IX. yüzyıl içinde Kıta Avrupası’na hem kuzeyinden hem de doğusundan iki istila hareketi gerçekleşti.

Kuzeyden gelen İsveçliler, Wolin, Oder, Vistül ve Novgorod’a yerleştiler ve kendi monarşilerini kurdular. Danimarkalılar ve Norveçliler diğer adıyla Vikingler ada ülkesi Britanya’ya saldırdılar. Britanya Adası, Kuzey Viking Krallığı ve burasının eski hâkimi Vessex(Vesseks) hanedanınca yönetilmeye başlandı. Şarlman, 814’te ölünce Frank Krallığı, Batı, Orta ve Doğu Fransa olmak üzere üçe ayrılmıştı. Batı Fransa Krallığı, Viking lideri Rollo (Rol,893-922) ve ardıllarına 911’de Frankların kuzey toprağı Normandiya’yı teslim etti. Vikingler bu sefer Normanlar adı altında istilaya devam ederek 1050’de güney İtalya’daki Napoli ve Bari’ye yerleştiler. Sicilya’da feodal bir devlet kurdular. Doğudan gelen istilacılar ise göçebe kabileler olan Macarlar 895’ten 955’e kadar Frank İmparatorluğu’nda büyük karışıklıklar çıkardırlar. Avrupa’nın istikrarsızlığına XI. yüzyıldan itibaren önce Selçuklular ve Osmanlılar ile XIII. yüzyılda Moğollar da katkı verdiler. Böylesine durdurulamayan bir dizi gelişmeler neticesinde Avrupa’da V. yüzyıldan IX. yüzyıla uzanan bir dönem boyunca kendine ait bir toplum tipi ve değerler ölçeği olan bir üretim tarzına bağlı şekilde feodal sistem ortaya çıktı.
• Merkezî otorite giderek güvenilemez hâle gelince kralların ülkesini, sadakati karşılığında en iyi koruyabilecek aristokrat savaşçıya bağışladığı,
• Bağışlanan arazide meyve bahçesi, sebze bahçesi, ahır, hapishane, kilise, atölye çalışmaları ve şefin kendi kendine yetmesi için gerekli olan her şeyin bulunduğu; köylerin, kentlerin ve şatoların kurulduğu,
• Lordların (aristokrat -soylu savaşçı) devraldığı alanı astlarına (şövalye) görev/ hizmet karşılığı devrettiği,
• Aristokratların kendi vassalleri olan şövalyelerinin lordu olduğu; özgür köylülerin şövalyenin vassalı olduğu, en altta da tarım işçileri ya da serfler bulunduğu bir sistem oluştu.

Feodalizm, güvenliği sağlamanın bir yolu; akınlar ve kanunsuzluklarla ilgilenecek yerel bir milis oluşturmanın aracı olarak benimsendi. Feodalizmde temel olarak koruyan ve korunan şeklinde iki taraf vardır. Hiyerarşik olarak bir alttaki güçlü olan üsttekinin vassalıdır. Sistemde üstteki imparator kral ya da lord, çalışması ve yaşaması için vassalına ödünç toprak verir, vassal da efendisine çoğunlukla savaşta, sadakat ve hizmetini sunar. Feodal toplumda soylu kökenlilerin oluşturduğu, soylu sınıfının devamını güvence altına alan, hükümdarlara güç veren şövalye sınıfı da vardır. Soylular kaleleri ve şövalyeleri ile kendi mini idare alanlarını güçlendirdi. İmparator veya kralın lütfuyla onun mülkünde, toplumun son halkası köylüler ve serfle e yönelik adalet, güvenlik, idare, ekonomi ve diğer tüm etkinliklerin tek yetkili makamı oldular. Süreç içinde feodalite monarşinin otoritesini parçalayıp yuttu. Monarşi prensip olarak varlığını sürdürdü, geriye kendisine kutsal ayinler ve hiyerarşi içindeki ilk sıra kaldı.