Anadolu, tarihin her döneminde jeopolitik konumundan dolayı sürekli olarak devletlerin ilgisini çekmiştir. Bu nedenle Anadolu coğrafyası üzerinde farklı dönemlerde çeşitli milletler hareket hâlinde olmuşlardır. Anadolu’ya Türkler arasındaki ilk ilgi Hunlar döneminde başlamıştır. Hunlar 4. yüzyılda Anadolu’ya ganimet amacıyla yönelmişler, Anadolu’yu yakından tanıma fırsatı bulmuşlardır. 7. yüzyılda Sabarlar’ın Anadolu’ya girdikleri bilinmektedir. Abbasiler, hizmetlerinde yer alan Türkler için sınır boylarında Avasım adı verilen şehirler oluşturmuşlardır. Bizans’a karşı Türkler, Avasım şehirlerinden gaza ve cihat anlayışı ile hareket etme imkânı bulmuşlardır.

Türkler Anadolu’ya gelmeden önce Anadolu’da çeşitli etnik ve toplumsal gruplar bulunmaktaydı. Anadolu bu dönemde Rum, Süryani, Gürcü, Ermeni gibi değişik etnik ve toplumsal unsurların bulunduğu bir coğrafya idi. Bu etnik unsurlar arasında siyasi bir birliktelik bulunmuyor, Bizans (Yunanca Byzantion kelimesinin Latinceleşmiş halidir.Şehrin ilk kurucusu megaralı sömürgecilerin liderinin adının Bizans olduğu düşünülmektedir. Bizanslı terimi, modern tarihçilerin bu kültüre ithaf ettikleri bir 19. yüzyıl terimidir. İmparatorluğun asıl adı Doğu Roma’dır) İmparatorluğu’na bağlı olarak yaşamaya devam ediyorlardı. Türkler, Anadolu’da tutunabilmek için Rum, Ermeni, Gürcü ve Haçlılara karşı büyük mücadeleler verdiler. Bu mücadelelerin sonunda Anadolu Türk yurdu hâline gelmeye başladı.
Başlarında Yabgu unvanlı bir idareci bulunan Oğuz Yabgu Devleti, 10. yüzyılda kabileler hâlinde Oğuz Çölü denilen bölgede yaşamışlardır. Oğuzların yaşadıkları bu bölgenin coğrafi sınırları güneyinde Hazar Denizi, batısında ve kuzeyinde İtil Irmağı ile çevrili alandır. Oğuzlar’ın komşuları Hazarlar, Kimekler, Karluklar ve Bulgarlardan oluşmuştur. Oğuzlar 10. yüzyılda İslamiyet’e girmeye başlamışlardı. Oğuz Yabgu Devleti’nin ne zaman yıkıldığı kesin olarak bilinmemekle birlikte 10. yüzyılın sonlarına doğru zayıfladığı ve kuzeyden gelen Kıpçakların baskıları neticesinde dağılmaya başladıkları bilinmektedir. Oğuz Yabgu Devleti’nin dağılmasıyla birlikte Oğuzlar, boylar hâlinde göç etmeye başlamışlardır. Oğuzlar, İslamiyet’i kabul ettikten sonra Türkmenler olarak anılmışlardır. Türkmenlerin Türk ve İslam dünyasında önemli bir yer tutmaları Selçuklu Devleti ile birlikte olmuştur.
Türklerin Anadolu’ya göçleri dalgalar hâlinde gerçekleşmiştir. Birinci dalga göçler, Oğuz Türkleri tarafından 1015-1021 tarihleri arasında yapılan göçlerdir. İlk Selçuklu akınları biçiminde gerçekleştirilen bu göç dalgasının esas kitlesini Malazgirt Muharebesi’nden sonra Türkmenler’in Anadolu’yu yurt edinmek amacıyla gerçekleştirdikleri göç dalgası oluşturmaktadır. Türkmenler, Malazgirt Zaferi ile batıya doğru akmaya başlamışlardır.
Birinci dalga göçlerin sebepleri
• Maveraünnehir ve Horasan bölgesindeki Karahanlı ve Gazneliler’in Oğuzlar üzerindeki baskılarını artırmaları,
• Karahıtayların Moğolistan havalisine hâkim olmasının ardından Türk kavimlerinin birbirlerini sıkıştırarak mücadele etmeleri,
• Karahıtayların Kıpçaklarla birlikte Oğuzlar’a baskı yapmaları,
• Otlakların azlığı ile birlikte nüfusun artması,
• Oğuzlar için yerleşebilecek yurt aranması.
Büyük Selçuklu Devleti’nin Malazgirt Muharebesi’ni kazanmasının ardından Anadolu’ya yapılan göçler kitleler hâlinde devam etmiş, Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamlaşması sağlanmıştır. Birinci dalga göçlerin sonucunda Selçukluların Anadolu’ya hâkim olmalarını sağlayacak hareketlilik yaşanmıştır. Bu göçler karşısında Bizans’ın bölgeyi savunmakta yetersiz kalması, Türklerin fetihlerini artırmalarına neden olmuştur. Malazgirt Muharebesi neticesinde Türkmen göçleri daha da artarak, kitlesel bir hâle dönüşmüştür. Yapılan bu göçler yurt tutma amacıyla gerçekleştirildiği için Anadolu toprakları vatan hâline getirilmiştir. Malazgirt Muharebesi’nin ardından Danişmentliler, Mengücekliler, Saltuklular, Artuklular ve Çaka Beylikleri kurulmuştur. Türkmen beyliklerinin kurulması Anadolu’nun Türkleşmesinde etkili olmuştur. Türkiye Selçuklu Devleti döneminde Anadolu’daki hâkimiyet kalıcı hâle gelmiştir.
Türkmenlerin tarihinde meydana gelen en önemli gelişme Moğol İstilası’dır. Moğol İstilası, Türkmenlerin Azerbaycan ve Horasan’dan kitlesel olarak Anadolu’ya göç etmelerine neden olmuştur. Anadolu’ya yönelik Türkmenler’in yaptıkları bu ikinci göç dalgasını, Moğolların önünden kaçan Türkmenler oluşturmuştur. Türkmenler’in Anadolu’ya yönelmesiyle birlikte Anadolu’nun nüfusu artmıştır. Anadolu’ya kalabalık yığınlar hâlinde giren bu Türkmenler, bu sırada Anadolu’ya hâkim olan Türkiye Selçuklu Devleti tarafından uçlara yerleştirilmiştir. Moğolların tazyikinden kaçan Türkmenler, Rumlara karşı daha cesur davranarak Bizans sınırlarına girmişlerdir. Türkmenler’in ilerlemesi karşısında tutunamayan Rumlar, daha batıya çekilmek zorunda kalmışlardır. Bizans sınır boylarında Türk nüfus artmış ve Batı Anadolu’daki fetihler hızlanmıştır.

Türkmenler’in Anadolu’ya yöneldikleri sırada Bizans, Anadolu’da siyasi varlığını hâlâ sürdürmekteydi. Oğuz göçlerinin yapıldığı sırada Bizans’ın Anadolu’daki otoritesi zayıflamış, taht kavgaları ve iç isyanlar Bizans’ı zor durumda bırakmıştır. Bizans’ın uyguladığı adaletsiz yönetim anlayışı halkın Türklerin hâkimiyetini kabul etmesini kolaylaştırmıştır. Bizans İmparatorluğu’nda gelirlerin ihtiyaçlar yerine lüks yaşam için harcanması halkın tepki göstermesine neden olmuştur. Kilisenin daha fazla nüfuz sahibi olmak için halka baskı uygulaması halkın tepkisine neden olmuştur. Bizans, Ermeni krallık ve prensliklerle sorunlar yaşamaya devam etmiştir. Bizans’ın bünyesinde farklı etknik gruplar bulunmaktaydı. Bizans, bu gruplara karşı asimile politikası takip ederek Rumlaştırmaya çalışmıştır. Bu amaçla etnik grupları farklı bölgelere göç etmeye zorlamıştır. Bizans’ın uyguladığı bu politika Ermeni krallıklarının ortadan kalkmasına neden olmuş ve Selçuklu akınlarının yapılmasını kolaylaştırmıştır. Bizans idaresi Anadolu halkına karşı hoşgörüsüz davranmıştır. Bizans’ın halka karşı uyguladığı ağır vergiler ve Ortodokslaştırma politikası, Selçukluların Anadolu’ya akınları sırasında Anadolu’daki halkın Selçuklulara karşı mukavemet göstermemelerine neden olmuştur. Bizans, bu dönemde Selçukluların yanı sıra Normanlar, Macarlar ve Peçenekler ile de mücadele etmek zorunda kalmıştır. Bizans’ın ve Anadolu’nun içinde bulunduğu bu durum Türklerin Anadolu’da yerleşmesini kolaylaştıran faktörlerdir. Selçuklular, Bizans’ın içinde bulunduğu durumdan faydalanarak kendileri için fırsata dönüştürmüşlerdir. Oğuzlar, Anadolu’ya gelmeden önceki dönemlerde boy birliği veya beylik gibi siyasi bir çatı altında yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Oğuzların bu yaşam biçimi Anadolu’ya geldiklerinde de devam etmiştir. Oğuz boylarının konar-göçer yaşam biçiminden yerleşik hayata geçmemeleri Anadolu’daki devletleşme sürecini yavaşlatmıştır.