Kompozisyonla İlgili Genel Bilgiler

Bugüne gelinceye kadar öğrenim hayatınız boyunca pek çok kez kompozisyon yazmışsınızdır. Genellikle Türk Dili ve Edebiyatı dersinde bir konu, bir atasözü, bir özdeyiş veya bir dize, beyit, dörtlük, paragraf gibi edebî örnekler üzerine yazılan metinler olarak biliriz kompozisyonu… Oysa adı kompozisyon olmasa da yazdığımız pek çok yazıda, raporda, seminerde, hatta dilekçede kompozisyon yazma kurallarını ve yöntemlerini uygularız. Topluluk önünde yaptığımız konuşmalar da kompozisyonun bir başka boyutu olan sözlü kompozisyon ürünüdür.

Derslerdeki yazma çalışmasıyla dar bir tanıma sığdırdığımız kompozisyon, aslında sözcük anlamı olarak farklı parçaların bir araya getirilmesiyle oluşturulan bütünü ifade eder. Dilimize Fransızcadan geçen kompozisyon sözünün kökeni Latinceye dayanmaktadır. Latincede “bir araya getirmek, birleştirmek, inşa etmek” anlamındaki componere sözünden gelişen compositio(n-) eski Fransızcaya geçmiştir (Chantrell, 2002: 109). Composition sözü Fransızcada “bileşim, beste” gibi anlamlarda kullanılırken Türkçede geniş anlamda “ayrı ayrı parçaları bir araya getirerek bir bütün oluşturma biçimi ve işi”, dar anlamda ise “öğrencilere duygu ve düşüncelerini etkili ve düzgün bir biçimde anlatmaları için yaptırılan yazılı veya sözlü çalışma” karşılıklarındadır (TDK, 2011a: 1468). Geniş anlamda kompozisyon hayatın her anında ve alanında kullandığımız araçların, aygıtların, taşıtların; paylaştığımız mekânların, üzerinden geçtiğimiz yolların, köprülerin; hatta yediğimiz yemeklerin, içtiğimiz içeceklerin yapılışında uygulanan ana yöntemdir. Örneğin bir cep telefonu yüzlerce parçadan oluşur. Birbirinden farklı yapıda ve işlevde yüzlerce parçanın bir araya getirilerek, birbiriyle uyum içerisinde, verimli ve yararlı bir biçimde çalışması sağlanarak bütünleştirilmesi ve bir iletişim aygıtına dönüştürülmesi bir kompozisyon örneğidir. Bir bina; özelliğine göre kum, taş, çimento, demir, ahşap, cam gibi çeşitli malzemelerden oluşur. Ama bütün bu yapı malzemesini bir araya getirip üst üste yığmakla bina yapılamayacağı gibi dört duvar örüp kapısını, çatısını kapatmakla da işlevsel bir yapı ortaya konulamaz. Binayı kullanacak kişilere konforlu bir hayat sağlayacak, bunların arzu ve isteklerini karşılamalarına imkân verecek, işlevsel bir yapı ortaya çıkarabilmek için mimarından mühendisine, ustasından işçisine bütün görevlilerin çaba harcaması gerekir. Bütün bunlar bir amaç gözetilerek, bir planlama ve iş bölümü yapılarak malzemeyi en iyi bir biçimde değerlendirmekle mümkündür.

Kompozisyonun bütününde bir düzen olması gerekir. Kompozisyonda düzen, yazı alanının kullanımından başlayıp düşüncelerin, duyguların, açıklamaların, gözlemlerin, saptamaların, örneklerin sıralanışına kadar kendisini göstermelidir. Ancak yukarıda değindiğimiz örneklerde olduğu gibi başarılı bir kompozisyon yazabilmek için yalnızca bunlar yeterli değildir. Kompozisyon yazma kuralları ve yöntemlerinin uygulanması sırasında biçim, yazım, noktalama, sözcük seçimi vb. bakımlardan da göz önünde bulundurulması gereken özellikler vardır. Biçim açısından kullanılan kâğıdın kompozisyon yazmaya uygunluğu, yaklaşık olarak üstten 6 cm, alttan 2 cm, soldan 3 cm, sağdan 1 cm boşluk bırakılması, yazım kurallarına uyulması, noktalama işaretlerinin yerli yerinde kullanılması gerekmektedir. Sözcüklerin gerçek ve mecaz anlamlarıyla kullanımlarına dikkat edilmesi, anlatım bozukluklarından ve cümle düşüklüklerinden kaçınılması başarılı bir kompozisyonun yazılması için gereklidir. Bir ders uygulaması olarak kompozisyonun el yazısıyla yazılması daha doğrudur. Ancak yazılar yayımlanmak üzere yayın kuruluşlarına gönderileceği zaman bilgisayarda yazmak gerekir. Bilgisayarda kelime işlemci programların “sayfa yapısı” seçeneklerine yukarıda verilen kenar boşluklarını girerek yazınızı yazabilirsiniz.

Kompozisyon yazmaya girişmeden önce kişilerde bulunması ve sürekli geliştirilmesi gereken bazı nitelikler vardır. Bu niteliklerden en temel olanı kişinin dil becerileri ve bilgi donanımıdır.

Bir Cevap Yazın