Türk Tarihi: Atabeylik Nedir?

Atabeg, atabey ya da atabekü’l-asâkir, Selçuklu Devleti’nde ve sonrasında bazı Türk devletlerinde şehzadeleri eğitip yetiştiren memurlara verilen unvandır. Atabeg tarihte Güney Kafkasya’daki devletler tarafından da kullanılmış, bu unvan Gürcücede “atabagi”, Ermenicede “atapak” biçimini almıştır. Selçuklularda şehzadeler küçük yaşlarda eyaletlere melik olarak gönderilmiştir. Kendilerini yetiştirmek ve işlerini idare etmek üzere onlara birer atabey tayin edilmiştir. Şehzadeler büyüdükten sonra da onların veziri ve kumandanı olarak kalan bu Atabeyler, onların devlet adamı olarak yetişmelerinde faydalı oluyordu ancak Atabeylerin, Melikleri sultanlığa kışkırtmak ve o sayede kendi mevkilerini yükseltmek maksadıyla sebep oldukları sarsıntılar devlete büyük zarar vermiştir.

Unvan ilk defa Selçuklularda Nizâmülmülk tarafından kullanıldı. Ancak daha önceki Türk-İslam devletlerinde de bu vazifeyi gören memurlar bulunmaktaydı. Atabeglik sonraki yıllarda eyalet yöneticiliğine küçük yaşta atanan şehzadelerin eğitim ve bakımıyla uğraşan, eyalet yönetimde de şehzadelere yardımcı olan komutan ya da diğer devlet görevlilerine verilen bir unvan olmaya başlamıştır. Melik olarak adlandırılan merkezi idareye bağlı hükümdarlıklar da atabeglik kurumu görülebilmekteydi. İlerleyen yıllarda konumları güçlenen atabegler güçlenerek Atabeglik olarak adlandırılan yarı bağımsız bazen de bağımsız hükümdarlık kurmaya başladı. 12. yüzyılda Selçuklu Devleti hakimiyeti altındaki toprakları “Atabey” unvanlı yerel yöneticiler (bugünkü Vali) tarafından Selçuklu hükümdarı adına idare edilmeye başlanmıştı. 1255 yılında Harezmşahlar Devleti’nin bölgeyi hakimiyeti alana kadar Selçuklu topraklarında Atabeylik Dönemi yaşanmıştır. Bu unvanın zamanla yerini, Osmanlılar’da da görüldüğü üzere şehzadeleri yetiştirmekle vazifeli lalalık makamına bırakmıştır.

Selçuklulardaki atabeg unvanı Gürcü sarayında da kullanılıyordu] ve “atabagi” biçimini almıştı. Başlangıçtan itibaren “atabagi”nin görevi Selçuklularda olduğu gibi tahtın vârisini yetiştirmekti. Bu unvan ilk kez Kraliçe Tamar döneminde (1184-1213) kullanıldı. Gürcü tarihçi Vahuşti’nin sözleriyle söylenirse “atabagiliğin kabul edilmesiyle spasalara artık spasalar denmiyor, atabagi deniyordu”. “Spasalari” de Gürcü kraliyeti tarafından yine Müslüman devletlerden alınan bir unvandı. Tarihçi Vahuşti’nin bu tespitine rağmen “spasalari” ve “atabagi” sonraki dönemlerde Gürcü devletinde birlikte kullanılmış unvanlardır. Zaten “spasalari” atlı askerlerle (sipahi) ilişkili bir unvanken, “atabagi” ise tahtın vârisini yetiştirmekle görevliydi. Ayrıca Gürcü sarayında “atabagi” “spasalari”nin üstünde bir konuma sahipti. Öte yandan Gürcü sarayında “amir-spasalari” unvanı taşıyan vezir de vardı. Atabagi unvanı ilk kez 1193’te İvane Mhargrdzeli’ye verildi. Bir görüşe göre ise Mhargrdzeli ailesinden olan Ahaltsiheli İvane bu unvana daha önce sahip olmuştu. 1334 yılında Kral V. Giorgi Samtshe prensi Sargis Cakeli’ye (II. Sargis) “atabagi” unvanı verdi. Gürcistan Krallığı’nın parçalanmasından sonra Samtshe prensliği “atabagi”yi hükümdarlık unvanı haline getirdi ve Samtshe Prensliği’nin adı da Samtshe-Saatabago oldu.

Bir Cevap Yazın