum) unvanını verdi. Frankların kralı bundan sonra, yeryüzündeki temsilcisi olan papa aracılığı ile Tanrı tarafından seçilmeye başlandı. Roma soyluları arasında popüler olmayan Papa III. Leo (795-816) bir tören sırasında rakipleri tarafından yakalandı. Neredeyse gözlerinden ve dilinden olacaktı. Kurtuluşunun ardından yardım için Frank Kralı Charlamagne’a (Şarlman 747-814) müracaat etti. Charlamagne, Roma’ya gidip Leo’yu Papalık tahtına iade etti ve itaatini sundu. 800 yılı Noel Günü Charlamagne Roma’daki St. Peter Bazilikası’nda dua için diz çöktüğünde Papa III. Leo onu İmperotor Romanorum (Romalıların imparatoru) diye selamlayarak başına bir taç yerleştirdi.

Papalık ve Frank krallığı arasında gerçekleşen karşılıklı yardımlaşma ve himayenin çeşitli anlamları vardır. İlk olarak kral, silahlı gücü ile soy dayanışmasına dayanan otoritesini devletler üstü dinsel papalık monarşisi desteği ile arttırmış, meşruiyetini ilave bir tartışılmaz ve reddedilemez dinsel kaynağa dayandırmış oldu. İkincisi, Papa, papalık makamından kendisini ve hâlefleini indirebilecek olası rakiplerine karşı, bir dünyevi siyasal kudret olan Frank Krallığı’nın sürekli koruma garantisini sağladı. Özetle Orta Çağ’ın biri dinî diğeri dünyevi iki devleti birbirlerinin meşruiyetlerini, güçlerini, yine kendilerinin dünyevi gücü ve uhrevi otoritesi ile desteklemiş ve garanti etmişlerdir. Tarihte bu karşılıklı destek ve garanti etmenin üçüncü örneği, 2.Şubat 962 ‘de papalık monarşisi ile Alman imparatoru Otto arasında yaşanmıştır. Papa III. John tarafından kendisine Kutsal Roma Germen imparatoru unvanı verilen Saksonya Prensi, I.Alman imparatoru Otto, ziyaret ettiği Roma’da istediği kişiyi papa yapar ve Romalı soylulardan, imparatorun onayı olmadan asla papa seçmeyecekleri sözünü alır. İmparator ülkesindeki bütün kilise atamalarının yetkisini de alarak kilise ve papalığın nüfuzundan kurtulmayı başarır fakat Orta Çağ Avrupa’sında dünyevi egemenliğin üzerinde manevi egemenliğin üstünlüğü mü yoksa tam aksi mi şeklinde papa ve imparator arasında bir tartışma ve çatışma başlar. Bu çatışma içeriğinde bir güç paylaşımı kavgasını saklamıştır.

Bir Cevap Yazın