Vektörler ve Kemirgenlerle Mücadele

Mikrobiyolojik ve toksik hastalık etkenlerini ya ısırarak deri veya mukoza içine bırakan ya da vücutlarının dış kısmında bulunan hastalık etkenlerini derinin veya besin maddelerinin üzerine bulaştıran omurgasız eklem bacaklılara (artropodlara) ve kemirgenlere vektör adı verilmektedir. Dünyada 10 milyon civarında böcek cinsi bulunmaktadır. Bal arısı, ipekböceği gibi böcekler insanlar açısından ekonomik öneme sahipken, hamamböceği, karasinek, sivrisinek ise insanlara hastalık etkeni bulaştırmaları nedeniyle zararlı kabul edilirler. Tüm böceklerin ekolojik dengede ve döngüde önemli rolleri de vardır. Örneğin; arıların polen taşınmasında, karıncaların ise organik atıkların uzaklaştırılmasında önemli rolleri söz konusudur.

Vektörlerce insanlara bulaşabilen ve salgınlara bile neden olabilen hastalıklara örnekler şunlardır:

• Sinekler: İshal, dizanteri, konjonktivit, tifo, kolera, parazitler,

• Sivrisinekler: Sıtma, ensefalit (beyin dokusunun virüslerce enfekte edilmesi),

• Bit: Tifüs,

• Pire: Veba, tifüs. • Kene: Kırım Kongo Kanamalı Ateşi, Lyme hastalığı,

• Kemirgenler: Fare ısırığı hastalığı, leptospirozis, salmonellozis, kuduz.

Vektörler hastalık etkenlerini taşımaları sonucu sadece hastalık ve salgınlara neden olmazlar. İnsanların çevresinde olmaları, dolaşmaları, sesleri, uçmaları, ısırarak taciz etmeleri de insanlar açısından zararlı kabul edilmektedir. Hatta bu nedenle rekreasyon (mesire, gezinti) alanları ve turizm için olumsuz etkileri olabilir. Bununla birlikte vektörlerle mücadelede kullanılan fiziksel, kimyasal ve biyolojik yöntemlerin oluşturduğu ekonomik yüklerin yanında, kalıcı ve tehlikeli çevresel kirliliklere neden olması, vektör sorununun çok daha büyük bir çevre sorununa dönüşmesine neden olmaktadır. Vektörlerin hemen hepsi hijyen açısından kötü kabul edilen ortamlarda kolayca yaşayıp üreyebilmektedir. Vektörlerle mücadelede, çevresel koşulların sağlıklı ve hijyenik hâle getirilmesi bu nedenlerle önemli ve zorunludur. Örneğin; durgun suların ve bataklıkların kontrol altına alınamadığı yerlerde vektörlere karşı kullanılan kimyasal maddelerin etkisi sınırlı olacağı gibi, çevre ve insan sağlığı açısından riskli kabul edilmektedir.

İnsan sağlığını olumsuz yönde etkileyen vektörler hastalık etkenlerini iki şekilde taşıyıp bulaştırırlar:

1- Mekanik Vektörlük: Hastalık etkeni vektörün vücudunda herhangi bir çoğalma, gelişme ve değişim göstermez. Vektör, hastalık etkenini bir süre üzerinde taşır, konağa veya besinlerin üzerine nakleder. Karasineğin tifo, paratifo, dizanteri vb. birçok mikrobu taşıması örnektir.

2- Biyolojik Vektörlük: Hastalık etkeni vektörün vücudunda çoğalma, gelişme ve değişim evresi geçirdikten sonra asıl konağa nakledilir. Sıtmanın etkeni olan plasmodium türleri anofel türü sivrisineklerin vücudunda çoğalır ve gelişir. Bu evreler tamamlandıktan sonra sivrisineğin insanı ısırması sonucu kana karışan Plasmodium türleri insanda sıtma hastalığına neden olur.

Kemirgenler, kemirmeye elverişli çene ve diş yapıları olan sincap, kunduz, fare, sıçan gibi hayvanlardır. 350 cins ve 2400 kemirici türü vardır. Dünyada en hızlı çoğalan canlı türü olarak kabul edilmektedirler. Gebelik süresi 21-25 gündür ve 60-90 günde bir gebe kalabilirler. Genellikle 5-9 arasında yavru yavrulamaktadırlar Çok değişik iklim ve yaşama koşullarına uyum sağlayan kemirgenler Antartika dışında tüm yeryüzünde bulunmaktadır. Büyük çoğunluğu otçul olmasına rağmen nadiren et ve hayvansal besin yerler. Sincap, kunduz ve fareler insanın bulunduğu her yerde bulunurlar ve insanlarla yiyecekleri için rekabet hâlindedirler.

Kemirgenlerden en tehlikeli olanı ise farelerdir. Farelerin ortak özellikleri şunlardır:

• Oldukça sosyal ve zeki hayvanlardır.

• Bir başka farenin yakalandığı kapana bir kez daha başka fare yakalanmaz.

• Bir farenin yediği yiyecekten tekrar bir başka fare yemez.

• Karada besin kaynaklarının kısıtlanması durumunda suya dalmayı, balık yakalayarak yemeyi öğrenebilirler

• Fareler diğer hayvanlar gibi koşullandırılmazlar. Diğer hayvanlarda bir hareketi yapmak için yiyecek ödülü işe yarar. Ama farede bu pek işe yaramaz. Örneğin; bir çubuğa basarak yiyecek alma ödülüne koşullandırılmak istenen fareler, çubuğa basarbasmaz yiyecek verilmeyecek olursa kesinlikle o hareketi yapmazlar.

• Fare ölüsü bulunan bir yere yaklaşmazlar.

• Koku duyuları, tüyleri ve burnu ile dokunma duyusu ileri derecede gelişmiştir.

• Denge duyusu çok gelişmiştir. • Herhangi bir zarar görmeden çok yükseklerden düşebilirler.

• Çok iyi yüzerler. • Herhangi bir hastalığa yakalanmadan çok kirli suları içebilirler, bozulmuş ve kokuşmuş yiyecekleri yiyebilirler.

• Gündüz nadiren görülürler.

• Genellikle duvar dibinden giderler. Başının geçebileceği delikten geçebilir. • Çevresel koşullara çok hızlı uyum sağlayıp çoğalabilirler.

İngilizce “rat” karşılığı Türkçe’de “sıçan”, “mouse” karşılığı ise “fare”dir. Sıçana kırsal kesimde “keme” de denilmektedir. Rat, fareden oldukça büyüktür. İnsan ve çevre sağlığı bakımından önemli olan üç fare türü bulunmaktadır.

Norveç Sıçanı (Rattus Norvegicus): En iri ve en çevik fare türüdür. Kahverengi keme, lağım faresi de denir. Vücudu büyük ve kuyruğu kısadır. Genellikle su bulunan yerlerde, bodrumlarda, çöplüklerde yaşamaktadır. İnsana bağımlı yaşarlar. Evlerde duvarda oyuk açarak, döşeme altlarında, kümeslerde ve lağımlarda da yaşayabilmektedirler. Yeni nesnelerden ve yiyeceklerden kuşkulanma içgüdüleri güçlüdür. Bu nedenle fare zehirlerinden kuşkulandıkları zaman yemezler. Hatta bu nedenle bu tür kimyasal kirleticiler dikkatli kullanılmazsa sıçan tarafından tüketilmediği için çevresel kirliliğe yol açabilir.

Çatı Sıçanı (Rattus Rattus): Çok küçük boyutta ve uzun kuyrukludur. Genellikle yerleşim yerlerinin çevresinde, un değirmenlerinde yaşarlar. Çok iyi tırmanma özelliğine sahiptirler ve ağaçlarda, binaların çatılarında yaşamaktadırlar. Genellikle binalarda yerleşmektedirler. Dişleri çok gelişmiştir. İnsana daha az bağımlıdır ve insandan uzakta yaşayabilir.

Ev Faresi (Mus Musculus): Küçük boyutlu, küçük gözlü farelerdir. Tarlalarda ve evlerde yaşar. Kuru yerleri ve tahıl gibi gıdaları sever. İnsana en az bağımlı fare türüdür. Bina içine dolap, çekmece, eşya yığınları ve mobilyalarda yuva yapabilir. Yuvasında kağıt ve kumaş parçaları kullanabilir. Kemiriciler çok eski çağlardan beri önemli bir halk sağlığı tehlikesi olarak varlıklarını korumuşlardır. Etkilerinin halk sağlığı, ekonomik ve sosyal etkiler olmak üzere üç grupta incelenebilmesi mümkündür.

1- Halk Sağlığı Etkileri: Vebanın yayılımına ve salgınlarına yol açabilirler, enfekte fare, pireleri aracılığıyla tifüse neden olurlar. İdrarları ile salmonellayı yiyeceklere bulaştırırlar, kanlarında bulunan bir biyolojik etkenle de fare ısırığı hastalığı oluşturabilirler. Bu hastalıklardan özellikle kötü hijyenik evlerde yaşayanlar, bebekler, felçliler, yatalaklar, alkol ve uyuşturucu etkisi altındaki kişiler etkilenir.

2- Ekonomik Etkileri: Bir fare yılda 8 kilo buğday, 20 kilo yiyecek tüketebilmektedir. Her yıl dünya ürününün %20’sinin farelerce yenildiği ve bunun 48 milyon ton pirinç ekini ve silolardaki 35 milyon ton tahılı kapsadığı hesaplanmaktadır. Farelerin kemirdiği elektrik tellerine bağlı yangınlar dâhil olmak üzere ABD’de her yıl 1 milyar dolar kayba neden oldukları hesaplanmaktadır. Ayrıca oluşturdukları hastalıkların maliyetleri de ciddi ekonomik yük oluşturur. Bina, dolap, mobilya, duvar vb. yapılara da ciddi zararlar verir.

3- Sosyal Etkileri: Sosyal olarak hoşa gitmeyen canlılardır. Duygusal örselenmeye neden olmaktadır.

Bir Cevap Yazın