395’te Roma İmparatorluğu’nun doğu ve batı şeklinde ikiye ayrılmasından sonra temellerini Roma hukuku ve yönetimi, Yunan dili ve kültürü, Hristiyan inancı ve âdetlerine dayalı olarak kuruldu. Kilise de 479’dan itibaren imparatora tacını giydirerek önemli bir iktidar unsuru hâline geldi. 867’den itibaren otoritesinin zirvesine çıkan imparator Tanrı’nın seçilmiş kuluydu. 1025-1204 yılları arasında önüne geçilemeyen bir feodalleşme süreci yaşayan imparatorlukta büyük toprak sahiplerine mali dokunulmazlık yani tam vergi muafiyeti tanındı.

Manastırlar malları ile birlikte imparator tarafından dünyevi idarecilere verilmeye başlandı. Başkentte oldukça büyük bir memur bürokrasisi oluştu. Evrensellik talebinde bulunmakta olan Roma ve İstanbul kiliseleri 1054 yılında birbirleriyle ilişkiyi kesti ve Batı Hristiyanlığı(Katoliklik) ve Doğu Hristiyanlığı (Ortodoxluk )şeklinde Orta Çağ’ın büyük bölünmesi yaşandı. Başkenti Bizans ile özdeşleşen Doğu Roma İmparatorluğu’nun tarihsel gelişimi aşağıdaki haritalardan takip edilebilir.